Diyalog Gazetesi
2015-02-21 08:56:56

Bunun adı ne olmalı?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 21 Şubat 2015, 08:56

Ben bir vatandaşım...
Seçim zamanı sandığa gidip vatandaşlık görevimi yerine getiriyorum...
En fazla güven duyduğum partiye ve adaya oyumu veriyorum...
Sonuçta seçimi kazanan partiden ve adaydan hizmet bekliyorum...
Bu benim hakkım...
Bu, seçilenlerin bir görevi...
Seçimi kazanmak demek; bir anda vatandaşa ve devlet çıkarlarına sırtını dönmek değildir...
Seçimi kazandıktan sonra devlete ve halka sırtını dönüp, istediğin gibi partizanca atama ve icraat yapma hakkın olmamalıdır...
Ama sen herşeyi bir ‘hak olarak’ görüyorsun...
Başarılı bir yöneticiyi görevden almak hak oluyor...
Havacılıktan, ticaretten anlamayan bir partiliyi ulusal hava yolunun başına getirerek, o şirketi batırmayı da hak görüyorsun...
Sonra batırdığın şirketin elemanlarını gruplar halinde devlet kadrolarına almayı...
Bütçeyi daha da batırmayı...
Sırada bekleyen ‘hak sahibi’ vatandaşlara haksızlık yapmayı da bir ‘hak’ görüyorsun...
Borçlar ödenemez halde
Sen Elektrik Kurumu’na, batan KTHY’ye, Telefon Dairesi’ne, belediyelere, BRT’ye sürekli istihdam yapmayı...
İstihdam yaptıkça devletin sırtındaki kamburu büyütmeyi...
Kambur büyüdükçe bütçenin tamamına yakınını maaşlara ayırmayı...
Maaşları ödeyemez duruma gelince devlet bankalarından ve İhtiyat Sandığı’ndan sürekli para aktarmayı...
Bir ‘hak’ olarak göreceksin...
Sana oy veren benim gibi vatandaşlar ise bu kadar personele rağmen devlet dairelerinde işlerini yaptıramayacaklar...
Evine telefon bağlamak isteyene ‘hat yoktur’ diyeceksin...
Elektrikler saatlerce kesildiği zaman ‘iletişim hatlarındaki’ arızadan söz edeceksin...
Araç ruhsatlarına sürekli zam yaparken, çukurdan geçilmez yolları tamir etmeyeceksin...
Bu kadar çok trafik kazasının yaşandığı bu ülkenin yollarında yeterli sayıda ‘Trafik ikaz işaretinin’ bulunmadığını görmezden geleceksin...
Trafik adacıklarında boya kalmamış, bariyerler tamamlanmamış bunları da görmeyeceksin...
Direksiyon hakimiyetini kaybedip, karşı şeride geçen sürücülerin, suçsuz insanlar öldürmesi karşısında rahatsızlık duymayacaksın...
Sen hala yüzlerce işsiz beden eğitimi hocasına karşın, üniversitelerde ‘bölüm sınırlamasına’ gitmeyeceksin...
Sen, 1963’ün şartlarında inşa edilen Göçmenevleri’yle ilgili bir karar dahi üretemeyeceksin...
Ondan sonra da bana “Bizim dönemimizde şunları yaptık, bunları başardık...” diyerek gazel okuyacaksın...
Batmış, bitmiş, tükenmiş
Sana oy veren insan olarak bu masallara kanmamı istiyorsun değil mi?..
Çocuk muyum ben?..
Yaşım 18’i geçmiş...
Babam aylardır işsiz eve ekmek getiremiyor...
Anam ah, vah çekiyor...
Ben yarınlarımı düşündükçe kendimi alkole ve sigaraya veriyorum...
Yüzümü güldürecek birşey arıyorum...
Ama yok...
Önüm karanlık, arkam karanlık...
Yollar, sokaklar, evler, fabrikalar karanlık...
Bak yine yağmur yağdı, rüzgar esti ve elektrikler gitti...
Biz battık, bittik, tükendik desem gücenirsin...
Batıyoruz, bitiyoruz, tükeniyoruz desem kendimi ve insanımı kandırmış oluyorum...
Yani ben ne yapayım?..
Ne diyeyim?..
Bilemiyorum... 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.