Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanlar; aklın ve hayalin alamayacağı basit sorunlar yüzünden mutsuz bir yaşam sürüyor...
Elbette bunun çeşitli nedenleri vardır...
Bir yandan işsizlik, diğer yandan sağlıkta ve eğitimde bitmeyen sıkıntılar insanların yaşamını olumsuz bir şekilde etkiliyor...
İşsizliğin iki önemli nedeni vardır...
Bir tanesi yatırımların azlığı...
Diğeri; askerlik meselesi yüzünden tüm gençlerin üniversite eğitimine kayması; böylece sanatkârlığın ve üretimin terk edilmesi...
Üniversitenin herhangi bir bölümünden mezun olan gençler bu kez özel sektörde çalışmak istemiyor...
Analar, babalar da onları cesaretlendiriyor...
“Ne yani benim oğlum, tahsildar olmak için mi bunca zaman okudu...”
O zaman okuduğu dalda bir iş bulması için bekleyeceksiniz...
Belki 5, belki 30 yıl...
Küçük bir ülkede kaç kişi beden hocası olabilir?..
Kaç kişi ‘işletmecilik’ yapabilir?..
Kaç kişi iletişim alanında çalışabilir?..
Üstelik buradaki üniversitelerden mezun olanların tamamına yakını ‘pratik’ eğitim sürecinden geçmemiş...
Siz bu gençlere iyilik mi yapıyorsunuz, kötülük mü?..
Oturup gerçekleri değerlendirmek yerine “Senin için anneciğim veya babacığım” diyerek, ne getireceği, ne götüreceği belli olmayan çözüm maceralarının peşinde koşacaksınız...
Çözümün olmasını gerçekten canı gönülden istiyoruz...
Belki de şimdiye kadar yaşadığımız sarhoşluklar bu şekilde son bulacak...
O nedenle, garantörlüğün devamı koşuluyla çözümün olmasını istiyoruz...
Ama olmadı...
Görüyorsunuz Akıncı da başaramadı...
İsyan etmeyen kalmadı
Öyleyse önümüze bakmalıyız...
Çaresizlik içinde kıvranmak yerine, daha mutlu olmak için çareler üreteceğiz...
Bugünkü bozuk sistemi düzeltmek için elinmizi taşın altına koyacağız...
Gerçekleri kabul edersek başarabiliriz...
Gerçekler nedir?..
Hükümetlerin maaşları dahi ödeyemez duruma gelmesi ve her ay cari bütçe için Türkiye’den yardım almasıdır...
Hükümetlerin maaş ödeyemez duruma gelmesinin en önemli nedeni aşırı istihdamlardır...
Hemen her parti döneminde, devletin batması pahasına resmi dairelerde, belediyelerde ve devlet işletmelerinde gereksiz istihdamlar yapıldığı için yatırımlara para ayıramayan bir yönetim sistemi oluşturuldu...
Bunu herkes biliyor fakat önlem almıyor...
Yanlışın düzelmesi için reformlara ihtiyaç vardır...
Hiç olmazsa bu süre içerisinde dıştan yatırımcı çekebilmek için adımların atılması gerekiyor...
Ama o da yapılamıyor...
Dıştan gelmek isteyenlere zorluk üstüne zorluk çıkarılıyor...
İnşaat Müteahhitleri Başkanı Cafer Gürcafer de ülke ekonomisinin önünün açılması için reformların beklentisi içinde olduklarını, ancak bunların hiçbirinin gerçekleşmediğine dikkat çekerek, tam bir yıl önce eylem uyarısında bulunmuştu...
Gürcafer; Şehir Planlama Dairesi’nde dosyaların 5-6 ay süreyle bekletildiğini ifade ederek, sektörün ciddi sıkıntılar içinde olduğunu belirtmişti...
Küçük bir ülkede inşaat dosyaları 5-6 ay süreyle bekletilirse, yabancı yatırımcıları buraya nasıl çekeceğimizi izah edebilecek biri var mıdır?..
Bu dosyalar neden bekletiliyor?..
Yatırımlara karşı çıkıldığı için mi?..
Yoksa verimli çalışılmadığı için mi?..
Böyle devam edemez
Mesainin 8 ile 9 arasında başladığı, öğle saatlerinde sonlandırıldığı böylesi bir kamu yapısıyla bu ülkede hiçbir kurumun verimli çalışması mümkün değildir...
Ve ne yazık ki, bir ülkenin geleceğini doğrudan ilgilendiren bu yanlışların giderilmesi için hiç kimse kılını oynatmıyor...
İktidara gelen partiler, bu yöndeki uyarıları duymazdan geliyor...
Türkiye ile imzalanan protokollere de uymuyor...
Hemen herkeste “Boş ver sen mi kurtaracaksın” havası var...
Ne var ki; bu ülkenin artık yanlışlardan kurtulması gerekiyor...
İçimizde ülke sevgisini yok etmemişsek bunu başarabiliriz...