Diyalog Gazetesi
2014-08-15 08:15:36

Devlet olmak ve yönetmek kolay mı?..

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 15 Ağustos 2014, 08:15

Son günlerde KKTC’de ilginç olaylara tanık oluyoruz...
Güzelyurt yolunda banka soygunu...
Lefkoşa’da banka soygun girişimi...
Soygunların birinde baş aktör olduğu iddia edilen polis subayının yurt dışına kaçması...
‘Çamur atma amaçlı’ ırza tecavüz ihbarları...
Kent içinde soyunarak, ‘çıplak vaziyette’ protesto eylemi...
Suçluları yakalamak için çırpınan polis teşkilatını yıpratma manevraları...
Bir partinin köy örgütünde veya kahvesinde sabahın 3’üne kadar gençlik toplantıları, gürültü, ardından kurşunlama...
Gerçekten baş döndürücü olaylar yaşanıyor ülkemizde...
Peki bu tür adli olaylar neden artıyor?..
Elbette devletin güçsüzlüğünden...
Hükümetlerin icraat yetersizliğinden...
Gerekli yasaların çıkarılmamasından...
Denetimsizlikten...
Cezaların caydırıcı olmamasından...
Önce siyaset düzelmeli
Kuzey Kıbrıs’ta çarpık düzene son verilebilmesi için öncelikle siyasetin temizlenmesi gerekiyor...
Her hükümet değişiminde bir ülkenin kaderi ile oynanmamalı...
Her değişimde, yetişmiş, deneyimli insanlar tekme, tokat uzaklaştırılmamalı...
Bilgi, görgü ve deneyim sahibi insanlardan yararlanılmalı...
Her siyasetçi kendini ‘en bilgili, en yetenekli’ insan olarak görmemeli...
Makam koltuğuna oturunca karakter değişikliğine gitmemeli...
Hatta makam araçları ve koltuklar terk edilerek, halkın içine girilmeli...
Küçük bir ülkede çifte koruma aracı ile ‘makamı kabul ettirme’ anlayışı terk edilmeli...
Bunlara ihtiyacımız yok...
İhtiyacımız olan, insanları mutlu edebilecek, devleti sağlamlaştıracak ve kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirecek önlemlerin alınması, icraatların denetlenmesidir...
Aksi halde, bu küçük ülkede daha birçok üzücü olaya tanık olacağız...
Apartman kanunu bile yok
Kuzey Kıbrıs öyle bir ülke ki; kamuda çalışanların maaşlarını dahi kendisi ödeyemiyor...
Borç içinde yüzen Elektrik Kurumu’nun milyonlarca Euro’luk ‘ihalesiz mal alımlarını’ önleyemiyor...
Kendi milli havayolunu ‘partizanca atamalar yüzünden’ batırıyor...
Yolsuzluk ve suistimal dosyalarını ‘parti çıkarları gözetilerek’ kapatıyor...
Yolunu, göletini, altyapı için gerekli ne varsa hepsini Anavatanı yapıyor...
Öyleyse; KKTC’deki siyasiler ne yapıyor?..
Onlara düşen görevler nedir?..
Türkiye’den gelen maaşları dağıtmak mı?..
Yoksa ufak, tefek işleri olsun halletmek mi?..
Basit bir örnek verelim...
Apartmanda yaşıyorsunuz...
Bina önünde size ait çöp bidonu var...
Ama komşunuzda yok...
Sabah, akşam getirip çöplerini sizin bidona atıyor...
Bunu kim durduracak?..
Hiç kimse...
Yine apartmanda yaşıyorsunuz ve aşırı sıcak yaz akşamlarında pencerenizi açıyorsunuz...
Gece yarısında üst veya alt kattaki komşunun su motoru gümbür gümbür çalışıyor...
Uyku uyuyamaz hale gelir, yatakta dönmeye başlarsınız...
Uykusuzluk ve sinir hali o gün iş performansınızı da ‘özel yaşamınızı’ da etkiliyor...
Allah aşkına insan yatağa girerken, motorun elektriğini kapatmaz mı?..
Bu ülkede kapatmaz...
Yine konutların büyük bir kısmı, arıtma şebekesine bağlı olmadığı için, taşan kuyulardan pis kokular yayılıyor...
Sabah, akşam bunu soluyorsunuz...
İnsan sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden bu olay karşısında şikayet edebileceğiniz bir makam yok...
Bari bunlara sahip çıkılsın...
Vazgeçtik yatırımdan, ekonomiyi şaha kaldırmaktan...
Vazgeçtik, devletin istihdam olanağı yaratmasından...
Ama kuyuları, kanalizasyona bağlayacak bir adım dahi atılmıyorsa...
İşte o zaman sıkıntı daha da artar...
İnsanlar mutsuzlaşır...
Ve kendi devletine güven duymaz hale gelir...
Dileğimiz; olumsuzlukların, olumluya dönüşmesi için gerekli adımların atılmasıdır...
Yeni bir anlayış ile bunu başarabiliriz... 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.