Diyalog Gazetesi
2017-03-04 09:13:45

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 04 Mart 2017, 09:13

Anamur suyunun, Kıbrıs’a taşınmasıyla ilgili ilk temel atma töreni 13 Ekim 2012’de yapıldı...
KKTC kanadındaki temeller ise 1 Şubat 2014’te Geçitköy barajında atıldı...
Projenin ilk aşamasından bu yana 4 yıl 5 ay geçti...
İkinci aşamasından bu yana ise 4 yıl 33 gün...
Türkiye, bir milyar 800 milyon TL tutarında bir harcama yaparak Anamur suyunu adaya getirdi...
Karasal uzunluğu 23 kilometre, deniz altından uzunluğu ise 80 kilometre...
Türkiye bunu başardı...
Kuraklıktan kıvrılan Kıbrıslı Türklere içme suyu getirdi...
Ancak KKTC hükümetleri, 13 Ekim 2012’den bu yana suyun ülke çapında dağıtımı için gerekli hazırlıkları yapmadı...
Çürümüş asbest boruları değiştirip, yenilerini takmak yerine, 5 yıla yakın bir süre popülizmle geçti...
KKTC’deki müthiş beyinler bu kadar uzun bir süre ‘suyun gelip, gelmemesini’ tartıştı...
Hatta bazı çevreler ‘Türkiye’ye bağımlılık olacağı’ gerekçesiyle buna karşı çıktı...
Dünyanın hiçbir ülkesinde benzeri görülmemiş ‘Hayırcı’ bir yaklaşım sergileyenler oldu...
Bazı hükümet üyeleri ve siyasi parti yetkilileri de 3 tane oy alacakları düşüncesiyle bu tür fikirlere teslim olarak, ev ödevini yapmadı...
Sonuçta Anamur suyu adaya ulaştı ama KKTC geneline dağıtılamadı...
Bazı belediyeler tonu 2 lira 30 kuruşa satın aldıkları suyu halka 5 TL’nin üzerinde satmaya başladı...
Bazıları 7 TL istedi...
Bazı bölgelere ise borular döşenmediği gerekçesiyle damla su verilemedi...
Geçitköy barajı 50 milyon metreküp suyu depolayabiliyor...
Bunun üzerindekiler ise denize boşaltılıyor...
KKTC Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu, saatte 8 bin metreküp suyun denize boşaltıldığını gizlemiyor...

Cezasız kalmamalı

Narenciye cenneti diye bilinen Güzelyurt’un birçok bölgesi hala Anamur suyundan yararlanamıyor...
Portakal, limon bahçelerine, kuyulardan çekilen tuzlanmış su veriliyor...
Ürün kalitesi bu şekilde düşüyor...
Binlerce dönümlük bahçe kuruyor...
Geçitköy’ün yanı başında bulunan Çamlıbel köyüne 700 metrelik boru döşenemediği için burada yaşayanlar suyu uzaktan seyredebiliyor ama kullanamıyor...
Daha da üzücü bir durumu, katliam köyleri yaşıyor...
Üç günlük bebeklerden 90’lık yaşlılara kadar çok sayıda insanımızın katledildiği Atlılar ve Muratağa köylerinde 165 günden beri damla su akmıyor...
İsyanları oynayan bu insanların sesini kimse duymuyor...
Yazık, günah değil midir?..
El üstünde tutulması gereken, tarih kitaplarına geçmiş Şehitler diyarı bu köylerimizin susuz bırakılması kabul edilebilir bir durum değildir...
Böylesi bir ihmalin ve rezaletin benzeri ne görüldü, ne de duyuldu...
Saatte 8 bin metreküp suyu denize akıtan, diğer yandan kendi insanlarını susuz bırakanların tümü suçludur...
Bugün değilse bile, günü geldiğinde sorumluların tümü bunun hesabını vermek için sorguya çekilmelidir...
Yazıklar olsun...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.