Kıbrıslı Türk işadamı Asil Nadir, şu anda Londra’nın Belmarsh Cezaevi’ndedir...
Bir zamanlar dünyanın önde gelen bir işadamının, bugün cezaevinde olması büyük bir acıdır...
Ülkesine büyük yatırımlar yapmış olan ve her zaman suçsuzluğuna inandığımız böylesi değerli bir insanın şu anda yaşadığı tüm acılar ve sıkıntılar, bizlerin de acısı ve sıkıntısıdır...
Asil Nadir; en zor dönemlerde, Kuzey Kıbrıs’a yatırımlar yaparak büyük bir risk altına girmişti...
Nitekim, bugün yaşadıklaının temelinde Kuzey Kıbrıs’a yönelik yatırımlar vardır...
Rum Yönetimi Dışişleri eski bakanı Yogro Yakovu’nun, İngiliz polisine söyledikleri, bunun en somut kanıtıdır...
Yakovu, İngiliz polisine şöyle demişti:
“Asil Nadir, İstanbul’daki yalısında Singapur Başbakanı’nı ağırladığı gün, bizim daha etkili bir harekete girişmemiz gerektiği kanaatine vardık...”
Ve yine Yakovu’nun dikkat çekici bir ifadesi şöyledir:
“Hele Del Monte’yi satın alıp Amerikan Borsası’na gireceğini öğrendiğimizde düğmeye bastık...”
Cumhurbaşkanlığını kabul etmedi
Asil Nadir’e yönelik komplo teorileri arasında bir de Cumhurbaşkanlığı meselesi vardır...
O dönemde, Güney Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı seçilen işadamı Yorgo Vasiliu’nun karşısına, yine işadamı olarak Asil Nadir’i çıkarma planları vardı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs İşleri Koordinatörü Nelson Ledsky, Londra’ya giderek Asil Nadir’le görüştü ve şu teklifi yaptı:
“Denktaş’ı devirip, yerine geçmeni istiyoruz...”
Bu teklifle birlikte Asil Nadir’e mali konularda büyük vaadlerde bulunuldu...
Ama o ‘asil insan’ bunların tümünü reddetti...
Denktaş’ı devirmeyi kabul etmedi...
Bunun bir sonucu olarak da Rumlarla birlikte düğmeye basıldı...
Memleketinde yaşadıkları ders olur
Asil Nadir’in, 1990 yılında Londra’da tutuklanması ve sonra özel bir uçakla Kuzey Kıbrıs’a kaçması çok konuşuldu...
Buna girecek değilim...
Ancak; 17 yıl adada kaldıktan sonra neden Londra’ya döndüğünü önümüzdeki günlerde yazacağım...
Burada vurgulamak istediğim, 1993 yılında ülkesine geldikten sonra kendisine yaşatılanlardır...
Dönemin hükümetleri, Asil Nadir’e sahip çıkmak, buradaki faaliyetlerini sürdürmesine destek olmak yerine tam tersini yaptılar...
Çalışanların sigorta primlerini ‘yaşadığı sıkıntılardan dolayı’ yatıramadığı için elindeki tüm mallara el koydular...
Güzelyurt’taki modern narenciye tesisleri, Gazimağusaki karton kutu fabrikası ve paketleme tesisi bunlar arasındaydı...
Sonrasında ne oldu?..
Bu tesislerin tümü devre dışı kaldı...
Evet, yapılan hatalardan dolayı Asil Nadir zarar gördü...
Ama devletin kayıpları daha büyük oldu...
Narenciye üretiminde ve ihracatında yarı yarıya azalmalar yaşandı...
Mülkler yok pahasına satıldı
Asil Nadir’in yaşadıkları bunlarla da sınırlı kalmadı...
Yanlış yönetici seçimi yaptığı için bankası da sıkıntıya girdi ve Endüstri Bankası’na el konuldu...
Nadir, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun öngördüğü taksitleri aksatmadan ödemeye başladı...
Bildiğim kadarıyla ödemeye devam ediyor...
İşletmelerinin yanı sıra, kendisine ait çok sayıda ev, daire ve arazi de yok pahasına satıldı...
Nadir’in elinde sadece Kıbrıs Medya Grubu kaldı...
Ne var ki; dünya çapında iş yapan bir insan boş duramazdı...
Yaratıcı projelerle devletin karşısına çıkarak Geçitkale Havaalanı’nı istedi...
Türkiye’nin özel havayolu şirketi Onur Air’ın sahipleriyle geçmişe dayanan bir dostluğu vardı ve Geçitkale’den, Türkiye’nin yanı sıra birçok Avrupa ülkesine uçuş planları yapıldı...
CTP hükümeti döneminde havaalanının kendisine kiralanması için çok uğraştı...
Nadir’in bu girişimi öncesinde atıl vaziyette olan Geçitkale, bir anda değere bindi...
Çok sayıda insan buna kaşı çıktı...
Verilen sözlere rağmen geri adımlar atıldı...
Sırf işi olmasın diye; uçuşlara engel olacak şekilde havaalanının çevresine elektrik direkleri dikildi...
En sonunda havaalanı kendisine kiralandı ama, bu kez de uçuş izni verilmedi...
Sonuçta alternatif bir havaalanı kilitlenmiş vaziyette atıl kaldı...
Bugünlük bu kadar...
Asil Nadir’le ilgili gerçekleri yazmaya devam edeceğim...