Kıbrıs sorununun çözümünü isteyen yabancılar, genellikle büyük ülkelerin geçmişinden bahsederler...
Mesela Fransa ile Almanya’dan...
Ve iki eski düşmanın AB içinde bütünleşmesinden, sınırların kaldırılmasından söz ederler...
İnsanlar ve ülkeler arasındaki anlaşmazlıklarınve düşmanlıkların ortadan kaldırılması yönündeki fikirlere destek verirken en fazla da bu iki güçlü Avrupa ülkesini örnek gösterirler...
Ama bir de uyarıda bulunurlar:
“Bağışla ama geçmişi unutma...”
Hiç kimse geçmişini unutmamalı...
Geçmişi unutmak, tarihini inkar etmek demektir...
Geçmişte yapılan yanlışların bir daha yapılmasını istemiyorsan, tarihine sahip çıkmalısın...
Gençler hiçbir şey bilmiyor
Kıbrıs’ın kuzeyinde 31 yıl önce bir devlet kuruldu...
Nüfusuna göre birçok konuda lüks örgütlenmeler yapıldı...
Türkiye’de Sayıştay var bizde de olsun...
Türkiye’de ‘Onbusdman yok’ ama biz Avrupalıyız bizde olsun...
Türkiye’de bakanların hem müsteşarı, hem kalem müdürleri var, bizde de olsun...
TRT’nin birçok kanalı var, BRT’nin de birden fazla olsun...
Türkiye’de üst kademenin makam otoları var, Kıbrıs’ta da olmalı...
Türkiye’deki siyasi partilerin hem genel merkezleri, hem de ilçe binaları var, bizde de olmalı...
İnanılacak gibi değil...
Hele bu son örnek Dünya Rekorlar Kitabı’na girecek kadar önemli...
Yüzde 7’lik oy potansiyeli olan partilerin bile 300 metre ara ile hem genel merkezleri hem de ilçe binaları var...
İlçe binaları haftada bir gün bile açılmıyor...
Ama bayrağı çekiyor, tabelayı asıyor ve kendi kendilerini tatmin ediyorlar...
Ondan sonra para yetişmedi mi, partilere yönelik devlet katkısının artması için bağırmaya başlıyorlar...
Olması gerekenler de yapılmıyor
Bu örnekleri niçin verdim?..
Olmaması gerekenlerin hepsinin bu ülkede suni bir şekilde yaratıldığını ve büyük paraların harcandığını vurgulamak için...
Ama bu ülkede yaşananları objektif bir şekilde anlatacak ve yayacak düzenlemeler yok...
Bunları gençlere aktaracak bir organizasyon da yok...
Bırakın Türkiye ve diğer ülkelerden gelen üniversite öğrencilerini...
Kıbrıs’ta doğma, büyüme öğrencilere dahi gerçekler anlatılmıyor, onlar bilinçlendirilmiyor...
Ve bu gençlerin beyinleri, yalana dayalı propagandalara teslim ediliyor...
Bir örnek vereyim...
Geçtiğimiz Pazar günü, Lefkoşa’daki Ermeni Kilisesi 50 yıl aradan sonra ibadete açıldı...
Gazeteler bol fotoğraflı haberler yayınladı...
Fakat hiç kimse bu kilisede neden 50 yıldan beri ibadet yapılamadığını bilmiyor...
Neden?..
Anlatan yok da ondan...
Kimse çıkıp da “1963 yılının sonunda devletin iki ortağından biri diğerini yok etmek için silahlı saldırıları başlattığı ve Ermeni Kilisesi de Lefkoşa’daki Yeşil Hat üzerinde kaldığı için ibadete kapatıldı” demiyor...
Yaşananlardan dolayı bizim de büyük üzüntü duyduğumuzu, bunların bir daha tekrarlanmaması için sağlam bir anlaşma istediğimizi dünyaya anlatabilecek bir yöntem uygulanmıyor...
Ermeni Kilisesi’ni ‘çok yeni’ bir olay olduğu için örnek verdim...
Bunun gibi daha birçok olay var, ama kimse gerçeklerin ne olduğunu bilmiyor...
Halbuki Rum tarafı bu tür konuları çok iyi beceriyor...
Her konuda Türk tarafını suçlayarak propaganda yapıyor...
Bizimkiler ise meyhane masalarında siyaset yapıyor...
Tam bir komedi tiyatrosu...