Günlerdir, haftalardır, aylardır, bir tavatır aldı başını gider. “Hükümet düşüyor.”
Aman düşmesin diye yaygın özel bir gayret yok.
Ama illa bir an evvel düşsün diye de yaygın bir heyecan da yok.
Ancak çok heyecanlı bazı kesimler olduğu da açık. Bunlarda daha ziyade bir an evvel hükümet olmak beklentisinde olan kesimler. Çünkü varlıklarını hükümet olmaya borçludurlar.
Şimdi durumu bir elleyelim. Kaç gündür hükümetin düşme senaryosunu üretenlerin dayandığı temel, hükümetin maaşları ödeyemeyeceği üzerine kurulu idi. Maaşları ödeyemeyecekler ve düşecekler!
Hükümet bu konuda çıkış yolu ürettikçe ve Nisan maaşları da ödenince bunların morali iyice bozuldu.
Bu nedenle şimdi gerçekte inanmadıkları bir doğruya sarıldılar. ”Her şey maaş ödemek değildir.”
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Zaten tutarsızlık aldı başını gidiyor.
Tutarsızlık öyle bir hal almış ki akıllara seza. Bu gün “maaş ödemek her şey değildir” doğrusuna sarılanlar; dün, CTP- UBP hükümetini maaş ödemek konusunda doğan sıkıntı üzerine bozmuşlardı.
Tarihte ilk kez olan iki büyük partinin koalisyonunu bu yüzden yıkmışlardı.
Sonra ne oldu? DP ile koalisyon kurdular. O koalisyon da Maliye Bakanı Sayın Serdar Denktaş’tı. Şimdi olduğu gibi o dönemde de maaşlar ödenmişti. O günlerde UBP’nin en büyük övünmesi bu idi. Yani bu gün, tenkit ettikleri Sayın Serdar Denktaş üzerinden maaşlar ödendi diye övünüyorlardı...
Maaşlar ödenemeyecek beklentisi içine girip; CTP - UBP Koalisyonunu bozdukları gibi, 4'lü koalisyonun da bozulup kendilerine hükümet olma yolunun açılması umuduna oynadılar. Bunun gerçekleşmemesi üzerine moral kırıklığına girdiler.
Kendi yarattıkları düzenin bir sonucu olan bu duruma bakıp, “ her şey maaş ödemek değildir” doğrusuna sarıldılar ya, bu bana keyif verdi. Siyasi varlıklarını insanları kamuda bir maaşa bağlamak ve bunu sürdürmek üzerine kuranlar; şimdi zorunluluktan bu doğruyu ifade etmek zorunda kaldılar ya, işte keyif halimin nedeni bu...
Ancak esas yine tartışılmıyor. Beklenti, Türkiye ile Protokolün imzalanması. Evet imzalanmalı. Ama sıkıntı imzalansa da bitmeyecek. Enflasyon devam. TL'nin döviz karşısında gerilemesi bizde enflasyonun ana nedeni. Bu nedenle artan faizler, maliyet artışları ve kaynak erozyonu belimizi kırmaya devam edecek. Bununla ilgili tartışma var mı? Hayır yok?
Artan enflasyon, dövizin değer kazanması, yüksek faizler, bu ülkede tüm maliyetlerin Euro, Sterling ve Dolar üzerinden şekillenmesi.
Fakat, maaş ve ücretlerin yalnızca TL üzerinden değerlenmesinin yol açtığı derin farkı görmeyerek, bunun üstüne bir de, Eşel Mobil, Asgari Ücret dondurulsun diye söz söylemek, resmen ekonomik krizi; siyasi, ekonomik ve toplumsal buhrana döndürmek demektir.
Üstelik bunların tümü, eski filimler. Bu filimi 2010 itibari ile bir buçuk sene oynattılar. Ne oldu? Kriz bitti mi? Aksine için için yanmaya devam ederek bugün, her yeri yakan yangına döndü.
Artık esası tartışacak ortama girmek gerekir. Esas ne mi? Kralın çıplak olduğu! Bunu afra tafra atmadan her kesimin değerlendirip, görmesi gerekir...
“Hükümet düşüyor“ tavatırı
Paylaş