Dünya bugün ekonomik krizin çözümünü eğitimde arıyor. Coğrafyamız eğitimin ekonomiyle ilişkisini çok geç anladı ve henüz taşların tam anlamıyla yerine oturmadığını düşünüyorum. Eğitimin önemli bir sektör olduğunu kabul etmeyen yok. Ancak coğrafyamızda “Eğitim ne olacak!” diye gerçek anlamda sorgulanmaya henüz başlanmadı. Bakmayın yıllar içerisinde eğitim çalıştayları da yapılmıştır. Eğitim Çalıştaylarında üretilen kararlar hep yazıldıkları sayfalar üzerinde kalmışlardır.
2022 Genel Erken Seçim sürecinde olduğumuz şu günlerde, siyasi partilerin manifestolarında eğitim başlığı yer almaktadır. Ancak hiçbirisi bugünün eğitim sorunlarına gerçekçi, elle tutulur bir çözüm önerisi sunmamaktadır. Hele hele birçok öğretmen ve de üniversite sahibi milletvekili adayı olmasına rağmen. Bir de içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıların, eğitim ve turizm sektörleri ile çözüleceğini belirten manifestolara rastlıyoruz. Fakat ekonomik kurtuluşu bu iki sektörde ararken, eğitimin niteliğini artırmaktan bahseden hiç yok.
Eğitimin niteliğini artırmak; tüm nüfusun eğitilebilmesi ve yetiştirilebilmesidir. Yaşam boyu öğrenme, temel eğitimden yetişkin eğitimine, yaşamın tüm aşamalarında daima yeni şeyler öğrenme isteği ve ideali, eğitimin niteliğinin en önemli ilkesidir.
Bu ilke net bir şekilde devletin eğitim politikasına bağlı olarak tüm eğitim kurumlarında standartlarla sağlanmalıdır. Çok basit bir örnekle; Coğrafyamızda örgün eğitim sonrası bireylerin kendilerini geliştirebilecek kurumların olmaması veya yok denecek kadar az olması herkesin gözlemleye bileceği bir olgudur.
Eğitim niteliğinin artırılmasının bir diğer ayağı ise denetim mekanizmasıdır. Coğrafyamızda eğitimi devlet yapıyor. Bu eğitimi denetleyen ise yine devletin kendisidir. Devletin her alanda olduğu gibi eğitim denetiminde de etkin olmadığını söyleyebiliriz. Eğitimde etkin denetimin olmamasının çeşitli nedenleri olmakla birlikte en baştaki sorun devletin kendi kendisini denetleyememesidir. Aynen bir yarışmada, hem yarışmacı hem de jüri olmak gibi.. Hem yarışıyor hem de not veriyor; böyle olmaz. Denetimi farklı kurumlarının yapması gerekmektedir. Eğitim denetimini günümüzde kim yaparsa yapsın, ister sivil toplum örgütü, isterse vakıf olsun… Kim olursa olsun, eğitim denetimi, eğitimdeki niteliği artıracak şekilde olmalıdır.
Bir ülkenin yönetim biçimi, eğitim sistemi ile yakından ilişkilidir. Eğitim dünyanın en iyi okul binalarını yapmak ve son teknoloji ile donatmak demek değildir. Bunların hiçbir önemi yok. Önemli olan ülke gençliğine, gelecek için bir yol çizebilmektir. Çizilen yol ne kadar toplumsal fayda sağlarsa, ülkenin yönetim biçimi de sağlam olur.
Günümüzde Avrupa Birliği Üyeleri, ekonomideki durağanlığı nasıl harekete geçirebiliriz diye sorgularken, çözümü eğitimde arıyor. Bizse ekonomideki durağanlığı eğitimde ararken, eğitimdeki niteliği değil, üniversitelerin öğrenci sayısına bağlı olarak ekonomiyi kurtarmayı hedeflemekteyiz. Seçim manifestoları maalesef öyle diyor. Ancak bizdeki ekonomik durgunluğu, ekonomik gelişmeyi eğitimde niteliği artırarak aramalıyız.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
Nizam 3 Yıl Önce
Eğitim için haklısınız. Bizim daha çooook yol katetmemiz gerek.
Kerem üstün 3 Yıl Önce
Teşhis yanlışsa tedavi başarılı olmaz. Okulda ilgisiz, Özel derste para kesen bir ton öğretmen var. Öğretmen nakillerinde sendikalar al gülüm ver gülüm, sendikalar para odaklı, sendikalar eğitimi boşvermiş siyaset yapmakta... Sistemi çalıştırırsan nitelikli eğitim olur. 80lerde eğitimi veren de devletti, denetleyen de. Niyet varsa olur. İcat çıkarmaya gerek yok.
Devrim Güden 3 Yıl Önce
Eğitimde bir çeki düzene ihtiyaç olduğu kesin! Ancak km nasıl yapacak?
Ayten Çelikoğlu 3 Yıl Önce
Aynı hamam aynı tas... Birşey değişmez, aynen devam :)