Türkiye’de olduğu gibi KKTC’de de enflasyon tartışması var. Tartışılan konulardan biri asgari ücret artışının enflasyonu artırıp artırmadığıdır.
KKTC’de asgari ücretten daha önemli olan kamu görevlilerinin maaşlarıdır. Hayat pahalılığı artışına göre ayarlanan maaşlardaki artışların özel sektördeki ücret ve fiyat artışlarını da tetiklediğini hepimiz izleyerek görüyoruz. Devlet maaşları artırırken, işletmeleri yönetenler de işletme giderlerini karşılayabilecekleri yeni bir “gelir-gider dengesi” yaratmanın yollarını aramakta ve aslında fiyatlarını maaşlar arttığı için değil, artacağı için düzenlemek ihtiyacı duymaktadırlar.
KKTC’de iki önemli akademisyenin bu konudaki paylaşımlarını okumanızı öneririm… Engin Kara, yaptığı testlere göre asgari ücret artışlarının enflasyon artışlarını etkilediğine dair bir veri elde edemediğini yazarken Mete Feridun, enflasyonu etkileyen asıl unsurun “ekonomik aktörlerin asgari ücrete ilişkin beklentileri” olduğunu belirtti.
Türkiye’deki tartışma da benzer şekilde sürmektedir. Mahfi Eğilmez, 2025 yılı enflasyonu ile ilgili tahminini, Merkez Bankası’nın beklenti anketine dayandırıyor. Eğilmez, “Ekonomide gidişi belirleyen en önemli etkenlerden birisi beklentilerdir. Rasyonel beklentiler kuramı, beklentilerin ekonomideki ağırlıklı yerini ‘beklentiler, gerçekleşmelerin öncüsüdür’ tespitiyle ortaya koyar. Genellikle beklentilere göre hareket edildiği için beklentiler büyük ölçüde gerçek olur” diye yazmıştır.
Anladığım şudur. Maaş ve ücret artışlarındaki beklentiler gibi, ürün ve hizmet fiyatlarındaki beklentiler de enflasyonun ne olacağının başlıca belirleyicisidir. Nitekim Eğilmez, Türkiye Merkez Bankası’nın Eylül ayında yaptığı son beklenti anketine göre 2025 yılı Eylül ayına kadar enflasyonun %50 olacağının belirlendiğini duyurdu ve kendi beklentisini de buna göre şekillendirmiş oldu. Türkiye’nin Orta Vadeli Planı’na göre ise 2025 yılında enflasyonun %17,5 olması hedeflenmektedir. Hangisi gerçekleşecek, göreceğiz!
KKTC’de enflasyonun ne olacağını tahmin etmeye çalışırken, elbette biz de beklentileri dikkate almak zorundayız. KKTC enflasyonu büyük ölçüde Türkiye’den ithal olduğuna göre, temelde %50’lik bir enflasyonumuz olacak demektir. KKTC’de eşel mobil sisteminin kaldırılacağı düşünülemeyeceğine göre bizim maaş ve ücretlerimizin artmaya devam edeceğini ve bunun enflasyonist etkileri olacağı da dikkate alınmalıdır.
Hocalar ve deneyimli ekonomistler, enflasyonun beklentilere göre şekillendiğini vurgularken bunun uzun yıllardan süzülerek gelen bir BİLGİ olduğunun da altını çiziyorlar. Eğilmez, beklentilerin sonucu nasıl etkilediğini şu mekanizma ile açıklıyor:
“Karar alıcıların, özel kesim kuruluşlarının yöneticilerinin enflasyonda artış olacağını beklediklerini varsayalım. Bu durumda bu yöneticiler, mal ve hizmetleri ucuza satıp zarar etmemek ya da kardan fedakarlık etmemek için bu ürünlerin satış fiyatlarını henüz enflasyon artmaya başlamadan önce artırmaya başlayacaklardır.”
İşletme yöneticileri, elbette, kendi işletmelerini korumak gayreti içinde olacaklardır. Yükselen fiyatların kendilerini devre dışı bırakmaması için önlem alacak ve fiyatları enflasyon beklentisine göre ayarlayacaklardır.
Evet doğrudur; enflasyon, fiyatlar veya maaşlar artıyor diye ortaya çıkmıyor… Enflasyon, fiyatlar veya maaşlar artacak diye ortaya çıkıyor. Enflasyonu baskı altına almayı düşünenler, ekonomik aktörlerin beklentilerini yönetmeyi öğrenmek veya denemek zorundadırlar.
Yapacakları ne varsa bunun için yapsınlar!
Enflasyonu kontrol altına alabilmek için fiyatların artmayacağı beklentisini yaratmak lazım. Yapacak bir şeyi olan varsa, bunun için yapsın!
.