Büyük yarış devam ediyor...
Çok yakında ‘en iyi Cumhurbaşkanını’ seçeceğiz...
Dünya bizden bahsedecek...
Dikilitaş’ın etrafında dönerek bir seçim için tam 6 ay harcadığımızdan söz edecekler...
“İşte gerçek demokrasi burada” diyecekler!..
KKTC’de...
Bundan daha müthiş bir tanıtım olabilir mi?..
Olamaz...
Ancak, sakın ola Dikilitaş’ın dışına çıkmasınlar...
Akdeniz köyüne hiç uğramasınlar...
Orkideleri ve medoş laleleri ile ünlü Hisarköy’e, Çamlıbel’e, Tepebaşı’na da uğramasınlar...
Gerçek hayat hikâyemizi yansıtan bu köylere uğramaları halinde yanarız...
Bizi yönetenleri topluca Uluslararası Adalet Divanı’na, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürüp yargılarlar...
Yirmi birinci yüzyılda, bu köylerimizde ve daha ismini sıralayamadığım birçok bölgede insanlık dışı olaylar yaşanıyor...
Bu köylerin insanları; musluklardan akan su ile ellerini, yüzlerini yıkayamaz hale geldiler...
Musluklarından kirli, paslı sular akıyor...
Tam 30 yıldan beri değişmeyen boruların çürümesinden kaynaklanan bu durum yetkilileri hiç rahatsız etmiyor...
Ne var ki; bu insanların çocukları ağızlarını, vücutlarını kirli sularla yıkamak zorunda kalıyorlar...
Çamaşırlar için de aynı suyu kullanıyorlar...
Proje aylardır hazırlanamıyor
Akdeniz köyünün muhtarı Tarık Tarcan Bozalan, defalarca Su Dairesi’nden yardım istedi...
Daire yetkilileri ‘kaynak yetersizliğinden’ söz edince, Yardım Heyeti’ne yöneldi...
Yardım Heyeti, bu insanlara yardım etmeyi anında kabul etti...
Sadece prosedür gereği Su Dairesi’nden proje istedi...
Tamamı bin 900 metrelik boru değişimi için bu proje 2,5 ayda hazırlanamadı...
Şaka sanmayın...
Bir saatlik bir proje 2,5 ayda tamamlanamadı...
Helal olsun dememiz gerekiyor...
Helal olsun arkadaşlar...
19 Nisan’da Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz...
Dünya bizden bahsedecek...
Demokrasimizden, partilerimizden, kazanan ve kaybeden adaylarımızdan söz edecekler...
Kısacası ‘T a n ı n a c a ğ ız’...
Hem de ne müthiş bir t a n ı n m a!!!
Ama Akdeniz köyündeki insanlar, çocuklarını pis sularla yıkamaya devam edecekler...
Çamlıbel, Tepebaşı ve diğer bölgelerde olduğu gibi...
Fazla mesai yoksa proje de yok
Akdeniz köyü muhtarı, doğal olarak önceliği kendi bölgesine veriyor...
Fakat o bölgede bir de 39’uncu Tümen var...
Askerlerimizin kışlasına giden su aynı borudan geçiyor...
Dolayısıyla sorunun boyutu 4 köyün yanı sıra 39’uncu tümeni de kapsıyor...
Toplamda 4 veya 5 kilometrelik su borularının değişimi halinde sorun çözülmüş olacak...
Bunun için de genişletilmiş bir projeye ihtiyaç var...
İnanması zor ama bu projenin hazırlanması için ilgili dairenin, fazla mesai ödeneği talep ettiği ve Maliye Bakanlığı’na başvurduğu belirtiliyor...
Maliye ise, fazla mesai ödeneklerinin bütçeye ağır yük oluşturduğu gerçeğinden hareket ederek, ilgili daireye herhangi bir yanıt vermiyor...
Peki bu kadar basit bir sorunu kim çözecek?..
Meclis mi?..
Hükümet mi?..
Tüm siyasi partilerin oluşturacağı bir kurul mu?..
Yüzlerce müdür ve müsteşardan oluşacak ‘teknik danışma’ heyeti mi?..
Yoksa Taşucu Belediye Başkanı mı?..
Karar verelim...