Bundan tam 28 yıl önceydi...
Çok genç yaşlarımda Günaydın’ın temsilcisi iken haftalık olarak ‘Günaydın Kıbrıs’ adında haftalık bir gazete yayınlıyordum...
Arşive meraklı bir okurum 1988 yılında o gazetede yayımlanan köşe yazımı bulup, dün bana şu özel notuyla birlikte gönderdi:
“Düşünceleriniz de, sorunlar da aynı... Sebat etmeniz güzel de keşke sorunlar sebat etmeseydi...”
Şimdi ben de sizleri 28 yıl öncesine götürerek, ‘Bize ne oldu böyle’ başlıklı o yazıyı paylaşmak istiyorum...
*****
Yıllarca Rum baskısı altında yaşadık...
Seyahat özgürlüğümüz elimizden alınmış, dar bir kafese hapsedilmiştik...
Anavatan parayı gönderiyor, bizler de her şeyimizden kısarak, bu yardımlarla hayatımızı idame ettirme, vatan topraklarını Yunan’a bırakmama mücadelesi veriyorduk...
Gün geldi, Anavatan Türkiye garantörlük hakkını kullanarak Türk askerini Kıbrıs’a gönderdi ve hak ettiğimiz özgürlük ortamı sağlanmış oldu...
Allah’a şükür ki artık dar bir kafeste değiliz...
İstediğimiz yere gidebilir, istediğimizi yapabiliriz...
Bacaları tüten fabrikalarımız, narenciye bahçelerimiz, otellerimiz, limanlarımız, 10 binin üzerinde memur çalıştıran devlet babamız, Rumların elimizden almak istediği belediyelerimiz vardır...
Yine Allah’a şükürler olsun ki; her yıl Anavatan’dan gelen 100 bini aşkın turist ve gümrüksüz alış-veriş yapabilen subaylar, Kuzey Kıbrıs’a milyonlarca lira akıtmaktadır...
Müteahhit kazıklamalarına karşın, İngiltere’den gelen soydaşlarımızın akıttığı İngiliz liraları sayesinde inşaat sektöründeki canlılık sürmekte, Kuzey Kıbrıs’ın her tarafında evler, apartmanlar yükselmektedir...
Fakat son 14 yılda elde ettiğimiz bu kadar olanağa karşın, gözle görülen, herkesi rahatsız eden ufacık sorunları dahi çözümleyememenin acizliği içindeyiz...
Cumhurbaşkanı şikâyet ediyor; çevre pis, tarihi eserler bakımsız...
Vatandaş şikâyet ediyor; yağmur yağdığı zaman elektrikler, telefonlar kesiliyor, günlerce tamir edilemiyor...
Doktorlar şikâyet ediyor; maaş yetersizliği alet eksikliği var...
Turist şikâyet ediyor; yollar harap, oteller bakımsız...
Eğlence yeri, spor tesisi yok...
Bugünkü yazımızda hayat pahalılığından, beklenen zamlardan söz edemiyoruz...
Hiç olmazsa basit sorunları olsun çözelim diyoruz...
Yerle bir olan kaldırımlarımızı onaralım, Hava Yolları’nın gözü önündeki koca çukurları birkaç kürek çakıl ile dolduralım...
Yağmurdan kesilen telefonlarımızı 4 günde değil, dünyanın her ülkesinde olduğu gibi 4 saatte tamir edebilelim...
Çalışmayan trafik ışıklarını çalışır hale getirelim...
Yıkılmaya yüz tutan tarihi eserlerimize sahip çıkalım...
Çevremizdeki pislikleri temizleyelim diyoruz...
*****
Gördüğünüz gibi çizgimiz, sorunlara olan duyarlılığımız, insan ve vatan sevgimiz hiç değişmedi...
Aynı yolda yürümeye devam ediyoruz...
Bunu bilenlerin sayısı çoktur...
Arada bir değiştiğimizi iddia edenler açısından, bu yazının bir okurumuz tarafından bulunup, gönderilmesi çok isabetli oldu...
Herkese iyi haftalar diliyorum...