Yaşadığımız her gün ile gerçekten çok şey öğreniyoruz. Ama ne acıdır ki öğrendiğimiz ise dün elde ettiğimiz, ama üzerine üst yeni bir şey eklemediğimiz, bu nedenle geliştiremediğimiz ve elimizden kayıp giden temeli yine kazanmak oluyor. Ama bu kez “Eşeği kuyruksuz bulmakla” seviniyoruz.
Sınır kapılarının açılması buna son örnektir. Aynı şekilde turizm ve üniversite sektörüne yeni açılım arayışları buna diğer örnektir. Ayrıca dün ifade edeni hor gördüğümüz, “kendi ayakları üzerinde durmak” hedefi de hatırlanma noktasına gelen bir hedeftir. Hele Sayın Fuat Oktay da bu ifadeyi kullandıktan sonra, unutturmaya çalışanların da tozlu hafızalarında bu silkelenme başladı.
Bakın açık yazıyorum, çok uzak olmayan bir gelecekte göreceksiniz, BM Parametreleri de hatırlanma noktasına gelecek. Siyasi noktaların ötesinde, turizm, kapılar ve üniversite sektörünün önemini yok sayan anlayış iflas etti. Çünkü Pandemi nedeni ile meydana gelen iki- üç aylık kapanma döneminde DPÖ, akıl almaz bir yorumla şunu yapmıştı. “Kapalı olduğumuz dönemde turizm ve diğer gelirlerin devlet gelirlerine etkisi olmadığı ortaya çıktı.”
Bu ifade, o güne kadar siyasi, demokratik ve ekonomik olarak deyim yerinde ise iğne ile kuyu kazarak, bireysel ve toplumsal olarak elde edilen değerin önemini içselleştirememenin göstergesi idi.
Daha sonra neler yaşadık? Yıkım ve tüm sektörlerin duvara vurmasını yaşadık. Yani, Turizm, Üniversiteler ile sınır kapılarının; ekonomi ve insan yaşamı için hayati önemde olduğunu, yıkılarak, çökerek kavradık. Bunun için kapıların yeniden açılması, turizmin yeniden devreye girmesi, üniversitelerde yüz yüze eğitimin yeniden başlaması için sağcısı, solcusu fikir beyan etmeye, pres uygulamaya başladı. Son zamanlarda en milliyetçi argümanlarla Kıbrıs sorunu için tavır ifade edenlerde, sınır kapılarının açılması için ses verdi. Şimdi turizm sektörü için açılım konusunu geliştirmek ve bunu üniversitelerin yüz yüze eğitime başlaması gayreti ile bütünleştirmek gerekir.
Demokratik dinamizmin önemi de yeniden ortaya çıktı. Çünkü Ekonomi Bakanının, “statükocu” diye tanımladığı sendikal, ekonomik, esnaf, üretici ve sivil toplum örgütleri ile muhalif siyasi güçlerin sorgulaması ve demokratik itiraz ve mücadelesi olmasa idi, bu sektörleri yok sayan, göz ardı eden ve Kuzeyin ekonomisini yalnızca Türkiye’den gelecek hibe ve kredi ile ayakta tutacağını zanneden en eski tutucu anlayış geriletilemezdi.
Elde ettiğimiz toplumsal değerler ve kazanımları içselleştirdiğimiz ölçüde, onların üzerine yeni şeyler koyabiliriz. Aksi, onları geçici veya uzun süre kaybederiz. Ama üzerlerine yeni bir şey ilave etmediğimiz için de yeniden kazandığımızda, bu kez kaybettiğimiz o değerde bulunan bazı noktaları da kaybederek onlara sahip oluruz. Örneğin kapılar meselesi. Yeniden açıldı. Güzel. Ama dün bin bir çile ile açtığımız bu kapılarda, o duyarsız kaldığımız kapalılık döneminde Güneyin bağnazlarının; Yeşil Hat Tüzüğünde yaptıkları tek taraflı değişikliği de konuşamadan bunu açtık. Yani 3. ülke yurttaşlarının Kuzeye geçişleri ile ilgili kısıtlama sorunu ile açtık. Turizmde açılım konuşuluyor. Ancak işini kaybeden nitelikli turizm emekçilerinin, gidenlerinin yerine, yeni insan bulma gayreti de ekstra gündeme gelecek. Yüz yüze eğitimde de üniversite öğrencilerini, yeniden bu memlekete ısındırmak için de gayret harcanacak.
“ Velhasıl kelam” ekonomik, demokratik, hukuki ve siyasi alanda toplum olarak geliştirdiğimiz değerlere sahip çıkmazsak, onları içselleştiremezsek ne bunları geliştirebiliriz ne de koruyabiliriz.
‘Eşeği, kuyruksuz bulmak’
Paylaş
Halit 3 Yıl Önce
İyi bir analiz.
Turkish power 3 Yıl Önce
Yeni gelin tarzında tutturmuşsunuz bir bm bir ab bir ingiltere şimdi soruyoruz bm kibris kosova dağlık karabağ bosna ruanda burundi filistin vs konularında ne yaptı hangi adil adımları attı ab niçin kktcliler annan planını kabul ettiği halde tek taraflı güneyi tam üye yaptı ingiltere nereleri somurgelestirdi vs vs yani yapma bana numero diyoruz Allah için bir gün objektif dürüst olun zekâmızla alay etmeyin
Turkish power 3 Yıl Önce
Eşek bulduk ta kuyruğu mu kaldı ustadim