Diyalog Gazetesi
2014-07-18 08:32:21

Ramazan ve İtikaf

18 Temmuz 2014, 08:32

İtikâf, bir yerde bekleme, durma anlamına gelir. Dini bir terim olarak, akıllı, ergenlik çağına gelmiş bir Müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet/Allah’a yakınlık elde etme niyetiyle bir süre durması demektir. İtikâfta bulunan kimse zaruri ihtiyaçlarından başka bir sebeple bulunduğu camiden çıkmaz. Yeme, içime ve uyuması camide olur. Ramazanda olabileceği gibi ramazan dışında da itikâf caizdir. İtikâf, Kur’an ve Sünnetle sabittir. İtikâf sırasında cinsel ilişkide bulunulmaz. Yüce Allah Kur’an’da “Siz mescitlerde itikâfta iken kadınlara yaklaşmayın.” buyrulmuştur. İtikâf sürecinin gündüzleri oruçlu geçirilir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in özellikle Ramazan içinde ve vefat edinceye kadar Ramazanın son on gününde itikaf yaptığını bildiren birçok hadis-i şerifler vardır. Ramazanın son on günü geldiğinde, namaz kılınan bir mescidde ibadet için itikâf niyetiyle inzivaya çekilmek sünnet-i müekkededir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Medine’ye hicretten sonra her yıl Ramazanın son on gününde itikâfa çekilir, bütün geceyi ve gündüzleri ibadetle ihya ederdi. Resul-i Ekrem’le (s.a.v) birlikte mübarek hanımları da hane-i saadetlerinin bir odasında itikâf yaparlardı. Hazret-i Âişe validemiz (ra) Ramazan’ın son on günü Peygamber Efendimizin (s.a.v) itikâfa girdiğini, ibadetle meşgul olduğunu, ailesini namaz için uyandırdığını ve hanımlarından uzak kaldığını belirtir. İtikâf kifâî nitelikte bir sünnet-i müekkededir. Yani bir bölgede itikâf sünnetini bir Müslüman yerine getirdiğinde diğer Müslüman’lardan bu mesuliyet kalkar. Süratle akıp giden hayat serüvenimiz içerisinde, bazen, koşuşturmayı bir tarafa bırakıp zamanımızı tamamen namaz, itaat, ibadet, zikir, tesbih, Kur’ân, tevbe, istiğfar...vs. ibadetlere tahsis ederek, derin tefekkürde bulunmaya olan manevi ihtiyacımız inkâr edilemez. İtikâf sünneti bize dünya hayatının manası ve ahiret hayatının önemi üzerinde tefekkür etme ve ibret alma imkânı sağlar. Yukarıda izah edildiği şekli ile itikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar ise evlerinin namaz kılmak üzere belirledikleri bir yerinde itikâfta bulunabilirler. Kadın kocasından izin alarak mescitte itikâf yapar. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.)’in eşlerinin mescidde itikâfa girdikleri rivayet edilmiştir. Başka bir ayette itikaf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yapıldığına işaret edilir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in özellikle Ramazan içinde ve Ramazanın son on gününde itikâf yaptığını bildiren çeşitli hadis-i şerifler vardır. Hz. Âişe (r.a.)’ın şöyle dediği nakledilmiştir: “Rasulullah (s.a.s.) Ramazan’ın son on gününde itikâf yapardı. Bu durum vefatına kadar bu şekilde devam etti. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.)’in zevceleri itikafı sürdürmüşlerdir” Ramazanın son on günü içerisinde itikâfın sünnet-i müekkede olmasının hikmeti, Kadir Gecesini ihya etmektir. Çünkü Kur’ân’ın beyan buyurduğu gibi, bin aydan daha hayırlı olması hasebiyle Kadir Gecesi, gecelerin en faziletlisidir. Bu bağlamda İtikâfın bu geceye rastlamasının sevabı sınırsız ve hesapsızdır. İtikâfta bulunan kişi, Kur’ân-ı Kerim, hadis okumalı, zikir yapmalı, namaz kılmalı, nefs muhasebesi, tefekkür yapmalıdır. İtikâf süresince hayırdan başka bir şey konuşmamalıdır. Günah içermeyen sözleri ve kelimeleri konuşmasında bir beis yoktur. Dünya meşgalelerinden sıkılan ruhumuzun, hususî vakitlerde bütün zamanını ibadete ve tefekküre ayırması, önemli bir ruhî istirahat olarak değerlendirilmelidir. Kadir gecesinin de Ramazanın son on gününde bulunduğunu hesaba katarsak itikâfa girmek hususunda mümkün olan fırsatları değerlendirmek ve bu ibadeti ifa için imkânlarımızı yoklamak, hiç şüphesiz mühim bir sünnet-i seniyyenin ihyasına vesile olacaktır. İş hayatı, aile hayatı, günlük koşuşturmalar derken insanın dönüp de kendine bakmaya, Rabb’iyle buluşmaya fırsatı olmuyor. Her seferinde yoğunluk bahane edilerek farz ibadetler bile tam olarak yerine getirilmiyor. Tam da bu noktada insanın kendisini hesaba çekmesi, manevi hayatına çeki düzen vermesi için unutulmaya yüz tutmuş bir sünnet olan itikâf iyi bir fırsat. İtikâfa giren kişi itikâf esnasında içinde bulunmuş olduğu yılın ve önceki yılların muhasebesini iyi yapmalıdır. Öz eleştiri yaparak kendine çeki düzen vermelidir. Bu durum sayesinde kişi, eksiklerinin ve yanlışlarının farkına varacak ve bunları telafi etmek için Yüce Allah'a tevbe istiğfarda bulunacaktır. Aynı zamanda yeni evlenecek olan kardeşlerimizin de evlilik öncesinde itikâfa girmelerinde büyük yararlar vardır. Unutmayalım ki; İhlas ile itikâf yapan mü'min, bir süre dünya işlerinden ayrılarak Allah'a yönelir. Düşmanı olan şeytanın şerrinden en sağlam kaleye sığınmış, Allah'ın evi olan camide onun sonsuz rahmetine iltica etmiş olur. Bu durumda olan bir mü'min, Allah'ın evinde onun misafiridir. Ev sahibine lâyık olan da misafirine ikramda bulunmaktır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.