Diyalog Gazetesi
2016-09-14 09:43:42

Böyle de gitmez (4) Kazandıklarını paylaşmasını bilmediler

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 14 Eylül 2016, 09:43

“Çözümsüzlük devam ederse bugünkü yapı sürdürülebilir mi?” sorusuna yanıt aramaya devam ediyoruz...
Birinci bölümde insanları umutsuzluğa düşüren bazı hayati konulara değinmiş, trafik sorunundan başlayıp, kalp ve kanser hastalıklarındaki artışa, çevre kirliliğine değinmiştik...
İkinci gün, gençlerin eğitim ve iş konusunda yanlış yönlendirilmeleri sonucunda yaşanan sıkıntılardan bazı örnekler vermiştik...
Üçüncü gün ise Ticaret ve Sanayi Odası gibi ekonomik örgütlerin, yaşananlar karşısındaki ilgisizlikleri üzerinde durmuştuk...
Ticaret ve Sanayi Odaları, bir yerde işverenlerin temsilcileridir...
İşverenler için önemli olan nedir?
Verimli çalışmak, üretmek ve kazanmak değil mi?
Verimli çalışabilmek için istihdamlar çok önemlidir...
Çalışkan ve üretken olanları istihdam edecek, yetersizleri ise eğiteceksiniz...
Öğrenmeyi ve çalışmayı kabul ediyorsa devam edecek...
Etmiyorsa işsiz kalacak...
Ama bu noktada seçimler yaklaştığı zaman işbaşındaki partinin ona mutlaka bir iş vereceğinden emin olmayacak...
Bunun için de siyasilere yasaklama getirecek önlemlere ihtiyaç vardır...
Ekonomik örgütler, bu tür konularda siyasiler üzerinde baskı kurabilecek durumdadır...
Ne var ki yapmadılar...
Siyasilerle omuz omuza yürüyüp, kendi özel işlerini yerine getirdikleri için, toplumun ve devletin geleceğini ilgilendiren konularda sessiz kalmayı tercih ettiler...
Bizim işler tamam mı kardeşim?
Öyleyse sesini çıkarıp, birilerini kızdırma...
Piyasa denetimsiz kaldı

İşverenlerin sorumluluklarını irdelemeye devam edelim...
Daha verimli olabilmek için gerekenleri yapmak yerine, ezici bir çoğunluğu, gelirleri ‘aile arasında paylaşmayı’ tercih etti...
Genel müdür erkek çocuk, muhasebe müdürü kız çocuğu...
Pazarlamacı damat, halkla ilişkiler gelin...
Bunun dışına çıkabilen büyük işletme sayısı yok denecek kadar azdır...
İyi güzel de, insan dönüp bir de geçmişine bakmaz mı?
Nereden, nereye geldik kardeşim?
Bir dakika nefes alıp Allah’ına şükretmemiz gerekmez mi?
Binlerden söz ederken mutlu olan bir insan, milyonlara, milyarlara kavuşunca, bunun bir kısmını kendi değerlerine harcamaz mı?
Bu ülkede kaç kişiye eğitim olanağı sağladığını, kaç fakiri giydirdiğini, kaç tane çocuk parkında pay sahibi olduğunu sorgulamaz mı?
Yüzme havuzlu villasından dışarıya çıktığı zaman, pislikten geçilmeyen yolları görmez mi?
Özel işler için ağırladığı siyasilere pislik içindeki parkların, sahillerin, ormanların fotoğraflarını göstermez mi?
“Birlikte bir şeyler yapalım” diye öneri götürmez mi?

İşte size Rum örneği
 
“Böyle gitmez, çözüm şart oldu” diyen iş çevrelerine güneyden somut örnekler vermek istiyorum...
Larnaka ve Ayia Napa bölgelerinde 3 tane ‘deniz kabukları’ müzesi vardır...
Üçünün de sahibi George Tornaritis’tir...
Emekli avukat olan George’nin babası Kriton Tornaritis, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Başsavcısı ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da ustasıdır...
George’nin oğlu Nikos Tornaritis, Anastasiadis’in partisi DİSİ’de Meclis Grup Başkanı’dır...
George’nin, Kormacit ve civarındaki köylerde milyonlarca Euro’luk arazileri vardır...
İşte 3 tane ‘Deniz kabuğu’ müzesini kuran ve devlete hediye eden bu insandır...
Benzeri örnekleri çoğaltabiliriz...
Ama gerek yok...
Peki bizdekilerin bugüne kadar ne yaptıklarını kim anlatacak?
Kaç tane müze kurdular?
Devlete ve insanlığa ne tür hediyeler verdiler?
Allah aşkına örnekleri sıralasın Ticaret ve Sanayi Odaları da görelim...
“Çözüm şart oldu... Böyle gitmez” diyorlar...
Doğrudur...
Rumlarla anlaşma olsa da böyle gitmeyecek, olmasa da...
Yeter artık!!!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.