Karşılıklı geçişlerin başladığı 23 Nisan 2003 yılı öncesinde, özel izinle Lefkoşa’nın Türk kesimine geçen bir Rum gazeteci; Çağlayan Parkı’nda eski bir sığınak bulmuş ve fotoğraflarını çekerek, gazetesinde yayınlanmıştı...
Fotoğraflı haberin başlığı aynen şöyleydi:
“Mağaralarda yaşıyorlar...”
Kuzeydeki gelişmeleri hiç görmeyen Kıbrıslı Rumlar bu haberden etkilenmişti...
“Vay be, bu kadar mal bıraktık, onlar hala mağaralarda yaşıyor...”
Demek ki; bunlar kültürsüz, eğitimsiz, beceriksiz ve başarısız insanlar...
Bunların önüne hayvan yemi koysak, onu da yiyecekler!!!
Yaratılan hava gerçekten böyleydi...
Ne zaman ki; sınır kapıları açıldı, gerçeklerin farklı olduğunu görmeye başladılar...
Kuzey Kıbrıs’ta yeni otellerin, yüzme havuzlu villaların ne kadar çok artış gösterdiğini kendi gözleriyle gördüler...
Lefkoşa’dan sonra Girne ve Karpaz’a kadar uzanınca, suların altından çok şeylerin geçtiğini daha iyi anlamış oldular...
Neydik, ne olduk?..
Şimdi iyice düşünmekte fayda vardır...
Barış Harekâtı öncesinde Lefkoşa’da sadece Saray Otelimiz vardı...
Birkaç tane de pansiyon...
Girne’de Celebrity Otel’in inşasını başlatan John Aziz’in, ne büyük zorluklarla karşılaştığını, Rumların kendisine ne tür engeller çıkardığını çok kez kendi ağzından dinleme fırsatımız olmuştu...
Başka birşey de yoktu...
Rumlar; 1974 Barış Harekâtı sonrasında kuzeydeki otelleri terk edince, dünyadan sağladıkları finansmanların yanı sıra, yabancı yatırımcıları adaya çekerek çok sayıda otel inşa ettiler...
Özellikle Larnaka ve Limasol’daki yatırımlar sayesinde, turizm faaliyetlerini geliştirerek, dış ticaret açıklarını kapatmaya başladılar...
Alkışlanacak bir başarı mıydı?..
Evet...
Ne var ki; merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş defalarca çağrı yaptığı halde, ne Türkiye’den, ne de başka ülkelerden yabancı yatırımcılar buraya gelmek istemedi...
Neden?..
Doğrudan uçuşların olmaması...
Yatırımcılara sağlanan kolaylıkların yetersizliği...
Ve hepsinden önemlisi buradaki bürokratik engeller...
Merhum iş adamı Sakıp Sabancı, yıllar önce Kıbrıs’ı ziyaretinde “Neden buraya yatırım yapmıyorsunuz?” sorusuyla karşılaşmıştı...
Bu soruya yanıtı şöyleydi:
“Niye yapayım!!! Burada işçilik ve diğer giderler Türkiye’den çok daha fazla... Gelmek isteyenleri taşıyacak uçak yok... Öncelikli hedefim Adana’ya yatırım yapmaktır...”
Sonradan Adana’da Hilton SA’yı faaliyete geçirdi...
Kuşkusuz; Türk yatırımcıların buraya gelmemeleri bizim için büyük bir kayıptı...
Yatırım olmayınca, Rumlardan kalan otellerin dışında yenileri yapılmadı...
Rumları kıskandıracak adımların atılması çok zaman aldı...
Jasmine Court ve Merit Crystal Cove
Kıbrıslı Türk iş adamı Asil Nadir, İngiltere’de Polly Peck şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı olduktan sonra, bu ülkeye görkemli turizm yatırımları yapmaya başladı...
Jasmine Court o’nun eseri...
Merit Crystal Cove Oteli de öyle...
Asil Nadir, otelleri doldurabilmek için Noble Air’ı kurdu...
Türkiye üzerinden uçak seferleri sayesinde adaya turist getirmeye başladı...
Jasmine Court’a ilk turist kafilesinin geldiği gün, Ercan’da davullu zurnalı karşılama yapılmıştı...
Turistler mutluluk içinde otele getirildiği zaman, ikinci bir karşılama olayına tanık oldular...
Yine davulcu ve zurnacı vardı ama bu kez farklı bir karşılama yapılıyordu...
Sendika; yeni açılmış otelde grev uygulaması yapıyordu...
İnanmak istemezsiniz değil mi?..
Asil Nadir bu olayın kendisini ne kadar üzdüğünü çok kez anlatmıştı...
Yazık ve günah değil mi?..
Sırf bu ülkeye turist gelsin, insanlar kalkınsın diye milyonlarca Sterlin harcayacaksın ama ilk turist kafilesi geldiğinde grev nedeniyle onları otele sokamıyacaksın!..
Rum ambargosundan beş beter bir durum...
Asil Nadir, Rum saldırıları yüzünden sıkıntıya düştükten sonra otellerini devretmek zorunda kaldı...
Kıbrıs’ı çok seven Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk, Crystal Cove Oteli satın alarak, Merit markasını bu ülkeye getirmiş oldu...
Daha sonra Merit Lefkoşa inşa edildi...
Bunu Cyprus Gardens, Merit Park ve Merit Royal izledi...
Toplamda 500 milyon Euro’ya yakın bir yatırımla, bu ülkede Rumları kıskandıracak oteller inşa etti...
Geçersiz engellerin ortadan kaldırılması halinde Mare Monte projesini gerçekleştirirse, bu ülke teleferiğin heyecanını da yaşayacak...
Benzeri görülmemiş kültür sarayı da olacak...
Merit Otellerinin yanı sıra Lefkoşa’da Golden Tulip, Bafra’da Kaya Artemis, Nuh’un Gemisi, Girne’de Acapulco, Colony, Deniz Kızı Royal ve Oscar otelleri inşa edildi...
Salamis Bay ve Palm Beach otelleri yenilendi...
Şu sıralar inşaatı tamamlanmak üzere olan Elexus Otelin 650 odası olacak...
Çatalköy’ün sahil kısmında yer alan 5 yıldızlı bu otel için büyük paralar harcandı...
Ve bu yatırımların tümü artık Kıbrıs’ın malıdır...
Hiç kimse, bu otelleri söküp başka bir yere taşıyamaz...
Çözüm olsa da, olmasa da otel kalitesi açısından Rumlardan geri kalır bir durumumuz yok artık...
Hatta daha ileride olduğumuzu iddia edebiliriz...
Korkulu rüyaları oldu
Kuzeydeki bu yatırımlar sayesinde 5 yıldızlı otellerin inşa edilmesi, Casino avantajıyla birlikte ilginin artması Rumların korkulu rüyası oldu...
Rum Otelciler Birliği, geçmiş yıllarda kuzeyi ziyaret etmek isteyen yabancılara “Oradaki oteller bizim malımız sakın gitmeyin” diyorlardı...
Şimdi yeni oteller yapıldıkça, o propaganda önemini yitirmiş oldu...
Rum Otelciler Birliği, Kuzey Kıbrıs’taki turizm faaliyetlerini de 2014 yılına ait bir raporla herkesin gözleri önüne serdi...
Kuzeyi ziyaret eden turist sayısının bir milyonu aştığı ve 2018’de hedefin 2,5 milyon turist olduğuna dikkat çekildi...
Rum lideri Nikos Anastasiadis ise, otelcilerin genel kurul toplantısına katılarak, önüne konan raporu değerlendirdikten sonra “İşgalden kurtulmamız şart... Çünkü adanın kuzey kısmı süratle Türkleşiyor” dedi...
Bu sözlerin ne anlama geldiğini açıklamaya gerek yok...
Kuzeyde ne kadar çok yatırım, Rumlara o kadar çok korku...
Kuzeye ne kadar çok turist, ekonomiye o kadar doping...
Kuzeyde güçlü ekonomi, müzakere masasında güçlü pozisyon demektir...
Bu gerçekleri bilerek hareket edelim ve yatırımcıları bürokratik engeller veya geçersiz mazeretlerle usandırmayalım...
Onların buradaki varlığı; KKTC için büyük bir güçtür...
Herkese iyi pazarlar...