Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile Rum Ticaret ve Sanayi Odası, yeni bir projeye imza attı:
“Örnek olmak...”
Adı ne kadar da güzel...
İyi işler yapmak, yıllanmış sorunları çözerek, her iki topluma da ‘örnek olmak’ mükemmel bir düşünce...
Bunu başarmaları halinde, onları ayakta alkışlamalıyız...
Avrupa Birliği de gerekli finansmanı sağladığına göre; başarılı olmamaları için bir neden kalır mı?..
Elbette kalır...
Nitekim Rum Ticaret Odası Başkanı Pilidas, ‘Roaming’ konusunda uzlaşıya yakın olduklarını belirtirken, şu itirafı da yapmak zorunda olduklarını söyledi:
“Ancak saklamaya gerek yok, günün sonunda siyasi kararların da alınması gerekiyor...”
Peki Rum tarafı, işadamlarının önerilerini ciddiye alır, onay verir mi?..
İşte bu soruya “evet” demek mümkün değil...
Rum lideri Anastasiadis, geçtiğimiz haftalarda Roaming konusuna değinirken “00 357 kodu ile görüşmeler yapılabilir” dedi...
Yani ‘yasal devlet’ üzerinden...
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kodu ile sorun olmaz...
Şimdiden reddedilmiş demek
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros ise dünkü toplantı sonrasında, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kullandığı 00357 uluslararası kod numarasıyla ilgili olarak aynen şöyle dedi:
“Benim düşüncelerime göre; bu numaranın mevcut siyasi yapıda kullanılması mümkün değil...”
Demek ki; Roaming sorunu daha siyasilerin gündemine gelmeden rafa kaldırılmış oluyor...
Bizim taraf, 0090 kodu üzerinde ısrar etmediği için, Rum tarafının da 00357 üzerinde ısrar etmemesini istiyor...
‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ünvanını elinde bulunduran ve uluslararası alanda adanın ‘tek devleti’ olarak tanınan Rum tarafı ise; 00 357 kodundan vazgeçtiği anda, kendi yasallığını ortadan kaldırmış olur...
O nedenle de bunu asla kabul etmez...
Ve sadece bu örnek dahi bizlere şunu gösteriyor:
“Kıbrıs sorununa bütünlüklü bir çözüm bulunmadığı sürece, en ufak konular dahi askıda kalmaya devam eder...”
Proje neye yarayacak?
Bu durumda akla şu soru geliyor:
Öyleyse ‘Örnek Olmak” adlı proje ne işe yarayacak?..
Bunun cevabı kolay:
İki taraftan bazı işadamlarının zaman zaman buluşmasını sağlayacak...
Birlikte İstanbul ve Atina’yı ziyaret etmeleri için fırsat yaratacak...
İstanbul’da ‘Çifte Telli Turkiko’...
Atina’da Zeibekiko...
Açıklandığına göre; ilk ziyaret 14 Ekim’de İstanbul’a gerçekleşecek...
Kıbrıslı Rum işadamlarını çok iyi ağırlamak gerekiyor...
Sirkeci’de kuru fasulye, Bebek’te rakı, roka, balık...
Taksim’de muhallebi, Etiler’de köfte...
İki toplumun bugüne kadar becerebildiği tek şey; yabancıların finasman ettiği gezilere katılmak, yemek, içmek ve eğlenmek...
Ayrıca Kıbrıs’ta buluşma ortamları hazırlamak...
Ne var ki; yurt dışında ’40 yıllık dost’gibi herkese ‘örnek’ olan Kıbrıslılar...
Ada’ya döndükleri zaman, bir, ya da iki buluşma sonrasında buz torbasının içine giriyorlar...
Her zaman söylediğim gibi, büyünün etkisi ortaya çıkıyor...
Ve güzel hayallerin yerini, uzlaşmazlıklar alıyor...
Yine de iki toplumun işadamlarına başarılar diliyoruz...
Adanın her yanında telefonla konuşmayı başarabildikleri gün, onları ayakta alkışlayacağız...
Hayırlı ve uğurlu olsun...