Rum Yönetimi’nin, 1974’ten beri savunduğu politikaların başında ‘askersizleşme’ geliyordu...
Kıbrıs’ın; olası bir çözümden sonra askerlerden tamamen arındırılması gerektiğini söyleyerek, adada bir tek Türk askeri bulunmasına karşı çıkıyorlardı...
Fakat son zamanlarda ‘askersizleşme’ politikasının tam tersi, daha çok asker politikası izlemeye başladılar...
Daha çok asker, daha çok savunma anlaşması!..
Bir yandan Türk askerinin kayıtsız, şartsız adadan çekilmesini şart koşuyorlar, diğer yandan Rum Milli Muhafız Ordusu’na 3 bin profesyonel asker alımı için münhal açıyorlar...
Ve çocuk kandırır gibi “Kıbrıslılardan yeterli başvuru olmazsa Yunanistan’dan alacağız” diyorlar...
Aylar içinde çözümden söz eden insanların, var olan askeri gücü takviye etmesinin ardındaki niyeti anlamak zor değildir...
Türk askeri gitsin, ancak daha çok Yunan askeri gelsin!..
Doğal gazdan kaynaklanan ‘stratejik durumu’ öne sürerek, olası bir çözüm sonrasında Rum ordusuna tahammül göstereceğimizi hesap ediyorlar...
Gerçekten; yaşanan acılardan hiç ders çıkarmamış gibi davranıyorlar...
Böylece; Kıbrıslı Türklere güven vermiyor, bu ülkenin bütünleşmesine engel oluyorlar...
Rakamlar açıklandı
Kuzey Kıbrıs’ta 40 bin Türk askerinin bulunduğunu iddia ederek, bu durumdan şikayet ediyorlar...
Bildiğimiz kadarıyla şu an KKTC’de değil 40 bin 30 bin asker de yoktur...
Ama güneyde 12 bin mecburi, 50 bin seferi ve 950 de Yunan askerinin bulunduğu bizzat Rum Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Aristos Aistokleus tarafından açıklandı...
Toplamda 63 bin askeri bulunan Rum Yönetimi’nin, diğer yandan 30 veya 40 bin Türk askerinden şikayetçi olması ve tümünün adayı terk etmesini şart koşması ‘art niyetin’ en somut kanıtıdır...
Üstelik güneyde 63 bin askerin üzerine 13 bin de ELAM destekçisini ilave ettiğimiz zaman rakam
76 bine çıkıyor...
Olası bir çözüm sonrasında Kıbrıs Türk nüfusunun 220 bin olmasını şart koşanların yaratmak istediği ortamı düşünebiliyor musunuz?..
Eğer Türk nüfusu 220 bin olursa, 18 yaşın üzerinde silah tutabilecek erkek sayısı, 90’lık dedeler dahil en fazla 55 bin olur...
Diğer tarafta ise 76 bin...
Ayrıca onlarda 800 bin nüfus...
Böylesi bir ortamda nefes almamızın dahi engellenebileceğini düşünmemek aptallık olur...
Şimdiki durumda bile Kıbrıslı Türklere saldıranları tutuklayıp, cezalandırmayan bir yönetim anlayışı karşısında hem Türk askerine ihtiyaç vardır, hem de garantörlüğün devamına...
Müzakere masasında bunu en net bir şekilde Anastasiadis’e söylemekte fayda vardır...
Tabi masaya oturursa...
KIBRIS TÜRK GENÇLİK HAREKETİ... 9 Yıl Önce
Sayın. Reşat AKar bey Çok güzel yazdınız. Kesinlikle size katılıyorum. Güney Kıbrıs Rum Kesimi 1974 ten beri sürdürdüğü Askersizleşme politikasının görevini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de Sol Partilerden Yeni Kıbrıs Partisi Görevini yapmaktadır. YKP nin yaptığı politika aynen Güney Kıbrıs Rum Kesiminin 1974 yılından beri Askesizleşme politikasını devam ediyor. Biz Kıbrıs Türk Gençlik Hareketi Derneği Yönetim Kurulu olarak Güney Kıbrıs Rum Kesiminin Askersizleşme veya Garantörsüzleşmeyi asla kabul etmiyoruz. Biz Kıbrıs Türk Gençlik Hareketi Derneği olarak Kıbrıs Sorununda tek Çözüm Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyince Tanınmanın zamanı geldiğini söylemekteyiz. ( KIBRIS TÜRK GENÇLİK HAREKETİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU )
Arif Özbayrak 9 Yıl Önce
Tamamen katılıyorum.
taner akagun 9 Yıl Önce
resat bey bir seyi unuttunuz bizin kesimdeki vicdani retcileri unuttunuz birde bunlari hesaplayip ciksaniz kacta kac kalir