Diyalog Gazetesi
2017-04-11 08:55:32

Helen Merkezli Eğitim Modeli

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 11 Nisan 2017, 08:55

Kısa adı TEPAK olan Kıbrıs Rum kesimindeki Teknik Üniversite’de Rum eğitim sisteminin tartışıldığı bir toplantı gerçekleşti...
Haravgi gazetesine göre; sözkonusu tartışma sırasında ortaya çıkan gerçekler şöyledir:
-Rum eğitim sistemini yönlendiren Kilisedir...
-Kilisenin emrettiği şekilde okullarda ‘Helenizm Merkezli’ bir eğitim modeli uygulanıyor... Bu model çerçevesinde öğrencilere ‘milli fanatizm’ aşılanıyor...
-Ortodoks Hristiyanlar ile farklı dinlerden olanlar arasında ‘çatışma ortamı’ işleniyor ve kin duyguları ön plana çıkarılıyor... Kindar bir toplum yetiştiriliyor...
-Ortodoks Hristiyanlık dışındaki diğer dinler önemsiz addediliyor ve küçümseniyor...
-Rum Eğitim Bakanlığı’nın herhangi bir reform girişimi Kilise tarafından engelleniyor...

Herkes okumalı

Bunları bizler kendi kafamıza göre uydurup yazmıyoruz...
Güney Kıbrıs’taki Haravgi gazetesinin yazdıklarını sizlere aktarıyoruz...
Nedeni çok basit?..
Yeniden birleşmeye zorlandığımız Rumların gerçek düşüncelerini öğrenmek ve ona göre hareket etmek için..
Bugünkü ortamda bile, güneye geçen Kıbrıslı Türklere yönelik sopalı saldırıların temelinde, Rum eğitim sisteminin olduğunu anlamayanlara anlatmak için...
Rum Teknik Üniversitesi’ndeki toplantıda söz alanlar; 1974 Barış Harekatı öncesinde var olan bu eğitim sisteminin, harekat sonrasında daha da katılaştırıldığını ve çözümü zorlaştırdığını belirtiyor...
Bizdeki bazı çevrelerin ‘inadına barış’ sloganına sarılmasının ne kadar içi boş ve tehlikeli olduğunu anlayabilmemiz için, kafamıza daha çok topuz vurulması gerekmiyor...
Aklı olan herkesin ders çıkarabileceği gerçekler üzerinde durmak doğru olandır...

Guterres’e kim gönderecek?

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bugün yeniden müzakerelere başlıyor...
Başka konulara girmezden önce, ilk iş olarak bu konuyu Rum lideri Anastasiadis ve Eide ile tartışmalı, izahat istemelidir...
Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ile AB yetkililerine birer yazılı mektup göndermelidir...
“Garantileri ve Türkiye’nin müdahale hakkını istemiyorsunuz ama bakınız karşımızda hala büyük tehlike vardır” diyebilmeli, kendi toplumunu koruyucu önlemler konusunda daha güçlü bir savunma yapabilmelidir...
Tehlike gerçekten çok büyüktür...
Alışveriş amacıyla güneye geçtiğimiz zaman herkes üzerimize saldırmıyor...
Ama bazıları el kol işaretiyle düşmanlığını gösteriyor...
Araçlarımızın üzerine tükürmek suretiyle duygularını açığa vuruyor...
İki toplumlu etkinliklerde 30 Kıbrıslı Türk’e, en fazla 5 tane Kıbrıslı Rum’un eşlik etmesi de duygu ve düşünceleri anlamamıza yardım ediyor...
Bunları bilerek, iki ay sonrasında çözümden söz edebilmek gerçekten büyük bir cesaret işidir...
Görünen köy kılavuz istemiyor...
Önümüzde uzun bir yol vardır...
Kavgasız, savaşsız bir çözüme bizler her zaman hazırız...
Ama karşı tarafın hazır olmadığını görebilmeliyiz...
Hazır olmaları için Kiliseye siyaset yasağı getirilmelidir...
Gücü yetiyorsa bunu Avrupa yapmalıdır...
Yetmiyorsa, bizleri yeni maceralara sürükleme siyasetini terk etmeli ve her iki topluma da eşit muamele göstermelidir...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.