Diyalog Gazetesi
2015-12-29 08:37:53

Hadi bakalım kolay gelsin

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 29 Aralık 2015, 08:37

Bizim su hikâyemiz, rekorlar kitabında yer alacak kadar önemlidir...
Bundan 40 yıl öncesine kadar bu adanın her iki tarafında durmadan akan pınarlar vardı...
Güneydekiler akmaya devam ediyor...
Kuzeydekiler ise tümüyle kurumuş vaziyette...
Konutların zemin katında ve çatılarında 30 yıl öncesine kadar su depoları yoktu...
Adanın güneyinde hala konutların su deposu yoktur...
Kuzeyde ise çevreyi kirleten on binlerce depo vardır...
Musluklardan akan sular 30 yıl öncesine kadar içilebilir kalitedeydi...
Güneyde hala musluklardan akan suları içebiliyorsunuz...
Kuzeydeki sular, bırakın içmeyi, kullanım açısından dahi sakıncalı hale geldi...
Peki bu ülkenin kuzeyini bu hallere getiren kimlerdir?..
Dıştan gelenler mi yok etti tüm güzellikleri?..
Yoksa ‘yönetme’ iddiasıyla ortaya çıkanlar mı?..
Yeterli bilgi ve deneyimi olmayan insanların yönetim beceriksizliklerinin sonucu değil midir bugün yaşadıklarımız?..
Dere yataklarına inşaat izinlerini kimler verdi?..
Barajları bakımsız bırakan ve kurutan kimlerdir?..
Tasarruf gerekçesiyle su dağıtımını nöbete bağlayan ve milli servetin kanserojen su depolarına akıtılmasını sağlayan, çevreyi mahveden kimlerdir?..
Uzaydan gelenler mi yaptı bunları?..
Yokse bizdeki büyük yöneticiler mi?..
Tahammül kalmadı
Hazır bulduğumuz tüm güzellikleri bizler yok ettik...
Elimizde geçen fısatları bizler değerlendiremedik...
Pınarları bizler kuruttuk...
Dere yataklarının üzerindeki binaların inşaat izinlerini bizler verdik...
Barajların bakımını bizler yapmadık?..
Gerekli bölgelere yeni barajların yapılması için gerekli finansmanı Türkiye verdiği halde, önemli projelerin hayata geçirilmesini ‘dozerlerin altına yatarak’ bizler engelledik...
Beceri ve başarı karnemiz sıfırın altında olduğu halde, Anamur’dan gelen suyu yönetebileceğimizi iddia ediyoruz...
Bir partinin MYK’sında görev alan 20 veya 40 kişinin parmak işaretine göre; bir ülkenin kaderiyle oynamaya çalışıyoruz...
Ve bunun adına da ‘dik duruş’ diyoruz...
Ne demek oluyor bu?..
Kendi kendimizi yönetme talebi mi?..
Bunca zaman neden yönetemedik?..
Bunca zaman belediyelerin istihdam yerine yatırım yapmasını neden zorunlu hale getirmedik?..
Bunca zaman musluklardan neden kullanılabilir kalitede su akıtamadık?..
 
Uçağı pilotlar kullanır
Kıbrıs Cumhuriyeti döneminden kalma deneyimli bürokratları ya ‘siyasi anlayışından’ dolayı, ya da ‘erken emeklilik’ uygulamasıyla temizleyen kimlerdir?..
Değerli insanları gönderdikten sonra, deneyimsizleri göreve getirmek suretiyle suyun akışını ters çevirenlerin hala bugün “Biz yöneteceğiz’ diyerek sözde ‘dik duruş’ sergileme gayretleri ile halkın desteğini asla kazanamaz...
Uçağa binen yolcu, kaptan pilottan başkasına güvenmez...
Hosteslerin uçak kullanmasını kabul etmez...
Yani felakete yol açabilecek bir harekete izin vermez...
Gelinen noktayı bu şekilde özetleyerek, MYK’lara, haftanın 7 gününde toplanma çağrısı yapmalı...
Bugünden sonra krizin boyutları daha da büyüyecek...
Ekonomik ve Mali Protokol yenilenmediği için, musluklar kapanmış durumdadır...
Yani hem suyu kuruttuk...
Hem de paranın kökünü...
Şimdi MYK’ların görevi, kuruyan tarla içinde ot yetiştirmek olmalıdır...
Haydi hayırlısı... 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.