Bir tarafta; Türk askerini adadan çıkarmaya, garantörlüğü tamamen sonlandırmaya çalışan Rumlar ve Yunanlılar...
Diğer tarafta; kendi halkının duygu ve düşüncelerini dikkate almayan, temelsiz, dayanaksız gerekçelerle “illede çözüm” diyen KKTC’deki siyaset adamları, örgüt yöneticileri ve akademisyenler...
Bunlar arasında devlet kurumlarında profesörlük yapanlar da var...
Kendilerine mikrofon uzatanlara “1960’lardaki şartlar değişmiştir. Garantiler de böyle devam edemez” diyorlar...
‘Barış kahramanı’ edasıyla Rum-Yunan tezine destek veriyorlar...
Halkımızın vergileriyle ödenen bu insanlar; dönüp etraflarında olup bitene bakmıyor; araştırma yapmıyor, okuyup öğrenme zahmetine katlanmıyorlar...
1960’tan bugüne değişen nedir?..
Rumların ENOSİS mücadelesi mi değişti?..
Adanın tek sahibi olma stratejileri mi değişti?..
Eğitim sistemleri, terör örgütlerini sahiplenme anlayışı mı değişti?..
Söylesinler ne değişti?..
EOKA-B yerin altına girdi, ELAM üstüne çıktı...
Şimdi sadece sokaklarda değil, parlamentoda da görev yapıyorlar...
Cenevre toplantılarının ilk gününde Yunan bayraklarıyla sokaklara dökülen bu teröristler ‘İki bölgeli, iki toplumlu federasyona’ izin vermeyeceklerini söylüyorlar...
Tıpkı 1960’ta EOKA’nın yaptığı gibi “Kıbrıs Yunandır” sloganı atıyorlar...
Ellerinde bir tane olsun Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı yok...
1960’ta Makarios; Kıbrıs’ın bağımsızlığını görüşürken, o’nun işaretiyle harekete geçen EOKA’nın mensupları sokaklarda ‘Zido ENOSİS’ diye bağırıyordu...
2017’de Anastasiadis Cenevre’de sözde ‘iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu’ görüşürken, oraya götürmediği ELAM’ın mensupları Lefkoşa’da “Kıbrıs Yunandır” sloganlarıyla eylem yapıyor...
Söyler misiniz değişen nedir?..
Kültürümüz ve insanlığımız
Sonuca gelelim...
Rumların ve Yunanistan’ın Kıbrıs siyasetinde milim değişiklik yoktur...
1960’lardan beri ‘Büyük ideal’in gerçekleşmesi için çalışıyorlar...
Sayıları az olsa da propagandalarına alet olabilecek Kıbrıslı Türk de bulabiliyorlar...
Uzun vadeli bir mücadele yürüterek, amaçlarına ulaşmayı hedefliyorlar...
Onlarda değişen bir şey yoktur...
Bizde ise değişmesi gereken garantörlük sistemi değil, yönetimdeki kafalardır...
Hem siyasette, hem eğitimde, hem de sendikal harekette...
Hata şansı yok
Şimdi harita konusuna geçelim...
Tarafların bugün masaya harita koymaları bekleniyor...
Yarım asırlık müzakere sürecinde ilk defa bu kadar büyük bir cesaret gösteriyor Kıbrıs Türk tarafı...
Peki bunun karşılığı nedir?..
Rum tarafı dün akşam itibarıyla ‘Dönüşümlü Başkanlığı’ ve varılacak çözümün ‘Birincil Hukuk’ olmasını kabul etmişse, Sayın Akıncı buyursun masaya haritayı koysun...
Ancak; siyasal eşitliğimizin ve olası bir çözümün garantisi olan bu iki konuda Rum tarafı hala karar vermemişse; o zaman bu tehlikeli oyundan vazgeçilmelidir...
Haritanın masaya konması demek, Rumlara iade edilecek bölgelerde yaşayan insanlarımızın, çözümsüzlük durumunda dahi buralarda rahatsız ve huzursuz olması demektir...
Onları hem üretimden, hem de toprak sevgisinden uzaklaştırarak psikolojik baskı altına almak doğru değildir...