Diyalog Gazetesi
2015-09-30 08:41:33

Bizde çizgi yok mu?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 30 Eylül 2015, 08:41

Rum lideri Nikos Anastasiadis dün gece Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda müthiş bir konuşma yaptı!..
Konuşmayı heyecanla izleyen Yunanistan’ın genç Başbakanı Aleksis Çipras da o’nu ayakta alkışladı...
Helal olsun Nikos’a...
Kıbrıs’taki müzakere masasında konuşulanları ve bizlere kendi liderliğimiz tarafından aktarılanları hiç dikkate almadan, Rum tarafının ‘kırmızı çizgilerini’ açıkladı...
Aslında; son 41 yılda diğer tüm Rum liderlerinin söylediklerini tekrarladı Anastasiadis...
Öyleyse; değişen bir durum yok...
Öyleyse; çözüm konusunda umutlanmamızı gerektirecek yeni bir durum da yok...
Adamın ilk şartı Türk askerinin gitmesi...
İkinci şart garantilerin yok edilmesi...
Başpiskopos Hrisostomos da önceki akşam Baf’ta yaptığı konuşmada kuzeydeki mülklerden asla vazgeçmeyeceklerini söyledi...
Helal olsun Başpapaza!..
Adamlar ne istediklerini, ne için mücadele verdiklerini biliyorlar...
Ulusal Konsey’de 41 yıl önce alınmış olan kararları, hiçbir değişiklik yapmadan savunuyorlar...
“Ya tam olacak, ya da hiç” diyorlar...


Türk tarafı hep ileride
Peki bizdeki durum ne?..
Bizde ‘kırmızı çizgilerden’ söz etmek artık suç oldu...
Bu konuda söz söylemeye kalkışanın ağzına torba koyuyorlar...
“Sus otur yerine” diyorlar...
 Kırmızı çizgilerden söz etmek barış karşıtlığı oldu...
“Türk askeri dar bir kadro olsa bile adada kalmalı” diyenler anında ‘faşist-militarist’ damgası yiyor...
Garantilerden vazgeçilmeyeceğini söyleyenler ‘olumlu havayı darbelemekle’ suçlanıyor...
İki bölgeliliğin korunabilmesi için bazı mülklerin takas ve tazminatlarla halledilmesini önerenler “Ganimetçi, çıkarcı, vurguncu” oluyor...
Garip bir durum değil mi?..
Bizim tarafta Ulusal Konsey yok...
Siyasi partiler, kendi halkımızın geleceğini belirleyecek hayati konularda dahi uzlaşı sağlayamıyor...
Bizim taraf, müzakerelerin seyri konusunda hep olumlu mesajlar veriyor...
Mülkiyet sorununun iki bölgeliliği bozmayacak şekilde çözümleneceğini iddia ediyor...
Garantiler konusunun ise en sona bırakıldığını ve 5’li konferansta ele alınmasının tartışıldığını belirtiyor...
Ne var ki resmi ağızdan ilk kez “garantilerden vazgeçilemez” mesajı verilmiyor...
Garantilerden vazgeçilmesi halinde, Kıbrıslı Türklerin olası bir referandumda “evet” oyu kullanmayacağı Rumlara ‘açık bir dille’ söylenmiyor...


Garantörlük kırmızı çizgimiz
Ama buradan biz bir mesaj verelim...
Kıbrıslı Türklerin ezici bir çoğunluğu Türkiye’nin garantörlüğünü içermeyen bir çözümü kabul etmiyor...
Kıbrıslı Türkler, mülkiyet sorununun ‘herkes kendi evine dönecek’ prensibiyle çözülmesine şiddetle karşı çıkıyor...
Bunu bir soygun veya talan şeklinde yorumlamak insafsızlık olur...
Kuzeyde özgürce yaşayan insan, güneydeki mülkünü Rumlarla değiştirmek istiyorsa, bu bir soygun veya talan değildir...
Esas sorgulanması gereken 1963-74 yıllarında bizlere yapılanlardır...
Kovulduğumuz köylerin ve terk etmek zorunda kaldığımız evlerin hesabı talep edilmelidir...
Tazminat hesaplamalarına 1963’ten itibaren başlanmalıdır...
Kıbrıslı Türklerin, sadece kendi mülklerinden değil; aynı zamanda devlet kurumlarındaki işlerinden atılmaları nedeniyle yaşanan fakirlik döneminin tazminat tutarı talep edilmelidir...
Onların ‘kırmızı çizgileri’ varsa, bizim de vardır...
Onlar ne kadar haklıysa...
Bizler de en az onlar kadar haklıyız...
Bunu görmeyenler varsa utanmalıdır...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.