Diyalog Gazetesi
2019-12-14 09:02:51

Halka nasıl bir gelecek hazırlıyorsunuz?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 14 Aralık 2019, 09:02

Kıbrıs müzakereleri ‘buzdolabına’ girdi ama Rum Yönetimi’nin Türkiye ve KKTC aleyhinde girişimleri artarak devam ediyor... Gerek AB’de, gerekse ABD’de Türkiye aleyhtarı kararların alınması dikkat çekicidir…
“Tanımıyoruz, geçersizdir” desek bile, alınan kararların etkisini bir süre sonra görebileceğiz… 
Maalesef AB tarafından şımartılan Rum liderliği, Kıbrıslı Türkleri ‘azınlık statüsünde’ ve Türkiye’nin güvencesinden mahrum bir şekilde yaşatmak için büyük çaba harcıyor...
Doğal gaz konusunda dev şirketlerle işbirliği yaptığı için, bunu da ‘büyük bir güç’ olarak görüyor ve Kıbrıslı Türklerin haklarını göz ardı ederek sondaj çalışmalarını sürdürüyor...
Sondajları yürüten Fransa ve İtalya ile ortak askeri tatbikatlar yapıyor…
Yine bazılarına göre ‘önemsiz olan’ bu tatbikatların ardında Türkiye’nin olası bir hareketini önleme stratejisi vardır…
Ne var ki; KKTC’yi yönetenler bu konularda ne bir tepki veriyor, ne de karşı önlemleri gündeme getiriyor…
Basit iç kısır çekişmelerle gün dolduran iktidarlar sayesinde Kıbrıs Türk halkının haklı çıkarları gün geçtikçe daha çok tehdit altına giriyor…
Kuşkusuz; bu süreçte Kıbrıslı Türklerin nasıl bir gelecek istediği çok önemlidir...
Halkın ezici bir çoğunluğunun siyasilere güven duymadığı ise ayrı bir gerçektir...
Güvensizliğin belli başlı nedenleri şunlardır:
-Türkiye’den su gelmesine karşın, hala bazı bölgelerde susuzluğun yaşanması.
-Tarımsal üretimde kullanılan kuyuların kuruması ve köylü kesimin çaresizlik içinde kalması...
-Elektrik ücretlerinin çok yüksek olması, herkesi perişan etmesi...
-Yolların bozukluğu...
-Çevre kirliliği...
-Sağlık sisteminin yeterince güven vermemesi...
-Çiftçi ve hayvancının, ürün bedellerini zamanında alamaması...
-İstihdamlarda partizanlığın devam etmesi...
-Yatırımcılara işkence çektirilmesi...
-Tüketilen yiyeceklere güven duyulmaması...
-Siyasiler tarafından verilen sözlerin tutulmaması...
-Trafik kazalarındaki artış ve şiddet olayları...
-Uyuşturucu patlaması...

Çare yok mu?

Yukarıda sıraladıklarımızın büyük bir kısmı ‘ciddi bir yönetim’ oluşması halinde en fazla bir yıl içinde çözülebilecek sorunlardır...
Ayağımıza kadar gelen suyu dağıtma becerisini gösteremiyorsak, bunun suçunu kendimizde aramalıyız...
İnsanları perişan eden yönetim beceriksizliği, ciddiyetsizlik ve ihmallerdir...
Halbuki; yolların yapılması, denetimlerin ve cezaların artırılması halinde trafik kazaları da asgariye çekilebilir...
Gıda tüketiminde yaşanan sorunların çözümü için üreticinin bilinçlendirilmesi ve denetimler zor bir iş değildir...
Yatırımcıya yönelik uygulamalarda Güney Kıbrıs’ın örnek alınması yeterlidir...
Özetle daha güzel, daha güvenli bir KKTC için ‘çare’ vardır...
En büyük güç ise; Türkiye’nin arkamızda durması, desteğini eksiltmemesi, üzerimize titremesidir...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.