Diyalog Gazetesi
2017-03-01 10:00:15

Bu nasıl bir virüs?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 01 Mart 2017, 10:00

Kıbrıs’ın bölünmüş kalmasının ve Rumların ‘İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı’ bir federasyondan kaçmasının en büyük sorumlusu Avrupa Birliği’dir...
Annan Planı’na destek veren Avrupa Birliği, 2004 referandumunda bunu reddeden Kıbrıslı Rumları, bir hafta içinde ‘Tüm Kıbrıs adına’ birliğe üye yaptı...
Ama AB kuralları Yeşil Hat’tın ötesine geçemedi...
Referandum öncesinde “Hayır” diyenin cezalandırılacağını “Evet” diyenin ise ödüllendirileceğini açıklayan AB, referandum sonrasında bu sözünü yerine getirmedi...
“Hayır” diyen tarafa milyarlarca Euro’luk yardım yaptı...
Yeşil Hat Tüzüğü’nü uygulamaya koyduğu halde, kuzeyden mal alan Rumların veya yabancıların sınır kapılarında Rum gümrük memurları tarafından engellenmelerine, hatta hakaretlenmelerine tepki göstermedi...
Bu tür insanlık dışı uygulamaları önleyecek tedbirler almadı...
Bunun adı utanmazlık ve yalancılık değil de nedir?..
Kendi içimizde beyin fonksiyonlarını farklı amaçlarla kullananlar olabilir...
Ancak; kısa süre içinde yaşananlar akıllardan ve arşivlerden silinmiş değildir...
Ekim 2016’da, yani 4 ay önce kuzeyden patates alan ve bunları yurt dışına ihraç eden Hristos Hristofi isimli Kıbrıslı Rum’un evine silahlı saldırı düzenlediler...
ELAM adlı terör örgütünün organize ettiği 200 kişilik protesto yürüyüşüne değişik siyasi partilere mensup milletvekilleri de destek vererek, Rum tüccar ağır baskı altına alındı...
Can güvenliği tehlikeye girdi...
Sonunda, Türk tarafından patates alımını durdurmak zorunda kaldı...
Avrupa Birliği, bu ahlak dışı olayı da görmezden geldi...

Türk-Rum ortaklığı

Bir hatırlatma daha yapalım...
Sınır kapılarının açılmasından sonra, KKTC’nin ünlü iş adamlarından Ramiz Manyera ile Bülent Şemiler; Rum tarafından da eski Tarım Bakanlarından Kostas Temistokleus ortak bir şirket kurmuştu...
Bu şirket, Rum tarafında ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ tarafından da tescil edildi...
Ne var ki; daha ilk adım atılır atılmaz, Kostas’a ağır saldırılar başladı...
Bankaya yatırdığı çekin kopyası ertesi gün Simerini gazetesi ve Sigma TV tarafından ‘vatan hainliği’ damgasıyla yayınlandı...
AB’nin sözde ‘insan hakları’ kurallarına aykırı olan bu gelişme karşısında Rum Yönetimi’ne bir ihtar mektubu dahi gönderilmedi...
Kostas ve Türk ortakları bu işbirliğini yürütemedi...
Üzücü olan nedir bilir misiniz?..
Ramiz Manyera Ticaret Odası’nın eski başkanlarındandır...
Onun başına gelenleri bilmezden, görmezden ve duymazdan gelen şimdiki başkan, ikide bir yerel ve yabancı basın mensuplarına olası bir çözüm durumunda Kıbrıs Türk ekonomisinin dünyaya açılacağını ve büyük kazançlar elde edileceğini söylüyor...
Tamamen hayale dayalı mesajlar veriyor...
Bu şekilde Rum tezini güçlendiriyor...
Ağzını açıp da AB’nin, 2004 referandumundan sonra Kıbrıslı Türklere yaptığı ahlak dışı uygulamalardan söz etmiyor, tepkisini dile getirmiyor...
Şimdiki durumda dahi, Türk’ten patates alan veya Türk’le ortaklık kuranlara silahlı, sopalı saldırı yapan Rumların, olası bir çözüm sonrasında bizlere yaşam hakkı vermeyeceğini söyleyen ve endişe belirtenleri yalancı çıkarıyor...

Euro News programı

Önceki akşam AB’nin Euro News kanalında Kıbrıs’la ilgili bir program yayınlandı...
Güzelyurt’ta ikamet eden Ramadan Kandulu, güneyde mal bırakıp, kuzeye geçtiklerini, canlarını kurtardıklarını ve 43 yıldan beri burada yaşadıklarını belirterek, geri dönüşün söz konusu olamayacağını söyledi...
Ayrıca, Suriye ve Irak’ta yaşananlara dikkat çekerek, 43 yıldan beri Kıbrıs’ta barışı Türk askerinin sağladığına dikkat çekti...
İki toplumun birlikte yaşamaya hazır olmadıklarını ifade etti...
Onun dışındaki Kıbrıslı Türkler ise; temelsiz iddialarda bulunarak yaşanan tüm sıkıntıların çözümle birlikte ortadan kalkacağı yönünde mesajlar verdi...
Hele ticaret odası başkanı ve bir turizm örgütü başkanının tavırları çok üzücüydü...
Çözüm olması halinde Kıbrıslı Türklerin dünya ile ticaret yapacağını savundu oda başkanı...
Rum patates tüccarına yapılanları unutarak, ya da dikkate almayarak olumlu tablolar çizmeye çalıştı...
Annan Planı referandumundan ve AB’nin bizleri aldatmasından, haksız ambargoların sürdürülmesinden söz etmedi...
“Rumları şımartan ve kalıcı bir çözümden uzaklaştıran sizlersiniz, Avrupadır” diyemedi...
İşte KKTC’nin en büyük talihsizliği de budur...
Bugün hala ambargolar devam ediyorsa, en az Rumlar kadar kendimizi suçlamalıyız...
Üzücü ama gerçek durum budur...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.