Güney Kıbrıs’taki ‘İlerici Öğretmenler’ örgütünün başkanı yıllar önce önemli bir itirafta bulunmuş ve Rum okullarında Türk düşmanlığına dayalı eğitim verildiğini söylemişti...
Bu ifşaatın ardından, KKTC ile Rum liderliği arasında ‘çözüm amaçlı’ müzakereler yapıldı...
Fakat; Rum eğitim sisteminin değiştirilmesi konusu masaya ‘Türk tarafının şartı’ olarak gelmedi...
Rum tarafı Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin çekilmesini şart koşarken, Türk tarafı bu en hayati konuda iradesini ortaya koyamadı...
Bunun bir nedeni de gerçek dışı Rum propagandasının etkisi olabilir...
Rum okullarındaki kitapların incelendiğini ve matematik derslerinde dahi Türk düşmanlığının aşılandığını bizzat tespit edenlerin raporları da dikkate alınmadı...
Bu raporlar, Rum lideri ile tartışılmadı...
Halbuki bu konu daha ilk günden masaya bir şart olarak konmalıydı...
“Değiştirin kitaplarınızı karşımıza öyle gelin...”
Onlar, ilkokul çocuklarına Kıbrıs sorununun 20 Temmuz 1974’te ‘Barbar Türklerin (!)’ saldırısıyla başladığını ve ata yadigarı toprakların işgal edildiğini öğretiyorlar...
Yine o küçücük çocuklara metematik dersinde “Sizin köyde 2 bin 200 kişi var, barbar Türkler 200 tanesini öldürürse, köyün nüfusu kaç olur” diye soruyorlar...
Enosis’i vazgeçilmez bir ülkü, EOKA’cıları da birer kahraman ilan ediyorlar...
Heykel açılışları yapıyor, hayatta kalanlara madalya takıyorlar...
Sonra da bizimle ‘kalıcı barışı (!)’ konuşuyorlar...
Kalıcı barış neymiş?..
Türk askerinin çekilmesi...
Yerleşiklerin (TC kökenlilerin) gitmesi...
Ata yadigarı toprakların iade edilmesi!..
Komite çalıştırılmadı
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, geçtiğimiz hafta sonu Serdarlı’da önemli bir konuşma yaptı ve Rum tarafının ‘Güven Yaratıcı Önlemler’ konusunda dahi tek bir adım atmadığını vurguladı...
İki Toplumlu Eğitim Komitesi’nin aldığı kararların da uygulanmadığını anlattı...
Kıbrıslı Türk öğrencilerin, öğretmenleriyle birlikte Rum okullarını; Rum öğrencilerin de öğretmenleriyle birlikte Türk okullarını ziyaret etmesi öngörülmüştü...
Rum liderliği bunu elinin tersiyle itiverdi...
“Sizinkiler isterlerse gelsin ama bizim çocuklarımızı ve öğretmenlerimizi işgal bölgelerine gönderemeyiz” dedi...
Kısa sürede ‘kalıcı bir çözümden’ söz ederken, öğrencilerin yakınlaşmasına dahi izin verilmemesi ciddi bir çelişki değil midir?..
Peki bu çelişkiler ve insanlık dışı politikalar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri ile AB yetkililerinin önüne konuyor mu?..
Konuyorsa, Türk liderliği doğru olanı yapıyordur...
Konmuyorsa kendi halkına karşı haksızlık yaparken, Rumların şımarmasına arka çıkıyordur...
Uyanalım ve kendimize gelelim
Sağduyu sahibi 5-10 tane Rum’un da itiraf ettiği gibi Güneydeki okullarda Türk düşmanlığına dayalı eğitim sistemi değişmediği sürece, iki toplum arasında hoşgörü ve birlikte yaşam olamaz...
Bu sistemin değişmesi için Rum liderliği yıllar öncesinden adım atmalıydı...
Ama bu adımlar atılmadı...
Şimdiki Rum lideri Nikos Anastasiadis; Türk düşmanlığı aşılayan bölümleri ders kitaplarından çıkarmak yerine, 15 Temmuz 1974 faşist Cunta darbesinin çıkarılmasını sağladı...
Sadece bu hareket bile bizleri düşündürmeli ve korkutmalıydı...
Ama bizler cesur insanlarız...
Hiçbir şeyden korkmayız...
Ne ELAM’dan, ne Enosis’ten, ne ortak tatbikatlardan, ne de S-300’lerden...
Müzakerelerin yeniden başlayacak olması da bunun kanıtı değil midir?..