Emekli Tüm Amiral Sayın Cahit Yaycı, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Ekonomik Münhasır Bölgesinde bulunan 5. Parseldeki hidrokarbon sondajı için; “Güney Kıbrıs, Türkiye kıta sahanlığı dışında kalan kısımda sondaj yaparak, Ankara’nın kıta sahanlığını tanımıştır” dedi. Zaten “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Navtex ilanı üzerine Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, söz konusu alanın, Türkiye’nin kıta sahanlığının 10-12 mil uzağında olduğunu, eğer kıta sahanlığına dönük eylem olursa, gereken duyarlılığı göstereceğini duyurmuştu. Sayın Cahit Yaycı bu durumu: Güneyin, Ankara’nın Kıta Sahanlığını tanıması olarak ifade etti.
Ayrıca, Türkiye’nin AB Büyükelçisi Sayın Faruk Kaymakcı; 2016 yılında AB Konseyi tarafından durdurulan, AB – Türkiye Yüksek Düzeyli Enerji Diyalogu’nun (YDED), yeniden başlamasını istedi. Bu çağrıyı ise 26 AB üyesi ve “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne dönük yaptı.
Yani, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve yolları için ifade edilen bu üç açıklama, bir birini tanımayan, hatta husumet içinde olan iki devletin, aralarındaki sorunlara karşın, ortak çıkarlar için gerilimden uzak bir arayış içinde olduklarını gösteriyor. Güney Kıbrıs, sondaj çalışması için Türkiye ile aralarında bir antlaşma olmamasına karşın, Navtex ilanı ile Türkiye’nin Kıta Sahanlığı ilanına saygılı davrandı. Bu saygıyı da Türkiye değerli bulduğunu, Türkiye Savunma Bakanlığı açıklaması ile gösterdi. Ayrıca Türkiye’nin AB Büyükelçisi de AB- Türkiye Yüksek Düzey Enerji Diyalogu için 2016’da alınan blokajı kaldırması için, bütün AB üyelerine ve “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne diyalog için yumuşak yaklaşım sergiledi. Çünkü bugünkü konjonktürde, Batı’nın, enerji yolları ve kaynakları üzerinde kendi müttefikleri arasındaki gerilimi azaltmayı amaçladığı açıktır.
Ancak burada bir başka konu daha var. “Kıbrıs Cumhuriyeti” Savunma Bakanı Sayın Vasilis Palmas ise verdiği demeçte şunu ifade etti. “Yunanlılar kardeşimiz olabilir. Ama İsrailliler komşumuzdur. İsrailliler tamamen yanı başımızdadır. Üç dakika içinde Kıbrıs’a gelebilirler” dedi. Ne için? Savunma için. Bu demeçle kendi güvenlikleri için “denize düşen yılana sarılır” misali, büyük ve güçlü Türkiye’nin karşısında bu deyim benzeri açıklamayı yaptı. Bunu birde onların gözünden görelim. Eğer karşılıklı kabul edilecek bir antlaşma olmaz ve bunun yerine Kuzey Kıbrıs’tan ve Türkiye’den, güçlü Türkiye’nin askeri gücünü ileri sürerek, her sorunda onlara bu bir baskı olarak ifade edilirse, onlarda; “yılan çıyan ” demeden her şeye sarılırlar. Hali ile Kıbrıs sorununda çözüm olmazsa, ‘yılan çıyan” fink atar.
Bu bakımdan Rahmetli Bülent Ecevit’in, 1974 sonrası Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilmesi üzerine, Kıbrıs’ta ve Türkiye’de, radikal milliyetçi eğilimlerin eleştirilerine yönelik olarak ifade ettiği söz yeniden hatırlanmalıdır. Sayın Bülent Ecevit, eğer ayrı devlet ya da Kuzeyi, Türkiye’ye bağlama olursa, o zaman Türkiye, Ege’den sonra Güneyden de Yunanistan’la komşu olur ve Güneyden de sarılır diye bu eleştirilere cevap vermişti. Şimdi çözümsüzlük şartlarında, 21.yy’ın bu karmaşık ortamında, Türkiye Güneyden yalnız Yunanlılarla değil; ama İngiliz Üsleri haricinde; ABD, Fransız ve İsrail askeri güçleri ve üsleri ile de komşu oldu. Ne için? BM Parametrelerinden kaçmak için öne sürülen iki devlet tezi nedeniyle. Halbuki adanın toprak bütünlüğü temelinde; İki Toplumlu, İki Bölgeli ve Kıbrıs Türk Toplumunun Siyasi Eşitliği ile oluşacak Federal Kıbrıs çözümü, yalnız Kıbrıs Türk Toplumunun ve Türkiye’nin güvenliğini değil, aynı zamanda Kıbrıs Rum Toplumunun, Yunanistan’ın ve AB ile bölgenin güvenliğini ve ekonomik gelişimini olumluya götürecek esastır. Bu nedenle Kıbrıs’ta çözüm hayatidir.