Toplum olarak zor bir sınavdan geçiyoruz. Fakat bu sınava hazırlıksız yakalandık dersek yanlış bir yorum olmaz zannediyorum. Çünkü coğrafyamızdaki sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantımızın herhangi bir bölümünde, bizleri ileriye götürecek master planlarımız olmadığı gibi, acil durum planımızın olmadığını da yaşayarak görmekteyiz.
Acil durum; önceden tahmin edilemeyen, ani olarak oluşan ve hızlı bir şekilde müdahaleyi gerektiren olaylar bütünüdür. Ancak ortada daha herhangi bir acil durum yokken, varmış gibi hazırlık yapılması birçok olumsuzlukların önüne geçecektir.
Acil durumlarla mücadele etmek ve hazırlıklı olmak iki aşamada değerlendirilmelidir. Bu aşamalar olay meydana gelmeden alınacak tedbirler ve olay meydana geldikten sonra kriz halinde yapılacaklar olarak belirlenmelidir. Acil durum planı için yapılacak ilk aşama önleme, koruma çalışmalarıdır ki bu aşama geniş bir paydaş ortamında, işbirliği içinde çalışılmalı ve hazırlanmalıdır.
İlk müdahale ve benzeri konuları içeren ikinci aşamada ise yapılması gereken çalışmalar, acil durumların güvenli olarak yönetilmesi ve görev alacak kişileri içermelidir.
Corona virüsünün ilk duyulmasından bugüne dünyadaki yayılmasını izlediğimiz zaman, küresel ulaşım araçları ile birlikte kolayca ve hızlı bir şekilde tüm dünyayı etkilediğini görmekteyiz. Bizlerin herhangi bir acil durum planı olmadığı gibi dünyada ilk vakanın duyulmasından, virüsün dünyadaki dağılımı sürecine de seyirci kaldık. Coğrafyamızda da ilk vakanın görülmesine kadar, sanki bizim coğrafyamızda olmayacakmış gibi davrandık.
Coğrafyamızda ilk corona virüsü vakası görülmesi ile birlikte, acil durum planımızın olmaması ve dahası böylesi bir yaşanmışlığın, toplumsal tecrübenin olmaması nedeniyle, toplumun geniş bir kesiminde bir panik havası yaşanmasına neden olmuştur.
Hükümet edenler geç de olsa gerekli önlemleri alıp toplum ile paylaşmaktadır. Alınan karaların bir plan dâhilinde olmaması, atılacak bir sonraki adım da öngörülememesine neden olmaktadır. Bundan dolayıdır ki alınacak önlemler konusunda farklı öneriler gelmeye başlarken, özellikle sosyal medya üzerinden toplumda oluşan farklı düşünceler bir tartışma ortamı oluşturmaktadır. Üstelik bir de siyasiler arasında olağanüstü hal (OHAL) olsun olmasın, sokağa çıkma yasağı olsun olmasın gibi fikir ayrılıkları siyasi çıkar uğruna yapıldığı yorumlarına neden olmaktadır.
Gelinen noktada, içinde bulunduğumuz acil durumu, bilimsel verilerle değerlendirilip en az kayıpla, en kısa sürede atlatılmasına çalışılmalıdır. Alınan kararlar içerisinde elbette maddi ve manevi kayıplar olacaktır. Özellikle de ekonomik kayıplar… Kayıplar ancak bir plan dâhilinde önlenebilir veya azaltılabilir. Önceden salgın hastalıklar için hazırlanmış bir acil durum planımız olmadığından, içinde bulunduğumuz durum itibarı ile alınacak her önlem can kayıplarının yaşanmaması yönünde olmalıdır. Çünkü corona virüs salgını sınır tanımıyor ve kişi ayırt etmiyor.
Herkese virüsten uzak güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
Plansız alınan kararlar ancak iyimserlik beklentisidir
Paylaş