Diyalog Gazetesi
2016-05-04 08:39:24

AB ile Vize Flörtü ve Kıbrıs

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 04 Mayıs 2016, 08:39

Türkiye’nin, AB ile ilişkilerinde ve Kıbrıs konusunda ilginç gelişmeler yaşanıyor...
Öncelikle bugün Brüksel’den beklenen kararı ele alalım...
AB Komisyonu'nun bugün Türk vatandaşları için Schengen üyesi ülkelerde vizelerin kaldırılmasını öngören tavsiye kararını alması bekleniyor...
Kararın olumlu yönde çıkması halinde, ortaya çıkacak metnin hem Avrupa Parlamentosu’nda, hem de ve üye ülkeler tarafından onaylanması gerekiyor...
Bir de Schengen’e üye ülkelerin listesine göz atalım:
Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç ve İsviçre...
Görüldüğü gibi bu ülkeler arasında Kıbrıs yok...
Yani AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu, Türkiye’ye vize uygulamasını kaldırsa bile; Türk vatandaşları İngiltere, İrlanda gibi Kıbrıs’a da vizesiz giriş yapamayacak...
Ancak, Kıbrıslı Rumlar, Türkiye’ye vizesiz seyahat edebilecekler!..
Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının Türkiye’ye vizesiz girebilmeleri ekonomik açıdan kazanç değildir...
Ancak bunun siyasi yönü çok önemlidir...
Türkiye’nin, bunca yıldır AB tarafından ‘Kıbrıs ile ilişkilerin normalleştirilmesi’ şartına bağlı olarak ilk adımın atılmasıdır...
Yani bu Türkiye ve Kıbrıs’taki her iki toplum açısından ‘tarihi’ bir olaydır...

İlişkiler normalleşirse ne olur?

Türkiye ile Güney Kıbrıs arasındaki ilişkilerin tam olarak normalleşmesi, Kıbrıs’ta iki lider arasında sürdürülen müzakerelerin ‘önemini yitirmesi’ anlamındadır...
Böylesi bir gelişme karşısında Kıbrıs Türk liderinin pazarlık gücünün büyük oranda zayıflayacağı kesindir...
İşte Rumların başından beri, müzakere sürecinin takvime bağlanmasına karşı çıkmasının ardında bu beklenti vardır...
“Biz Türkiye ile müzakere ederiz” diyerek, ilişkileri ‘normalleştirme’ siyasetleri çerçevesinde, KKTC’yi görüşme masasında etkisizleştirmek istiyorlar...
Peki bu durumda ne yapmalı?..
‘Normalleşme’ adımlarına bakarak, KKTC’nin yapması gerekenlerin başında, Kıbrıslı Türkleri AB’ye hazırlamak geliyor...
Tüm kurum ve kuruluşlar, başta kamu sektörü çok hızlı bir şekilde yeniden düzenlenmeli ve binlerce kişinin çözüm sonrasında komaya girmesi önlenmelidir...
Şu andan itibaren popülizme geçit yoktur...
Şu andan itibaren ülkeyi yönetenlerin, delege veya diğer partililerden menfaat sağlanacağı gerekçesiyle yanlışların üzerine yenilerini ekleme hakları yoktur...
Şu andan itibaren hükümet, güneydeki uygulamaların tümünü KKTC’ye adapte etmelidir...
Copy, paste... 
Kopyala ve uygula...

Bakalım ne diyecekler

Kızıl bayraklarla ortak mitinge koşanlar, yarın özelleştirme ve kamuyu küçültme operasyonları karşısında ne mi diyecek?..
Hiçbir şey diyemezler...
Onlara sorulacak sorunun tek yanıtı olmalı:
“Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB üyeliği mi, yoksa bu şekilde devam mı?”...
Cevapları “AB üyeliği’ olduğuna göre...
AB’nin Rumlara şart koştuğu her türlü önlem kuzeyde de alınmalıdır...
İki yüzlü bir siyaset olamayacağına göre; yapılması gerekenler yapılmalıdır...
İkinci adım ise; hiç olmazsa garantörlüğün devamı ve kuzeyde Türk nüfusunu güçlü tutacak toprak düzenlemelerinin bir an önce gerçekleşmesidir...
Bunun yeri ise müzakere masasıdır...
Önce vizesiz seyahat, sonra da limanlara serbest girişler başlarsa, müzakere masasının da bir anlamı kalmayacak...
Önümüzdeki süre çok kısadır...
Bunu iyi değerlendirmeliyiz...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.