Bu sabah kahvaltıda bir tas hellimli tarhana çorbası ve üzerine domates ve hellim serili iki dilim çörek vardı.
Fotoğrafta sadece bir dilimi görüyorsunuz, çünkü diğerini yedim.
Kıbrıs’ta tarhana, tarhanalık buğday ve yoğurtla yapılır. İkisi bir arada yoğrulduktan sonra, elle parça parça şekillendirilir ve yere veya dama serilerek kurutulur.
Bu yöntemle tarhana yapan bir çobanın eşinden öğrendiğime göre, tarhana kaliteli ise suya konduğunda çabuk açılır.
Benimki kolay açıldı, çünkü tarhanamı kaliteli tarhananın kolay açıldığını söyleyen kadından aldım.
Hellimi de tarhanayı aldığım evden, dağ başındaki bir köyde nesillerden beri çobanlıkla geçinen aynı aileden aldım. Maalesef izin almadığım için adres veremeyeceğim.
Çörek ise Boğaz’daki fırından geldi. Fırını ailenin üçüncü nesil gençleri çalıştırıyor. Açıldığından beri, eski Lefkoşa-Girne yolunda küçük bir dükkân olan bu fırının müşterisiyim. Adı şimdi Sertsöz Kardeşler Fırını olan bu işletme kaliteyi bozmadan sürdüren ender yerlerden biridir. Bilmiyorsanız denemenizi tavsiye ederim. (0392 234 68 16 veya 0533 885 01 80)
Dördü de başka ülkelerde yaşayan çocuklarım için çörek, eve dönmenin kokusudur. Bu fırının ekmek ve çöreklerine bayılırlar. Dönerken bavullarında birkaç çörek götürürler.
Domatesleri Andız’ın eşi Meryem verdi. Her Çarşamba kapısına getiren bir çiftçiden alıyormuş. Meryem’in numarasını verirdim, fakat size domates vereceğini sanmam.
Kahvaltı diyorum ama neredeyse öğle oldu. “Acıkınca ye, uykun gelince uyu, saatin kaç olduğuna bakma,” MM kuralı uyarınca öğle olması, yemeğin kahvaltı olmasına mâni değil.
Çocuklar bir hafta, iki hafta kalıp gittiklerinde ve ev tenhalığına geri döndüğünde içimi kasvet basıyor. Burada sürekli kalmaları mümkün değil, hatta bunu istemiyorum, çünkü oldukları yerde mutlu olduklarını biliyorum. Ama gene davetsiz bir kaya gelip içime oturuyor.
Sanırım üzüntü, hep birlikte olduğumuz çocukluk günlerinin özleminden geliyor.
Bir türlü geçmek bilmeyen çok günlerim oldu. Ama çocuklarımın çocukluk günleri çok çabuk geçti.
Ağustos sonu geldi. Gündüzleri sıcak olsa da havada cılız bir sonbahar var. Sıcak başlayan geceler saatler geçtikçe serinliyor.
Geçen gece dağdan gelen esinti o kadar soğuktu ki titreyerek uyandım ve kendimi yatağın kenarında yığın olmuş pamuk yorganın altına attım.
Böyle esintilerdi eskiden hisarın dışındaki yazlık sinemaların önündeki okaliptüs ağaçlarının yapraklarını titreten, müşterilerini önce azaltan ve kısa bir zaman sonra kapılarını kapattıran. Hüzünlü bir zamanı başlatıyordu o serinlik, aylak günleri sonlandıran, bitmeyen okul aylarını başlatan.
“Yine hazan mevsimi geldi/ Yine yapraklar rüzgârların peşi sıra gidecek.”
Öyle de, belki artık birileri içeri kapatan yazı zemmeden, serin günlere olan “hicranı” anlatan bir şarkı yazmalı. İklim değişikliğinin marşı olur.
Kahvaltı ve yeni bir şarkı isteği
Paylaş
Ruh İkizi 3 Yıl Önce
Komşularla, esnafla samimi duygularla sohbet etmek; doyumsuz bir keyif! Bir yerlerde kalmış olması, biz yaşamasak da güzel. Bir de içimizdeki ‘davetsiz taşlar ‘ olmasa...
m.Şakir 3 Yıl Önce
Milyonlarca senede oluşan iklimler on senede değişir mi ? Değişse de biz görmeyeceğiz nasıl olsa, gelenler düşünsün :))
Eylül Eylül 3 Yıl Önce
Ne güzel bir duygudur aşina olduğunuz insanlarla yapılan alış verişler. Sabahları selamlamak fırıncıyı, gazeteciyi, balıkçıları. Bu hayallerle kalkıp geldik doğduğumuz topraklardan sahil kasabalarına, gördük ki aklını zekasını akçeli işlere harcayan insanların beyinleri büyümüş yürekleri küçülmüş. Başarıları büyük iken samimiyeti lezzeti yitirmişler, ya da ben onlara fazla mı anlam yükledim çözemedim ama şairin dediği gibi; bizlerin artık dışımız günlük güneşlik, içimiz Eylül Eylül sonbahar olmuş sanırım...???? Siz şanslısınız bu konuda.
Ayshe Phatma 3 Yıl Önce
Değişmiş bile sayın Şakir yalnız sizin haberiniz yok galiba. Senelerdir bilim adamları bizi uyarıyor hiç mi haberiniz olmadı? 10 senede değişmedi iklim, ne zamanki endüstrilşme başladı ve havaya yaktığımız yakıtların dumanlarını salmaya başladık iklimi de etkilemeye basşladık. Fakat bu sorunun belki de anlamamız gereken en önemli kısmı iklim değişikliğinin gittikçe hızlanıyor olmasıdır. Yani eskiden 50 yılda ortaya çıkan değişimler simdi 20 yılda gerçekleşiyor ve yarın belki 10 yılda gerçekleşecek. Yanı DEĞİŞİM HIZLANIYOR. Bizden sonrakiler düşünsün diyorsunuz da bizim onlara bırakacağımız dünya ne kadar berbat olursa onların da bu sorunu çözme , hatta belki de hayatta kalma şansları azalıyor. Yani bizim şu anda yaptıklarımız ve yapacaklarımız ilerde ne olacağını tayin ediyor. Tabi eğer 'Banane, Ben öldükten sonra isterse dünya batsın' diyorsanız o zaman söyleyecek söz yok. Fakat bu konuda yalnız değilsiniz. Zaten bu duruma gelmemizin en büyük sebebi de sizin gibi kendisinden başka kimseyi düşünmeyenler yüzündendır. Sorunun en çıkmaz tarafı da budur zaten, yani içimizdeki bencillik ve yobazlık. Bunun çaresi de yok malesef.
Özkan Kılınç /İstanbul 3 Yıl Önce
Okumaya değer birkaç gazeteciden birisiniz
uğur sezgin 3 Yıl Önce
1850 den bu yana atmosfere salınan karbon dioksit miktarı, 2 tirilyon 400 milyar ton, Kapasitenin % 86 sı oluyor. % 100 olunca olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum.
m.şakir 3 Yıl Önce
Sayın Ayşe Hanım,iklim değişmeyeceğine göre, gelecek nesiller için bir tehlike yok zaten. Espri olduğu anlaşılsın diye gülücük işareti koymuştum, göremediniz herhalde
Ayshe Phatma 3 Yıl Önce
Sayın Şakir internet raconunda eğer ciddi değil de dalga geçmek için yorum yaptıyorsanız o zaman cümle somuma :s koymak gerekir . Sarkastik bir yorum olduğunu gösterir. Yani smiley :) gülücük, :s sarcasm yani dalga geçmek anlamındadır. Kusura bakmayın ciddi olduğunuzu sandım. Bu zamanda gerçekten ciddi ciddi iklim değişikliğine hala inanmayanlar olabiliyor cünkü. :)) Evet inanılır gibi değil . :)) Kendinize iyi bakın, hoşçakalın.
Aısha Phatma 3 Yıl Önce
Sayın Sezgin, belli bir kapasite mi var ki? Veya kapasite derken ne demek istiyorsunuz anlamadım biraz açabilirmisiniz lütfen. Teşekkürler.
m.Şakir 3 Yıl Önce
Ayşe hanım, hani ozon tabakası delinmişti, ne oldu şimdi ? Meğer delik kapanmış :S İklim değişikliği palavrası da genel kabul gördürülmeğe çalışılan bir yanlış. Hava kirliliği derseniz, sizinle beraberim.
Aisha Pahtma 3 Yıl Önce
Şakir bey demek ki sarkastik değilmiş yazdıklarınız yani gerçekten de iklim değisikliğine imnanmıyorsunuz. Ozon tabakası GERÇEKTEN de hasar görmüştü ama ardından birçok önlemler alındı ve hasar azalamaya başladı ama ozon tabakasını iklim değişikliğiyle birebir bağdaştırmak doğru değil. Bunlar farklı seyler yani. İklim değişikliğinin sebebi arabalarda, gemilerde, elektrık santarllerınde, evlerde ısınmak için, vesayre vesyare kullandığımz hidrokarbon kaynaklı yakıtların (Mazot, benzın, dogal gaz, komur ) yanması sonucu ortaya çıkan CO2 gazının atmosferde her geçen gün artması ve bu gazın dünyayı bir battaniye gibi sararak ısıtmaya başlamasıdır. Bu kadar bilim adamı bu konuda her sene değil artık nerdeyse her hafta bizi uyarıyor; bu kadar ülkeler toplanıp bunu durdurmak veya sınırlamak için Kyoto , Parıs anlaşması gıibi anlaşmalar yapıyor; birleşmiş milletlerden tutun da üniversitelerdeki profesorlere kadar herkes bu konuda yıllarca uyarıyor ama siz bütün bunlara rağmen , 'Yok oyle birşey , saçmalık bunlar' diyorsanız , kusura bakmayın ama yobazlıgın sözlükteki tam kelime anlamıyla tanımı bu olsa gerek. Siz bimiyor değil BİLMEK İSTEMİYORSUNUZ o zaman. Hoşçakalın.
Aısha Phatma 3 Yıl Önce
Bu arada hava kirliliği başka şey. Hava kirliliği yakıtlarla ortaya çıkan sağlığa zaralı maddelerin havadaki miktarının artmasıdır. İklim değişikliğiyle direk alakalı değil hatta iklim değişikliğini bir bakıma AZALTAN bir etkisi vardır. Yani CO2 nin etkisini azaltıyor hava kirliliği o yüzden de iklim değişikliği aslında gerçekten olması gerekenden daha azmış gibi görünüyor. Yani hava kirliliği olmasa aslında iklim tahminlerden daha da fazla ısımıştır ama kirlilik bunu bir bakıma saklıyor.
Turkish power 3 Yıl Önce
Ayşe fatma hanım bu dediklerinizi abd cin ab ülkelerine de anlatınız sizden dünya barışı feminizm halkların kardeşliği hint fakiri müslüman düşmanı gandhi nin barisseverligi vs vs üzerine de etrafa çakmalı atarli ilya ehrenburg tarzı salvolar bekliyoruz aman ayaklarınızı sıcak kafanızı serin tutunuz
Turkish power 3 Yıl Önce
Ayşe fatma hanım elsen sendika başkanı zati muhteremle uzaktan da olsa bir akrabalık var mı o da atıyor tutuyor da ortada bir numara yok felsefeden reel politige gecemiyor
Sarp Ege 3 Yıl Önce
Üstad yine harika bir yazı çıkarmış. Eskiler "Ağustosun yarısı yaz, yarısı bir yağmurda serinler " ( yarısı kış) derlerdi. Leyleklerde sıcak yerlere göçtüler veya varmak üzereler. Kapalı ve soğuk havalar insana hüzün veriyor. Yarın Eylül başlangıcı ayın 1 ri. Eylül'un insanlara huzur ve sağlık getirmesi dileği ile Güney Ege'den herkese iyi akşamlar.
faruk ercan 3 Yıl Önce
Teşekkürler MM.
Ayshe Phatma 3 Yıl Önce
Aha geldi gene sitenin trolu, Turkish Loser. :)) Bizim bir köyün delisi vardı eskiden Deli Haso derlerdi, aynısı ;) Saçma sapan zırvalar hiç sebep yokken ona buna çatıp dururdu. Tam aynısı valla :)) Sana yorum yapmaya değmez dostum , tavsiyem bir psikiyatrist bul ve tedavi ol ya da halen tedavi altındaysan doktoruna söyle ilaçlarını artırsın. :)) İnternetten de biraz uzak dur yoksa kafayı yiyorsun tam tımarhanelik olacan böyle giderse .
Ayshe Phatma 3 Yıl Önce
Sayın diyalog trolu Turkish Loser, trolleri beslemek iyi değidir o yüzden de trollere yorum yapmıyoruz çünkü troller yorumlardan beslenir. Sizinle tartışmaya değmez yani. Başkasına çatın belki bir cevap alabilirsiniz. :)) Hoşçakalın.
Ahmet 3 Yıl Önce
Son ayların en güzel yazısı... "Sanırım üzüntü, hep birlikte olduğumuz çocukluk günlerinin özleminden geliyor."
Yavuz 3 Yıl Önce
Tepedeki evin bahçesinde babamı yeni kaybetmiş annemin dizine yatmış, aşağıdaki yazlık sinemada oynayan filmi seyrediyoruz. Uyuya kalınca annem beni içeri götürüp yatırıyor. Onlar, kocası eve hiç uğramayan Zeynep yengeyle bu konuyu konuşmaya ve filmi seyretmeye devam ediyorlar. Gelecekte hayatın bize neler göstereceği, çocuğum, aklımdan geçmiyor.
Turkish power 3 Yıl Önce
Mandıra filozoflugu ciltte egzema çıkartır kurdeşen dokturdöktürür ur
Hasan Nuri 3 Yıl Önce
İngilterede 2030 yılından sonra Tüm arabalar elektrikle çalışan olacak ve yine 2030 dan sonra İngilterede Sigara içilmesi bile yasasklanip sonlandırılacak, Dünya Nereye Biz Nereye !! Ülkemizi her gün Zehirleyen bir Teknecik santralına bile Filtre yalamıyoruz !!
Hasan Nuri 3 Yıl Önce
Soru Filtre Takamiyoruz olacaktı
halit çetinkaya 3 Yıl Önce
Hüzün ki en çok yakışandır bize belki de en çok anladığımız HİLMİ YAVUZ
Sokak köpekleri 3 Yıl Önce
Bu günlerde Ankara'da da serinledik. Eylül yağmurla geldi. Yağmuru getirdi. Böyle esintili havaları çok seviyorum. Yağmur kokusu...Şair ne demiş beni bu güzel havalar mahvetti, bu güzel havalarda aşık oldum, memuriyetimden... Ama malesef aşık olmama fizik kanunları engel..."Acıkınca ye, uykun gelince uyu, saatin kaç olduğuna bakma,” ne güzel bir cümle...sonuç;sokak köpeklerine iyi davranın...
Behice 3 Yıl Önce
Özür dilerim ama bu yorumların bir kısmı kendi aramızda didişme ve ego tatmini platformuna dönüşmekle meşgul, doğrusu pek hoş olmuyor.
ece aksoy 3 Yıl Önce
içimizdeki. mevsimle. yaşıyoruz. güneş. yağmur. fırtına. kar. sadece giysi değiştirtiyor.