Yani, “ben çalışan insanlarımı enflasyona karşı ezdirmem” diye siyasi söylem yapan hükümet yöneticileri, bu mantıkla yapılan uyduruk işlerle, çalışan insanları enflasyon boyunduruğuna daha fazla ve sıkı bağlıyor.
Yuvasında karnını doyurmak için annesinin yolunu dört gözle bekleyen yavru kuşun hali gibi çalışan insanlar, Hayat Pahalılığı oranın ve asgari ücretin ne olacağını bekliyor. Yani yaşamlarını, ana kuş haline döndürülen hükümetin, iki dudağı arasından çıkacak açıklamalara bağlıyor.
Ancak büyük ozan Nazım Hikmet’in “topraktan kitapsız öğrenen” diye ifade ettiği gibi, en sıradan insan; bu ağır enflasyon koşullarında yaşamın pratiğinde, “ ekonomik okur yazarlığını” artırdı. Bu nedenle kulağı o açıklamalarda iken bilgisi ile ürettiği şu ifadeyi söylemektedir. “Böyle dur otur yine eriyecek artış verceklerine; otursunlar da pahalılığı, enflasyonu aşağıya çekmeyi sağlasınlar”. Çünkü HP veya Asgari Ücret artışını, tüm çalışanlar yaşamın pratiğinde, artış denen düzenlemenin üstünden iki ay geçtikten sonra, o maaşı ile eskisi ile aldığından daha az mal ve hizmet alabildiğini yaşadı ve gördü. Evet kulağı bu açıklamalarda, ama deneyimlerinden süzdüğü bilgi ile ürettiği akıl sonucu da işte budur. Yani doğruyu, “ topraktan kitapsız” öğrendi.
Her şeyi bir yere bıraktım. Asgari ücreti ele alalım. Mantığı nedir bunun? Bir işçi ailesinin geçimi için ihtiyaç duyulan en asgari ücret ne olabilir? Temel bu iken, Asgari Ücret aynı zamanda, TL enflasyonu nedeni ile anlamını yitiren bir hayli vergi, dolaylı vergi, harç, resim ve ceza miktarının da referansı haline döndü.. Dolayısı ile Asgari Ücret bu enflasyon koşullarında artık; pek çok vergi, resim, harcın ve cezanın da refaransı haline geldiğinden, aynı zamanda maliyetlerin artışının bir unsuru haline de döndü. Yani Asgari Ücret özgün değerinden yara aldı.
Her şeyi bir yere bıraktım. Bugün herkesin şikayet ettiği Yerel Yönetimlerde ödemek zorunda kaldığı ciddi vergi, resim, harçlar ve ceza artışlarına bakalım. Sırf hükümet Yerel Yönetimlere, Yerel Gelirlerden daha az Devlet Katkısı versin diye yaptığı “ ali cengiz” oyunu nedeni ile Beledlyeler Yasasında tüm vergi, hizmet bedelleri, resim, ceza ve harçların saptanmasını Asgari Ücretin %1 ile % 4’üne endekslendi. Hatta bazı alanlarda %8’e kadar düzenledi. Dolayısı ile tüm yurttaşlar, esnaf, üretici, iş insanlarının ödediği vergi, resim, harçlar ve cezalar ciddi ölçüde arttı. Peki her yılın başındaki Asgari Ücrete göre düzenlenen bu vergiler, bir sonraki yılın başında oluşacak asgari ücrete endeksli şekilde yeniden artacağı için; gerçekçi Asgari Ücret düzenlenmesi talebi, tüm emekçi insanlar ve halkın desteğini alabilecek mi? Yoksa esnafından, üreticisine, aile bütçesine vergi yükü gelecek olan emekcisine kadar bu taleb, kuşku ve soğuk duruş mu görecek? Çünkü bu vergi artışları; esnaf, üretici ve iş insanlarının ürettiği tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarına yansıyacak. Yani, “ ben çalışan insanlarımı enflasyona ezdirmem “ diye siyasi söylem yapan hükümet yöneticileri, bu mantıkla yapılan uyduruk işlerle çalışan insanları enflasyon boyunduruğuna daha fazla ve sıkı bağlıyor. Böylece demokratik özgünlük yerine kendi, “ana kuş” olma halini de güçlendiriyor.
Esas olan enflasyona karşı nasıl mücadele edileceğidir. Bunun için iş ve emek dünyaları ile sağ - sol siyasi güçler, ayrı galaksilerde değil, ama aynı galakside ve onun içindeki güneş sisteminde olduklarını görerek, ortak toplumsal çıkarlar için köprüler kurmayı hedeflemelidir. Asgari Ücreti verginin referansı yapacağımıza gelin, her şeyi EURO’ ya endeksli muhasebe sistemi ile belirleyelim. Demokratik özgünlüğümüzü artırarak, otoriterliği üreten “ana kuş” halinden de yönetimi çıkaralım.
Asgari ücret ve azami bozgun
Paylaş