Yıllardır birçok olay karşısında sessiz kaldık...
Ya da acı verici olayların büyük bir kısmını hafif eleştirilerle geçirdik...
Başka ülkelerde aylarca gündemde tutulabilecek olayları, bizler ikinci gün unutuverdik...
Ama “artık yeter” ...
Yaşanan haksızlıklar, bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılan yanlışlar ve ihmaller karşısında sesimizi yükseltmez ve olanları seyretmeye devam edersek, çok daha üzücü olaylarla yüzleşmek zorunda kalırız...
Kuzey Kıbrıs eğer bir hukuk devleti ise; o zaman işe hukukta ve adalette yaşanan sorunlardan başlamalıyız...
Doğruları ve yanlışları birer birer ortaya çıkarıp, ivedilikle önlem almalıyız...
Adalet sisteminde yaşanan bazı sıkıntıları kısa bir süre önce Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri ortaya koydu...
Anayasada bazı değişiklikler talep etti...
Ama olmadı...
Tüm siyasi partilerin ve hükümetin kapısını çaldığı halde, seçim sarhoşluğundaki yetkililere derdini anlatamadı...
Ölümlü trafik kazaları
Şimdi, mahkemelerdeki yargıç eksikliğini bir kenara bırakıp, hayati konulara geçelim...
Küçük bir ülkede yaşadığımız halde, ölümlü trafik kazalarında artışların devam etmesi bu ülkenin 3 önemli sorunundan biridir...
İnsanların, özellikle şehirlerarası yollarda seyaht etmekten korkar hale geldiği bir ülkede huzurlu ve güvenli bir yaşamdan söz edilemez...
Hiçbir suçu ve günahı olmayan insanlar; 20, ya da 30 kilometrelik bir yolda seyrederken, dikkatsiz bir sürücünün dehşet saçarak üzerine gelmesi sonucunda hayatını kaybediyor...
Hayatını kaybeden insanların aileleri üzüntüden kahroluyor...
Faskat; ülkeyi yönetenler ikinci günden bu hayati sorunu gündemden çıkarıyor...
Yazık ve günah değil mi?..
Dört genç öğretmenin ölümüne neden olan sürücünün, kaza anında cep telefonu kullandığı ve mesajlaştığı iddiaları vardı...
Olay anında görevli polislerin ilk tespitleri de bu yöndeydi...
Daha sonra mahkeme aşamasında suçlamalar şekil değiştirmiş olabilir...
Neticede 3 kilşilik mahkeme heyeti, kazanın ‘dikkatsiz sürüşten’ kaynaklandığına karar verdi...
Efendim yollar kötüymüş, aydınlatma da yokmuş...
Kazanın meydana geldiği saatte hava karanlık değildi...
O nedenle aydınlatma eksikliği bir mazeret olamaz...
Yollar zaten tüm bölgelerde kötü durumdadır...
O zaman herkesin ölmesini mi bekleyeceğiz?..
Caydırıcı olmak gerekiyor
Öyleyse ne yapılmalı?..
Yeni yolların yapılmasını bekleyecek halimiz yok...
Caydırıcı cezalar getirilmelidir...
Araç kullanırken cep telefonunda konuşmaya, özellikle de mesajlaşmalara ağır cezalar getirilmelidir...
Yüzlerce kez uyardığımız halde, kırmızı ışıkta durmayanlar hakkında en ufak bir önlemin alınmaması bir başka büyük üzüntü kaynağıdır...
İnsan hayatını hiçe saymaktır bu yapılan...
Ve dikkatsiz sürüş nedeniyle bir insanın hayatına mal oluyorsa, o sürücüye en ağır cezanın verilmesi şarttır...
Caydırıcılık açısından bunu yapmak zorundayız...
Düşünün dört can gidiyor ve mahkeme heyeti ‘yasaya dayanarak’ suçlu bulunan sürücüye sadece
5 yıl hapislik cezası veriyor...
Şartlı tahliye hakkından yararlanması halinde bu cezanın 2.5 yıla düşeceği belirtiliyor...
Şimdi bu soruya herkes yanıt vermelidir:
Dikkatsiz sürüş yaparak 4 kişinin hayatını sonlandırmak, değişik bir cinayet türü değil midir?..
Ben kişiler üzerinde durmuyorum...
Hayatını kaybeden öğretmenlerden hiçbirini de tanımıyorum...
Önemli olan giden canlardır...
Kim isterse olsun, herkesin yaşam hakkı vardır ve hiç kimse bir başkasının yaşamını sonlandırma hakkına sahip değildir...
Eğer sonlandırıyorsa cezasını çekmelidir...
Ne var ki; KKTC’nin ‘yüce meclisi’ öyle bir yasa yapmış ki; aynı anda 4 kişiyi öldürmüş olsa bile suçlu bulunan kişiye en fazla 7 yıl hapislik verilebiliyor...
Yagıçlar da genellikle üst sınırın altında karar veriyor...
Bu bir kader mi?..
Yaşanan bu son olay karşısında artık herkesin doğru tahlil yapmasında fayda vardır...
Eğer siyasiler bu konuda adım atmaktan kaçınıyorsa, yargıçlar ve akukatlar ne yapmalı?..
Bugüne kadar olduğu gibi, buından sonra da “ne yapalım yasa böyle emrediyor” deyip, adalete olan güveni sarsacak kararlar mı alınacak?..
Yoksa cübbeyi giyip, yürümeye ve ses vermeye mi başlayacaklar?..
“Yetti arkadaşlar, bu ülke bu yasalarla yönetemez... Bu şekilde adalet sağlanamaz” diyerek, yola çıkmaları halinde, uyuyan siyaseti harekete geçirme şansı vardır...
Aksi halde, caydırıcı cezalar verilmediği sürece bu tür suçlar daha da artar...
Trafik cinayetlerine yenileri eklenir...
Nice insanlar yok olur gider...
Geride kalanlar dizlerini döver...