Gayrı menkul sektörü, Rum Hükümeti tarafından başlatılan “korkutma ve caydırma” amaçlı saldırıları göğüslemeye çalışırken KKTC Hükümeti’nin yaptığı yasal değişikliklerin yarattığı zorluklarla da mücadele ediyor.
KKTC topraklarının adeta yağmalandığı yaygarasının baskısı altında kalan hükümet, yasal değişikliklerle yabancıların konut alımına kısıtlamalar getirilmiş ve özellikle sözleşme ile alınan konutların satışa çıkmasına neden olmuştu. Bu yasal düzenleme, yakın gelecekte yeniden düzenlenecek! Böylece, Kuzey Kıbrıs’ta yasal hakkından daha fazla konut alan yabancıların bu konutları kısıtlı bir zaman içinde ellerinden çıkarmaları zorunluluğu ortadan kalkmış olacak. Bu yeniden düzenlemeyle birlikte konut piyasasında yaşanan panik de sona ermiş olacak.
Yeniden yapılacak düzenleme, sözleşme ile birden fazla konut almış yabancıların bu konutları, Turizm Planlama Dairesi altındaki bir birime kaydetmeleri ve turizm amaçlı olarak kiralayabilmeleri olanağı sağlayacak. Böylece, tapu sahibi olunmasa bile yasal bir sahiplik bağı oluşturulabilecek, gelir amaçlı kiralama yapılırken turizm kapasitesi artırılmış olacak ve devlete ek gelir sağlanabilecek. Aslında, Covid-19 salgını sonrasında turizmde güçlenen bir eğilim olan “kiralanan konutlarda ailece konaklama” potansiyelinden daha fazla yararlanma olanağı doğmuş da olacak.
Daha önceki düzenleme, tek bir konut alma hakkı olan ama sözleşme ile birden fazla konut almış bulunan yabancıların bu fazla konutları iki yıl içinde ellerinden çıkarmaları zorunluluğu getirerek bir satış paniğine neden olmuştu. Bu durum, yeni yatırımları engellerken başlamış bulunan projelerin tamamlanamaması riskini ortaya çıkarmıştı. Ülkemizin bir anda konut mezarlığına dönmesi bile mümkündü. Hükümet, uygulayacağı yeni formülle, bu tehlikeyi ortadan kaldırmayı hedefliyor.
KKTC hükümeti, Rum tarafının başlattığı saldırıların etkisini azaltmak için daha başka önlemler de planlıyor. Buna göre, Güney’de kalan Kıbrıslı Türklere ait taşınmaz malların peşine düşülecek. Bunun nasıl olacağını bilmiyorum ama bugüne kadar Kıbrıs Rum mahkemelerine başvurmamak için kaçınılan yolların kullanılması bile gündeme gelebilir. Konuşulan bir diğer yöntem ise, Kuzey’de aldıkları taşınmazlara karşılık KKTC hükümetine feragatname vermiş olanların Güney’de terk ettiği taşınmaz malların takasta kullanılmak üzere Taşınmaz Mal Komisyonu’na devredilmesidir. Bu kapasite artırımı, kimi Rumları TMK’ya başvurma konusunda heveslendirebileceği gibi bu takas işlemini yasal hale getirerek tapu kayıtlarında gerekli işlemi yapmaya karşı direnecek olan Kıbrıs Rum Hükümeti’ni de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karşısında zor duruma düşürebilir. Uzun ve meşakkatli bir yol ama bunun mutlaka denenmesi gerekiyor.
Hükümet, 2025 yılı içinde tazminat olarak 123 milyon Sterlin ödeme yapmayı da planlıyor. Böylece, 2023 yılı sonuna kadar karara bağlanmış olan dosyaların tazminatlarının ödenmiş olacağı hesaplanıyor. Bu da TMK’nin işlevselliği konusundaki itirazları boşa çıkarabilir.
Bu önlemler hayata geçebilirse gayrı menkul sektörü yeniden hız kazanacak demektir. Elbette bunun Kuzey Kıbrıs’taki yaşama olan etkilerini de hesaba katmak ve özellikle imar planları konusunda ciddi işler yapmak gerekiyor. Yabancıları rahatlatacağız derken, KKTC’deki hayatı çekilmez hale getiremezsiniz. Zaten adadaki yaşam kalitesini artırmak, gayrı menkul piyasasında edindiğimiz yeri korumak için de bir zorunluluk haline geldi. Kimse, girilemeyen plajlara bakarak, pis kokular içinde ve bacasından zehir saçan bir elektrik santralını seyrederek yaşamak istemez… Bu gibi konularda başarı sağlayamazsak bugün Rum tarafının yaratmaya çalıştığı panik nedeniyle satışa çıkan konutlar, yine satışa çıkacak ve huzurlu bir yaşam hayal eden yabancı konuklar tam da bu nedenlerle adamızı terk edecek.
Kimse, “Konut sattık, zengin olduk; gerisine karışmayız” diye düşünmesin. Bu bir iş! Bu işin devamlılığını sağlamak hiç de kolay olmayacak!
Gayrimenkul sektörünün yaşadığı sorunların, yakın zamanda alınacak çeşitli önlemler ile ortadan kaldırılmasına çalışılacak…
Tamer Karadeniz 4 Hafta Önce
Guneyde Turk mali kalmadi ki.. Mali olanlar, kapilar acildiktan sonra gidip hepsini sattilar.. Burada kendilerine esdeger diye verilenleri de sattilar.. Villaciklar, lux arabaciklar aldilar.. Meyhanelerde yediler, ictiler.. Simdi de gozlerini Turkiyeden gelen gocmenlere verilen mallara diktiler.. Yalan mi..?