Diyalog Gazetesi
2017-06-26 10:31:32

Erdoğan'ın mesajı ve Crans Montana Zirvesi

Ferdi Sabit SOYER

26 Haziran 2017, 10:31

28 Haziran'da Kıbrıs Zirvesi gerçekleşecek. Ancak Zirve öncesi bölgemizdeki derin çelişkiler artarak ve daha da karmaşıklaşarak devam ediyor.
Suriye, Irak, Yemen'de bölgesel aktörler ve büyük güçler arasındaki çatışmalara Körfez Ülkeleri gerilimi de eklendi. 
ABD; Körfez ülkeleri arasındaki gerilimi, "aile içi kavga" olarak ilan etti. Ama bu çelişkiyi "aile içi kavga" diye tanımlarken, "aile" mensuplarından biri olan Katar'la 12 milyar dolar, diğer "aile" üyesi Suudi Arabistan'la ise 100 milyar doları aşkın silah satış antlaşmaları yapmaktan da geri kalmadı.
Bu yeni gerilime bağlı olarak Katar'a, diğer Arap ülkelerinin verdiği ve sert bir ültimatom niteliğindeki talepler basına sızdı. 
Bunlardan bir tanesi de Katar'ın Türkiye ile geliştirdiği askeri işbirliğini sonlandırması ve Katar'da konuşlanan TSK birliğinin geri çekilmesi ile ilgili taleptir. Ayrıca Katar'ın İran'la ilişkilerini bitirmesi istemi de var. 
Katar basına açıklanan bu talepleri reddettiğini açıkladı. 
Bu gelişmelerle olayların "aile içi" sessizlik içinde kalacağını zannetmek kolay değil.
Bunlar yaşanırken İran, 600 km öteden füze atarak İŞİD'i vurdu.
Bunu yalnızca Tahran'a yapılan terörist saldırıya yanıt diye okumak yetmez. 
Bu aynı zamanda bölge ülkelerine ve Suudi Arabistan, İsrail ve ABD'ye İran'ın askeri kapasitesini gösterme niyeti içeren ciddi bir mesajdır.
Yani İran tümüne pazusunu sıkarak bir nevi güç gösterisi yaptı.
Aynı dönemde Rusya da Akdeniz'deki savaş gemilerinden ve deniz altılarından Orta Doğu'daki İŞİD hedeflerine füze attı.
Daha evvel de Akdeniz'deki savaş gemilerinden ABD'de Suriye'ye füze atmıştı. Yani Rusya ve ABD bunları bölgede güçlerini hatırlatmak için yaptı. 
Aynı şekilde İsrail uçakları da Suriye mevzilerini Golan tepelerini vurdu.
Yani hemen yanımızdaki denizlerden ve bölgemizin içinden füzeler, uçaklar vuruyor. Etrafımızdan gidip gelen bu salvolarla güç gösterilerini sinik olarak izliyoruz. Kısacası Kıbrıs zirvesine giderken bölgedeki karmaşa ve gerginlik de çeşitlenerek artıyor.

"Yenecek kolay lokma değiliz"
Körfez krizinde, Suudi Arabistan'ın başını çektiği Katar karşıtı koalisyon, Türkiye'yi de hedefe koyan talepleri yaptı. Katar bunları reddetti. Katar'ın Türkiye ile ilişkilerine yönelik talep yapanların bunun reddinden sonra, rahat durmayacakları da açık. 
Bu nedenle Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Ramazan Bayramı mesajı, klasik Bayram mesajının ötesine taşarak ciddi uyarılar içerdi...
Sayın Cumhurbaşkanı, Bayram mesajında Orta Doğu'daki karmaşaya dikkat çekti. Türkiye'nin "yenecek kolay bir lokma olmadığına" dair önemli bir vurgu yaptı.
Sayın Erdoğan ayrıca, Orta Doğu ve Suriye ile Irak'taki gelişmelere işaret ederek, "Türkiye'nin Toprak Bütünlüğünü ve Milli Birliğini" kimsenin sarsamayacağını vurgulayan kararlı bir dil kullandı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'nın bu vurgularını, Irak'ta Bağımsız Kürt devleti ilanının tartışıldığı ve Suriye'deki gelişmelere yönelik olarak da böyle bir endişenin açıktan dile getirildiği günümüzdeki gelişmeler içinden okumak gerekir.
Dolayısı ile bu dönemde Sayın Erdoğan'ın,"Türkiye'nin Toprak Bütünlüğünü" önemle ve sert sözlerle vurgulaması çok önemlidir. 
Türkiye'nin garantörlüğü ve toprak bütünlüğü
Orta Doğu'daki bu çok yönlü oyunları göz önüne aldığımızda, Sayın Erdoğan'nın Bayram mesajında özel bir önem ve vurgu ile dile getirdiği Türkiye'nin "Toprak Bütünlüğü ve Milli Birliği" hassasiyetine bağlı olarak Kıbrıs'ta; "Toprak Bütünlüğüne ve adanın siyasi eşitlik içinde birliğine" dayalı çözümü savunmak, dünden daha önemli olmaktadır.
Bu yüzden Orta Doğu'da "Toprak Bütünlüğü" ilkesi temelinde çözüm aramak kararlılığında olan Türkiye'yi, Kıbrıs'ta bu ilke dışında, hamaset zemininde farklı bir yere sürüklemek tam bir cinayettir.

Türkiye'yi; Toprak Bütünlüğünün Garantörü olduğu Kıbrıs'ta, bunu gözetmeyen arayışlar içinde olan Garantör ülke durumuna düşürmek; onun Suriye, Irak ve Türkiye'ye dönük aynı temeldeki hassas politikasını evrensel temelde zora sokar.
Bu yüzden Crans Montana'da yapılacak Kıbrıs Zirvesine, Kıbrıs'ın Toprak Bütünlüğünün ve iki toplumun siyasi eşitlik içinde demokratik birliğinin istekli tarafı olarak gitmek önemlidir.
Üstelik bu Zirveden de böyle bir sonucun çıkması için istekli yaratıcı ve yapıcı inisiyatif geliştirmek çok daha önem kazanmıştır. 
Bu yalnız Kıbrıs Türk Toplumu için değil ama, bu bölgesel karmaşa içinde Türkiye'nin demokratik birliğine, bütünlüğüne ve geleceğine de pozitif katkı koymak demektir.
Bu yüzden Kıbrıs sorununda karşılıklı kabul edilebilir bir Federal antlaşmaya ulaşmayı hedeflemek, aynı zamanda Kıbrıs sorunu üzerinden Türkiye ile oynamak isteyenlerin alanlarını da daraltır.
Bakın göreceğiz, Katar karşıtı koalisyon yarın, Türkiye karşıtlığı üzerinden Güney ve Yunanistan'la da meşveretleşecek. Baksanıza İsrail ve Güney kendilerini çok iyi dost ilan ettiler. Katar karşıtı koalisyonun İran karşıtlığı temelinde İsrail ile ilişkisi de nettir...
Yani Kıbrıs sorunu üzerinden Türkiye üstüne oynamak hep söz konusu oldu.
Bu yüzden Crans Montana Zirvesinde Federal Çözüm temelinde yapıcı ve yaratıcı olmak, hem Kıbrıs Türk toplumunun hem de Türkiye'nin bugünü ve geleceği için çok önemlidir. Kıbrıs sorununun çözümüne bu yüzden kendimizi odaklamalıyız...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.