Diyalog Gazetesi
2015-06-22 09:06:51

Dört koldan ilerliyorlar

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 22 Haziran 2015, 09:06

Yunanistan ekonomik açıdan iflas etmiş durumda...
Borcunu ödeyemeyen bir ülke, diğer yandan iç tribünlere karşı ‘dağıtma politikası’ sürdürüyor...
Bir önceki hükümet tarafından kapatılan devlet televizyonunu da 300 milyon Euro zarar etmesine karşın yeniden açma kararı alıyor...
Peki bu cesareti nereden buluyor?..
Avrupalı dostlarından...
Özellikle AB Komisyonuı Başkanı Juncker’in azılı bir Rum ve Yunan dostu olduğunu bilmeyen yoktur...
Söz konusu mali yardım Yunanistan’ı ilgilendiriyorsa, tüm gücünü kullanarak, Avrupa liderlerini etkilemeye çalışıyor...
Bugün Brüksel’de yapılacak olağanüstü liderler toplantısında Yunanistan’la ilgili olarak alınacak kararın ne olacağını fazla merak edenler hiç endişelenmesin...
Avrupalılar bir yolunu bulurlar ve bu ülkeye para akıtmaya devam ederler...
Onlar bol keseden harcasalar bile Avrupalı dostları onları parasız bırakmaz...
Dış politikada başarı
İşin mali yanı bizleri pek fazla ilgilendirmiyor...
Ama batmış haliyle dahi şimdiki Yunan hükümetinin, Avrupa Birliği’ni, Kıbrıs meselesinin içine çekebilme becerisi hepimizi ürkütüyor...
Juncker’in, 20 Temmuz’un 41’inci yıl kutlamalarından 4 gün önce adaya gelerek, AB’nin, Kıbrıs Müzakere Sürecine katılımını resmen ilan edeceğine ilişkin Rum iddialarının, KKTC tarafından yalanlanmaması oldukça düşündürücüdür...
Üstelik bu katılımın Türk tarafınca olumlu karşılandığı iddiaları doğru ise, o zaman tehlikenin boyutları çok daha büyüktür...
 Neden mi?..
AB’nin sürece katılımı demek, Kıbrıs meselesinin Birleşmiş Milletler zemininden kayması demektir...
İkincisi AB üyesi olan ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin korunması ve haklarının elde edilmesidir...
Kıbrıslı Türklerin 1974 öncesindeki kayıplarının buharlaşmasıdır...
Bunca yıl savunduğumuz tezlerin çöpe atılmasıdır...
Nereden bakarsak bakalım çok tehlikeli bir sürecin içine sokulmuş olacağız...
Bu süreç, özellikle mülkiyet ve garantiler konusunda başımızı çok ağrıtacak...
AB hukukuna uygun bir çözümün anlamı, herkesin mülküne, köy ve kentine dönmesi demektir...
Bunun başka türlü bir izahatı varsa, bizlere de anlatılmalıdır...
Ve bu ülkede 41 yıl sonra her şeyin ‘sil baştan’ olması, Kıbrıslı Türklerin bir anda avuç açar duruma getirilmesi değilse, nedir?..
 
Beklentiler bu yönde
Yaşanan gelişmelerden büyük bir endişe duymamızın başka nedenleri de vardır...
Rum lideri Anastasiadis’i destekleyen Alithia Gazetesi’nde dün önemli bir haber vardı...
Gazete, Rum halkının “neden çözüm istiyorsunuz” sorusuna hep bir ağızdan “evimize dönmek için” dediğini aktardı...
Herkes evini ve ‘vatanım’ dediği köyünü, kentini istiyor...
Bunun anlamı, 1974 öncesine dönüştür...
Kıbrıslı Türklerin arpa ve buğday tanesi gibi dağılmasıdır...
Güvenli bir yaşamın dışına itilmesidir...
Müzakereci ve Cumhurbaşkanı’nın daha da geç kalmadan bu konularda halkı aydınlatması gerekiyor...
Son dakika “oldu da bitti maşallah” noktasına getirilirsek, hem biz kaybederiz, hem de Türkiye...
Bunca yıllık mücadele sıfırla çarpılmış olur...
Buralarda erir, gideriz...
Aman dikkat!!! 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.