KKTC gibi küçücük bir devletin sırtındaki kamburun büyük olduğunu biliyor muyuz?..
Elbette…
Bunu bildiğimiz halde özellikle her seçim döneminde devlet kurumlarına istihdam yapıyor muyuz?..
Elbette…
Devlet ek vergilerle gelirlerini artırmaya kalkıştığında hep birlikte “olamaz, yapamazsınız” diye bağırıyor muyuz?..
Elbette…
Devlet kurumlarının tümünün iflas ettiğini ve borç batağına gömüldüğünü bildiğimiz halde, önlem alınması gerektiğini söyleyenlere karşı saldırıya geçiyor muyuz?..
Elbette…
Pandemi sürecinde ödenemeyeceğini bile bile 13’lerin durdurulması gerektiği söylendiği zaman “devleti başınıza yıkarız” diyerek saldırıya geçtiğimiz doğru mu?..
Elbette…
Çöken yollarımızın yenilenmesi ve polisin teknolojik açıdan güçlenmesi için Türkiye tarafından gönderilen paraların ‘proje yapılmamasından dolayı’ kullanılmadığını bildiğimiz halde kılımızı oynatmadığımız doğru mudur?..
Elbette…
Belediyelerin büyük bir çoğunluğunun maaş ödemekte zorlandığını ve devlet yardımlarının kesilmesi halinde iflas edeceğini bildiğimiz halde ‘reformdan’ söz edildiği zaman “kapattırmayız, yedirmeyiz, izin vermeyiz, dokundurmayız” diyerek ayağa kalktığımız doğru mudur?..
Elbette…
Hastalar ilaç bulamazken, 200 milyonluk ilacı ambarlarda eskitip çöpe atarken, tek bir kişinin hala yargıya taşınmadığını bildiğimiz halde sesimizi çıkarmadığımız doğru mudur?..
Elbette…
Meclisin görev yapamaz hale geldiğini, en önemli konuların konuşulması sırasında dahi salonun boş olduğunu bildiğimiz halde, aynı kadroyu yeniden meclise gönderen bizler değil miyiz?..
Elbette…
Seçim sisteminin değişmemesi halinde siyasete olan güvensizliğin artarak devam edeceğini bildiğimiz halde, bunu değiştirmeyenleri yeniden seçen bizler değil miyiz?..
Elbette…
Türkiye’nin sağladığı güvenlik ortamında haddimizi aşarak ‘gitmesini’ isteyenler’ karşısında dut yemiş bülbüle dönen bizler değil miyiz?..
Elbette…
Hükümetlerle birlikte üst kademe yönetiminin sürekli değişmesi yüzünden kamuda iş yaptırmanın imkansız hale geldiğini biliyor muyuz?..
Elbette…
Türkiye ziyaretlerinde adaya yatırım yapılması yönünde çağrı yapan yetkililerin, daha sonra yatırımcılara çile çektirdiklerini biliyor muyuz?..
Elbette…
Yolsuzluk, vurgun, dolandırıcılık dosyalarının “mesele yok” denilerek kapatılmasını tebessümle karşıladığımız doğru mu?..
Elbette…
Öyleyse niye şikayet ediyoruz?..
Kendi elimizle yıktığımız demokratik düzeni, boykotlar, ateşler ve eylemlerle düzeltebileceğimizi mi sanıyorsunuz?..
Öyleyse buyurun düzeltin…
Hasan Nuri 1 Hafta Önce
Sayın Akar , Kötü Halimize Değil Hellimimize Bakalım !, Güney Kıbrıs’tan Londra’ya He gün Uçaklar dolusu Kıbrıs Ürünleri Yeşillik ve Bol miktarlarda Halloumi ( Hellim ) İhraç edilmektedir , Genellikle İngilteredeki Dev Süpermarket zincirleri ( Asda ‘ Tesco ‘ Morrisons’ Sainsbury’s’ Lidl Gibi Uluslarası Dev Süpermarket zincirleri Birinci Sınıf Kaliteli Halloumi ( Hellim ) Satmaktadırlar , Dev Şirketlerle bireysel Anlaşmalar yapmayı Başaran Güney Kıbrıs 2023 Yılında 40 Ülkeye 17000 Metrik Ton Halloumi İhraç edip 200 Milyon Euro ( 8 Milyar TL ) geliri elde etmiştir , Hellim Tescilini Alan KKTCdeki Yüce meclisimizin izinde Toz Hellim Üreticilerimiz için Darısı Başımıza demek doğru olmaz mı yani ! Atı Alan Üsküdar’ı Çoktan Geçtmiştir diye bir Atasözü vardır !
Tamer Karadeniz 1 Hafta Önce
Küçük bir bilgi notu: Rumlarda sadece 1 firma: 19 farklı ülkeden 27 firmaya milyarlarca Euro'luk HELLİM ihracati yapıyor.. KKTC ise nasıl daha çok kumarhane açarız, TC den nasıl daha çok para alırız, çalışmadan daha çok nasıl para kazanırız, Alaykoy ile Güzelyurt arasini nasıl daha çok pavyonlarla doldurabiliriz, daha çok araba nasıl getiririzin peşinde.. Calisalim, üretelim, yine yok..
Yaşar Acar . 6 Gün Önce
Bir an Kıbrıs dümeni bozuk gemiye benzettim . ( kabus gibi)