Diyalog Gazetesi
2017-10-04 12:15:23

Bir düşünelim

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 04 Ekim 2017, 12:15

Müzakere süreci devam ederken KKTC ile Türkiye arasında yeni savunma anlaşmaları imzalanmış olsaydı; hava ve deniz kuvvetleri için yüz milyonlarca Euroluk yeni siparişler verilseydi; Rum ve Yunan tarafının tepkisi ne olurdu?..
İsrail komandoları ile KKTC Güvenlik Kuvvetleri komandoları, St.Hilarion’da “Larnaka’yı veya Baf’ı kurtarma” tatbikatı yapsaydı kıyamet kopmaz mıydı?..
Bırakın onları; bizdeki bazı örgütler hemen ayağa kalkıp, protesto üstüne protesto yağdırmaz mıydı?..
Türkiye ve KKTC ‘barış düşmanı’ ilan edilmez miydi?..
Akıncı ve hükümet ‘barışa darbe indiren’ fanatikler olmaz mıydı?..
Dürüst olalım...
Bizler; kendi haklı davamızı savunmayı küçüklük olarak görüyoruz...
Rumlar; Yunanistan’la tek yumruk halinde gerekirse tüm varlığını ortaya koyarak ‘adanın tek hakimi olma’ mücadelesini başarıyla sürdürüyor...
Bizleri müzakere masasında oyalarken; İsrail komandolarıyla birlikte Trodos dağlarında ‘işgal altındaki köyleri kurtarma’ tatbikatı yapıyorlar...
Rum ordusuna uçak, hücumbot, tank ve son model silah alıyorlar...
Müzakerelerin en kritik aşamasında hiç korkmadan, çekinmeden; yüzümüze bakıp da hakaret edercesine Meclis’ten Enosis kararı geçirebiliyorlar...
Kapıyı vurup gittikten sonra liderimizi Crans Montana’ya çekebiliyorlar...
Haritayı çantaya koyduktan ve garantileri tartışma konusu yaptıktan sonra, müzakere masasını terk edebiliyorlar...

Suçlu sandalyesinde mi oturuyoruz?

Peki biz ne yapıyoruz?..
Veya yaşanan bu kadar kötü olay sonrasında ne yaptık?..
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda, Rum tarafının masadan kaçmasına ilişkin gerçeğin yer alması için kılımızı dahi oynatmadık...
Rumların günlerce girişim yapması ve çok sayıda ülke liderini harekete geçirmesi karşısında ağzımızı açıp tek laf etmedik...
Çözümsüzlüğün tek sebebinin Rum-Yunan tarafının tek başına egemenlik ısrarı olduğunu anlatan bir mektup yazamadık...
Bunun ana nedeni ‘aşırı rahatlık’ değil midir?..
Nasıl olsa birileri sınırlarımızı bekliyor...
Nasıl olsa birileri parayı gönderiyor...
Nasıl olsa birileri suyu da gönderiyor, hasta ineklerin aşılarını da...
Nasıl olsa birileri kuraklık parasını da ödüyor, belediyelerin kaldırım paralarını da...
Bunların tümüne razı olup, sonra da ‘içişlerimize müdahaleden’ söz edeceksiniz; ama haklı davanızı anlatma konusunda bir adım dahi atamayacaksınız...
Kendi gençlerinize Kıbrıs tarihini ve geçmişte yaşadıklarımızı anlatmayacaksınız, Enosis kararını da kısa sürede unutacaksınız...
Devletin köküne dinamit koyanlara destek çıkacaksınız...
Ondan sonra da ‘vatan koruyan şaban’ olacaksınız...

Alkışlar Straw’a

Şimdi sonuncusuna gelelim...
İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Jack Straw, bizdeki siyasilerin dahi söyleyemediklerini kaleme aldı...
Rumların uzlaşmazlığını vurguladı...
Ve bugünkü bölünmüşlüğün devamından başka bir seçeneğin kalmadığını belirterek, KKTC’nin tanınması çağrısı yaptı...
Katalanların ve Barzani’nin bağımsızlık referandumunu saygıyla karşılayan ‘ilerici-devrimci-çözümcü-barışçı-Avrupacı-milliyetçi ve lilliyetçi’ tüm kesimler; Jack Straw’ın bizlere verdiği desteği göremeyecek kadar mı karardı gözleriniz?..
Bu nasıl bir teslimiyet?..
Bu nasıl bir yönetim şekli?..
Bu nasıl bir demokrasi anlayışı?..
Bu nasıl bir devlet ve vatan sevgisi?..
Bu nasıl bir insanlık?..
Yazıklar olsun...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.