Diyalog Gazetesi
2016-03-08 08:36:15

Biz de mi öyle yapsaydık

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 08 Mart 2016, 08:36

Rum gazeteleri, 1963 – 67 döneminde ‘kaybolanların’ sayısını açıklıyor...
Rumların kaybı 9, Türklerin kaybı 71...
Sadece bu rakamlar; Kıbrıs’ın neden bu hale geldiğini anlamak için yeterlidir...
Önemli olan, Kıbrıs konusunda sürekli Türkiye’yi suçlayanların gözlerine bu gerçekleri sokabilmektir...
Bunun için de insanların önce kendi davalarına ve haklılığına inanması; planlı ve programlı bir çalışma göstermesi, doğrudan ayrılmadan, ancak gerçekleri de saklamadan ‘ilgili kesimleri’ aydınlatması gerekir...
Ne var ki; bizler yaşadığımız acı gerçekleri kendi çocuklarımıza ve gençlerimize dahi anlatamıyoruz...
Hatta bazı insanlar vardır ki; sırf birilerine öfkesinden, hırsından veya beklediklerini bulamadığından dolayı, yaşananları tersine çevirebiliyor, büyük acılar çekmiş halkımızı suçlu sandalyesine oturtabilecek kadar günah işleyebiliyor...
Kuşkusuz; 1974’te 2 büyük savaş yaşandığı için kayıpların sayısı da çoktur...
Birinci savaşı başlatan Yunan Cuntası’dır...
Makarios’u silahla devirmiş, ENOSİS’i gerçekleştirebilmek için önce çok sayıda Kıbrıslı Rum’u etkisiz hale getirmiş ve tankların namlularını Türklere çevirmişti...
Türkiye’nin adaya gelişinin nedeni de budur...
 
Nüfus mübadelesi ve iskan

Türkiye’nin adaya gerçekleştirdiği Barış Harekâtı sonrasında kuzeydeki Rumlar güneye, güneydeki Türkler de kuzeye göç etti...
Doğal olarak binlerce insan evini, işyerini, tarlasını, bahçesini kaybetti...
Birleşmiş Milletler’in huzurunda imzalanan Nüfus Mübadelesi Anlaşması sonrasında, kuzeye geçen Türklerin süratle iskân edilmeleri şarttı...
Ateş altındaki o günlerde bazı yanlışların yapılması da doğaldır...
Ancak; yeni bir bölgeye yerleştirilen insanlarımız, oralara hayat götürmüş, çalışmaya başlamış ve terk edilen binalar yıkılmaktan kurtulmuştu...
Rumlar ise, kuzeyden giden göçmenleri önce çadırlarda yaşattılar...
Sonra onlara bedava arsa dağıtıp, ev yapmaları için faizsiz uzun vadeli kredi verdiler...
Bu arada bazı Türk evlerini kiraladılar, bazılarını ‘yıkılmıştı’ diyerek, ortadan kaldırdılar...
Yeni yol, mezarlık, okul, hastane, köprü, park, hatta havaalanı projelerini ağırlıklı olarak Türk arazileri üzerinde gerçekleştirdiler...
“Biz yasal devletiz” diyerek, mal sahibinden habersiz istimlak ettikleri araziler için 1970’li yılların ölçüsüne göre fiyatlandırma yapıp, parasını bankaya yatırdıklarını söylediler...
Bir örnek verecek olursak; 1976 yılında istimlak edilen 10 dönümlük Türk arazisi için bin Kıbrıs Lirası ödenek ayırmışlarsa, bugün o arazinin milyonlarca Euro değerinde olduğunu söyleyen yine kendileridir...
Bir süre sonra çözüm olması halinde, mülkleri istimlak edilen Türklere verilecek olan paraların ne kadar komik olduğunu yaşayarak göreceğiz...

Çaresi yok yıkılacak

Bundan bir süre önce Türklere ait binaları yıkmaya başlayan Baf Belediyesi’nin, şimdi yine Türklere ait 56 tane dükkâna göz diktiğini öğreniyoruz...
Rum basınına konuşan Baf Belediye Başkanı “Bu binalar görüntüyü bozuyor” diyerek, Türk mallarını yöneten Rum İçişleri Bakanlığı’na başvurduklarını söylüyor...
“Ya bunları yıkacaksınız, ya da hemen kiraya verip, restore edilmelerini sağlayacaksınız” diyor...
Demek ki; bu binalar, kuzeydekiler gibi zamanında birilerine tahsis edilseydi, bugün hiçbiri yıkılma tehlikesi yaşamayacaktı...
İçinde insan yaşıyorsa, o binanın ömrü de uzuyor...
Bunlar savaşın yarattığı sonuçlardır...
Hiç kimse evini, işyerini, köyünü terk etmek istemezdi...
Bizlerde, insanların hayatlarını sonlandırma, acı çektirecek terör hareketlerinde bulunma gibi bir niyet ve karakter yoktur...
Tek arzumuz güzel ülkemizde barış ve huzur içinde yaşamaktır...
Kıbrıslı Rumlara sürekli verdiğimiz mesajlar bu doğrultudadır...
Ne var ki; aynı karşılığı onlardan göremiyoruz...
Hala on binlerce insanımızı göç ettirme planlarından söz ediyorlar...
Hala bizlere karşı üstünlük kuracak adımlar atıyorlar...
Türkiye’den su gelmesine karşı çıkarken, doğal gaz konusunda tek yanlı adımlar atmaya devam ediyorlar...
Adada tek Türk askerinin kalmayacağı bir çözümden söz ederken, Rum Ordusu’na 3 bin profesyonel asker alıyorlar...
Yüz milyon Euro’luk yeni silah sistemleri, 5 tane de savaş gemisi alacaklarını açıklıyorlar...
Bunları gördükçe hem üzülüyor, hem de kalıcı barış konusunda endişeleniyoruz...
Geçmişi yaşayan ve bugün hala nelerin yapıldığını görebilen bizleriz...
Brüksel’de oturanlar değildir...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.