Diyalog Gazetesi
2014-12-17 08:43:52

Güvenin sıfırlanması

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 17 Aralık 2014, 08:43

Başkent Lefkoşa dün yine tarihin en kötü gününü yaşadı...
Güneşli bir havada, ekonominin kalbi Sanayi Bölgesi sular altında kaldı...
İnsanlar iş yapamaz duruma geldi...
Yüzlerce araç, bu bölgede yüksekliği yarım metreyi bulan suların içinden geçti...
Yayalar ise mahsur kaldı...
Peki neden böyle oldu?..
Karayolları Dairesi Müdürü’ne göre, Merkezi Cezaevi yakınlarında su baskınlarını önlemek amacıyla yapılan bendin patlaması sonucunda böyle oldu...
Bölgedeki bazı işyeri sahiplerine göre, buraya Karayolları’na bağlı araçlarla müdahale edildiği için sorun yaşandı...
Lefkoşa Belediye Başkanı Harmancı ise, yapılan müdahale öncesinde kendilerine haber verilmediğini söyleyerek, Karayolları Dairesi aleyhinde suç duyurusunda bulundu...
İşte burada işler maalesef bu şekilde yürütülüyor...
Ana yollarda sürücüler açısından tehlike yaratan ağaçları temizlemekten aciz bir Karayolları Dairesi, diğer yandan kendi kafasına göre binlerce ton suyun depolandığı bir gölete müdahale ediyor ve yüzlerce işyerini bir anda felaketin eşiğine getirebiliyor...
Nereden bakarsak bakalım benzeri görülmemiş bir skandal...
Karayolları Dairesi’nin yetkilileri, sözkonusu müdahaleyi iyi niyetle yapmış olabilir...
Ancak bu müdahale sonrasında nelerin yaşanabileceği iyice hesap edilmeli, belediye, kaymakamlık, hatta bölgedeki işyerleri ile koordineli bir çalışma yürütülmeliydi...
Afrika bile olunamaz
Her fırsatta ‘yüksek eğitimli’ olmakla övünen ve işsiz, parasız kalma pahasına Avrupa Birliği üyeliği için çıpınan bir toplumun, bu kadar kötü icraatlarla yüzleştirilmesi gerçekten ayıptır...
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, bırakın binlerce ton suyun bir anda bir kenti tehdit altına almasını...
Bir mahallede su borularının yenilenmesi durumunda dahi bölge sakinlerine bir ay öncesinden uyarı mektupları gönderilir...
Çalışmanın yapılacağı gün ve saatlerde şebeke suyunun kullanılmaması uyarısı yapılır...
Suyun kesik olduğu saatlerin hesaplaması yapılarak, insanlara para ödenir...
Bir de bizdeki duruma bakın...
İnsanların mağduriyetleri hiç dikkate alınmadan bir yerlere müdahale yapılıyor, sonrasında ise ‘inandırıcı olmayan’ açıklamalarla avutma politikası uygulanıyor...
Burada en önemli şu soruların yanıtlanmasıdır:
Göletin duvarı neden yıkıldı?..
Öncesinde neden iyileştirme yapılmadı?..
Yıkılan ve yıkılmayan göletlerin bakımlarını kim, ne zaman yapıyor?..
Eğer bakım yapıldığı iddia ediliyorsa, bazı göletler neden su tutmuyor?..
Örgütler nerede?
Üzücü olan bir başka durum ise, sürekli mağduriyet yaşayan Sanayi Bölgesi’ndeki işletmelerin ‘üyesi oldukları’ Sanayi ve Ticaret Odası’nın sessizliğidir...
Her yağmur yağdığı zamanlarda mağduriyet yaşayan bu örgütün üyelerine neden sahip çıkılmıyor?..
Yıllar öncesinde iki satırlık bir açıklama ile kabine değiştirebilen bu örgütler, son yıllarda neden susuyorlar?..
Sorun; örgüt yönetimlerinin ‘özel ilişkilerinin’ yarattığı engellerden mi kaynaklanıyor?..
Yoksa umursamazlıktan mı?..
Netice itibarıyla her ikisi de kabul edilebilir bir yaklaşım değildir...
Lağım sularının ve mikrop saçan çamurların içinde ‘kaliteli üretim’ yapılamaz...
Su ve süt ürünleri imalatının yapıldığı Lefkoşa’nın Organize Sanayi Bölgesi artık iflas etmiş durumdadır...
Yüzlerce işyeri sahibi; tüm ilgili birimlerin ve hükümetlerin beceriksizliği, umursamazlığı ve iş bilmezliği yüzünden mağdurdur...
Mevcut düzen içinde, diğer tüm konularda olduğu gibi, bu konudaki mağduriyetler de giderilemez...
Öyleyse artık konuşması gereken halktır...
Halk konuşursa, çok şey değişmeye başlar...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.