Diyalog Gazetesi
2015-09-01 08:40:28

İki toplumlu kamuoyu araştırması ve 3 soru

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 01 Eylül 2015, 08:40

 Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Eide; Kıbrıs sorununun çözümü için ‘son fırsatı’ kullanıyor...
 İşin başında “Benden sonrası yoktur” demişti...
 Olur mu, olmaz mı bilinmez...
 Ancak; Kıbrıs sorunu bu kez de çözülmezse; artık herkes kendi yolunda ilerlemelidir...
 Hatta ayrılığın bilançosu ortaya çıkarılmalı ve mülk açısından alacaklı olan tarafa parası verilmek suretiyle, bu sorun ortadan kalkmalıdır...
 Kıbrıs sorununun çözümü konusunda şartların ‘çok uygun’ olduğu söyleniyor...
 Rumlara göre; bunun en önemli nedeni Akıncı’nın, KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesi...
 Ne var ki; Talat’ın seçilmesi sonrasında yine çok olumlu beklentiler vardı...
 “Kıbrıs sorununu çözerse AKEL ile CTP çözer” deniyordu...
 AKEL ve CTP aynı dönemde iktidar oldu...
 Güneyde Hristofyas, kuzeyde Talat liderlik koltuğuna oturdu...
 Fakat Kıbrıs sorunu bir türlü çözülemedi...
 Hristofyas; referanduma saatler kala Papadopulos gibi en fanatik Rum liderinin yanında yer aldı...
 Onunla birlikte gözyaşı dökerek, Rum halkını ‘hayır’a yönelttii...
 Öyleyse; bu kez Akıncı nasıl başaracak?..
 Karşısındaki Rum lideri Annan Planı’na “evet” demekle birlikte, koltuğa oturduğu andan itibaren Annan’ın adını bile ağzına almak istemediğini söyledi...
 Annan Planı’nda garantörlüklerin devamı öngörülüyordu...
 Anastasiadis şimdi bunu kabul etmiyor...
 Annan Planı’nda dönüşümlü başkanlık vardı...
 Anastasiadis bunu da kabul etmiyor...
 

 Kritik bir süreçteyiz
 Peki Rum lideri ne istiyor?..
 Türk askerinin ve TC kökenli KKTC vatandaşlarının gitmesini...
 Mülkiyet konusunda önceliğin mal sahibinde olmasını...
 Garantilerin sona ermesini...
 Ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamını...
 Bunun özeti şudur:
 “Rum egemenliğinde bir devlet ve bu devletin azınlık sınıfındaki Türk vatandaşları...”
 Tıpkı Ermeni ve Maronit’ler gibi...
 İşin özeti budur...
 Akıncı, bu şartları kabul edebilir mi?..
 Bize göre etmez...
 Çözüm istemek ve çaba sarfetmek, kendi halkının çıkarlarını bertaraf etmek değildir...
 Akıncı’nın görevi de kendi halkının çıkarlarını koruyarak bir çözüme gitmektir...
 Bunun dışında bir harekette bulunmasını kimse beklememelidir...


BM’nin görevi
 İşin bu noktasında Birleşmiş Milletler’in ve özel danışman Eide’nin ana sorumluluğu, iki toplumu yeniden umutlandırmak ve sonrasında hayal kırıklığına uğratmak olmamalıdır...
 O nedenle hep iyimserlik mesajı verirken, bir de halkların ne istediğine bakılmalıdır...
 Kesenin ağzını açarak, kuzey ve güneyde 2 tane kapsamlı kamuoyu araştırması yapılmalıdır...
 Sadece 3 soruya verilecek yanıt bile, müzakerelerin ve olası bir referandumun sonuçları konusunda herkesi aydınlatabilir...
 Her 2 topluma da sorulacak sorular şöyledir:
 1-Garantörlük sisteminin aynen devam etmesini öngören bir anlaşmaya “evet” veya bunu öngörmeyen bir anlaşmaya “hayır” der misin?..
 2- Toprak düzenlemeleri dışında kalacak mülkler için 41 yıldan beri içinde oturana öncelik verilmesini kabul eder misin?..
 3- Dönüşümlü Başkanlığı kabul eder misin?..
 Sorular bu kadar...
 İki toplumun vereceği cevapları toplar, sonra hareket tarzını belirlersiniz...
 Soruların yanıtı şimdiden “hayır” ise; o zaman yeniden yeşeren umutlara yazık olacak...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.