Diyalog Gazetesi
2015-11-19 08:24:38

Doğru teşhis, yerinde tepki

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 19 Kasım 2015, 08:24

 Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, son bir hafta içinde kayıtlara geçen ve Kıbrıslı Türklere güven veren önemli açıklamalar yaptı...
İlk açıklaması, KKTC’nin kuruluş yıldönümünün kutlandığı 15 Kasım’da geniş yankı buldu...
Akıncı; Rum halkının egemen, Türk halkının da azınlık olacağı Üniter Devlete karşı olduklarını belirtirken, KKTC’nin her açıdan güçlenmesinin önemine dikkat çekmişti...
Akıncı, ikinci önemli açıklamasını GSM konusundaki işbirliği üzerine yaptı...
Rum tarafının ‘yasal engellerden’ söz ederek, böylesi basit bir konuda işbirliğinden kaçınmasını eleştirirken, bu tür tavırların Kıbrıslı Türkler üzerinde güvensizlik yarattığına dikkat çekti...
Ve önceki gün Almanya Dışişleri Bakanı’na gösterdiği tepki, Kıbrıslı Türklerin tüm kesimlerinden destek gördü...
Rum liderine ‘Cumhurbaşkanı’, KKTC liderini ise ‘toplum lideri’ olarak resepsiyon daveti yapan Almanya Dışişleri Bakanı’na ‘eşitliği’ bozduğunu anımsatarak, davete katılmaması son derece isabetli oldu...
Evet, bu ülkede çözüm istiyoruz...
Anaların, babaların bir daha ağlamamasını...
Çocukların yetim kalmamasını...
Göçlerin ve katliamların son bulmasını istiyoruz...
Ve olası bir çözümde bunların garanti altına alınmasını talep ediyoruz...
Ancak; çözümü destekliyoruz diye; şimdiden ‘azınlık’ statüsüne düşürülmeyi de kabul etmiyoruz...
İşte o nedenle Sayın Akıncı’nın resepsiyona katılmama kararı son derece isabetliydi...
Halkımız da kendisine bu konuda büyük destek verdi...
Talat’ın uyarısı
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, Kıbrıs sorununa bakış açısını bilmeyen yoktur...
 Talat, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde ‘yoldaşı’ Hristofyas ile kalıcı bir anlaşmaya imza atabilmek için büyük çaba harcadı...
Ama başaramadı...
Hristofyas ilk aşamada “Deli misin tabi ki evet diyeceğiz” dediği Annan Planı’na son anda “hayır” oyu kullandı...
Böylece hayaller gerçekleşemedi...
Talat bir Rum gazetesine yaptığı açıklamada “Ne yani çözüm olsun diye apartmana çıkıp, kendimi aşağı mı atmalıyım” diyerek, Rum liderliğine anlamlı mesajlar gönderdi...
AKEL’in dahi ‘hayır’cı yaklaşımına karşın, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin düşüncelerinden vazgeçmedi...
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yürüttüğü müzakere sürecine CTP Genel Başkanı olarak da büyük destek verdi...
Talat’ın, çözüme ilişkin gayretleri devam ediyor...
Ancak; ELAM’ın 16 Kasım günü Kıbrıslı Türklere yönelik saldırısı hepimiz gibi O’nu da endişelendirdi...
Talat, Diyalog’a yaptığı açıklamada Rum polisinin saldırganlardan yana tavrını eleştirirken “Çözümden sonra da bu şekilde davranırlarsa, o zaman bu barış yaşamaz” dedi...
Ve Rumlardan kaynaklanan ırkçı saldırıların kendisini korkuttuğunu kaydetti...
Sayın Talat’ın bu açıklamasına tepki gösterenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez...
Ancak, haklı bulup, destekleyenlerin ezici çoğunlukta olduğu bilinmelidir...
Kıbrıs Türk toplumunu ‘güvenli bir çözüme’ ulaştırmak isterken, hayati tehlike yaratacak bir oluşuma izin verilmeyeceğini ortaya koyması, tüm kesimlerden destek gördü...
Dolayısıyla, Sayın Akıncı gibi, Sayın Talat’ı da bu güçlü duruşlarından dolayı kutlamak istiyoruz...
Doğru olanı yaptılar...
Ve toplumdan büyük destek gördüler...
Siyasilerin görevi, kendi insanına, kendi devletine ve kendi değerlerine sahip çıkmaktır...
Evet, AB üyesi bir ortaklık devletinden yanayız...
Ama, kısa süreli bir macera için kendimizi ateşin içine atamayız...
Herkes bunu anlamalı ve Türkiye’nin garantörlüğünün devamına dört elle sarılmalıdır...
Unutmayalım ki; garantörlüğün devamına karar verecek olan sadece Türkiye değildir...
Türkiye’ye “Bizi terk etme” dediğimiz sürece, bunun tersini yapmaz...
Ana, hiçbir zaman evladını tehlike altında bırakmaz...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.