Diyalog Gazetesi
2017-05-13 09:55:11

Diplomalar çoğaldı, başarı azaldı

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 13 Mayıs 2017, 09:55

Kıbrıs adası 1960 yılına kadar İngiltere’nin idaresindeydi...
Büyüklerimizin anlattıklarına göre; İngiliz idaresi döneminde ‘toplumlararası çatışma’ yoktu...
Liseyi bitiren herkes, ister Türk, ister Rum mükemmel İngilizce konuşurdu...
Devlet dairelerinde ‘ahbap-çavuş’ ilişkisine göre işlem yapılmazdı...
Öğretmenler tam gün eğitim verir, öğrencilere ‘evlatları gibi’ bakardı...
Tüm resmi kurumlarda kılık, kıyafet düzeni vardı...
Traş olmadan işe giden adamı ayıplarlardı...
Vatandaşı devlet dairelerinde süründürme anlayışı yoktu...
Suç aleti taşımak ağır bir suçtu...
İngiltere 1960’ta adayı terk etti ve 1960’tan itibaren iki toplumlu devlete geçildi...
Bu devletin ömrü de 3 yıl sürdü...
Sonrasında Kıbrıslı Türkler kendi bölgelerine çekilerek, kendi yönetimleri altında yaşamaya başladı...
Fakat; 1974 yılına kadar, yani 11 yıllık süre içinde, İngilizlerden kalan gelenekler bozulmadı...
Tayin ve terfiler, yeteneğe göre yapıldı...
Okullarda İngilizce ağırlıklı dersler devam etti...
Liseyi bitiren ve yüksek tahsile gitmek isteyen Kıbrıslı Türklerin pek çoğu, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ gibi üniversitelere girmekte zorlanmadı...
Bazıları İngiltere ve Amerika’da yüksek tahsil yaparak, en başarılı öğrenciler listesinde yer aldı...
Örnek vermek gerekirse; mücadele önderimiz Dr. Fazıl Küçük İsviçre’de tıp okudu...
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş; İngiltere’de Hukuk tahsili yaptı...
Şimdiki Cumhurbaşkanımız Akıncı ODTÜ mezunudur...

Siyaset ve değişim
 
Fakat, 1974 sonrasında, Kıbrıslı Türklerin yaşamında adım adım değişimler başladı...
Bu değişimin temelinde, başarısız siyaset vardır...
Eğitimde, kamu hizmetinde, hemen her konuda gerileme sürecine geçildi...
Bırakın liseyi, üniversite bitirenlerin ezici bir çoğunluğu derdini anlatabilecek kadar İngilizce öğrenemez oldu...
“Okuma, yazma oranımız çok yüksek” diye övündüğümüze bakmayın...
Artık ODTÜ’yü, Boğaziçi’ni, İTÜ’yü, Bilkent’i, Başkent’i kazanabilen öğrenci sayısı yok denecek kadar azdır...
Peki neden?..
Siyasetin düzeyi çok düşük de ondan...
Siyasetin işleyişi çağ dışı da ondan...
Siyaset, ülkeye hizmeti değil, partisel ve kişisel çıkarlar üzerinden yürütülüyor da ondan...
İşte bu anlayış nedeniyle, Kuzey Kıbrıs hemen her açıdan gerilere gitti...
Rüşvet, suistimal, yolsuzluk ve adli suçlarda patlama yaşandı...
Devlete olan güven de dibe vurdu...

Silah rüşveti çok can aldı
 
Barış Harekatı sonrasındaki ilk 15 yıl içinde, iktidarların elinde rüşvet olarak dağıtılacak kadar Rum arazisi vardı...
“Gel partiye, al arsayı” diyerek dağıtabildikleri kadar dağıttılar...
Arazi kalmayınca, başka bir rüşvet uygulamasına geçtiler...
Bu kez ‘partililere’ silah izni vermeye başladılar...
Bunun çok tehlikeli bir oyun olduğu daha ilk günlerden söylendiği ve uyarıldıkları halde, hiç kimseyi dinlemeden izin verdiler...
İngiltere’de ‘bazı özel bölgeler hariç’ polisin hala silahı yoktur...
Ama KKTC’de izinli, izinsiz çok sayıda silah vardır...
Bu son derece tehlikeli bir gelişmedir...
Kuzey Kıbrıs gibi küçük bir ülkede silah ruhsatı dağıtarak insanları ateşin içine atmaktan vazgeçilmelidir...
Hatta mahkeme emri alarak ada çapında arama yapılmalı, ruhsatlı, ruhsatsız tüm silahlar toplatılmalıdır...
Üzerinde, aracında veya çalıştırdığı işyerinde sadece silah değil, bıçak bulundurulması ‘en ağır’ suçlardan biri haline getirilmelidir...
Bıçak mı taşıyorsun?..
Neden?..
Ters bakan adamı cezalandırmak için mi?..
Para vermeyeni öldürmek için mi?..
Buna kesinlikle izin verilmemeli...
Bıçak veya silah taşıyorsa hayatının kararacağını herkesin bilmesi gerekiyor...
Bunun için de cesur kararlara gerek vardır...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.