“Keçi can derdinde, kasap et derdinde” sözünü hatırlatan günlerden geçiyoruz. İnsanlar iş, aş ve gelecek derdinde. Aynı sorun, esnaflar için var. Haykırışları gökyüzüne yükseliyor. Sanayiciler endişeli. Ticaret dünyası aynı endişeyi taşıyor. Borçlu vatandaş, karamsarlığın doruğunda. Kısacası büyük bir çoğunluk endişeli. Çünkü turist, öğrenci, Güneyden gelenler, yabancı işçiler yok. Kaldık baş başa.
Böyle bir ortamda, siyasetin gündemi bu dertlere bakmak olmalı. Yalnız bakmak değil; esas, çıkış yolu üretmek üzerine yoğunlaşmalı. Ama burada ciddi bir boşluk var.
Çünkü hükümet edenler, ‘siyaset salonunun’ önemli bir köşesini oluşturan ekonomik ve demokratik sorunları ele almak yerine, burada ciddi boşluk yarattılar. Bu nedenle erkte kalmak için, kendi siyasi çizgileri içinde farklı olanlarla; kendi dışlarında, kendilerinden farklı olanlara dönük, üstün gelmek için, geliştirdikleri kendi tezlerini, yani kendi seslerinden dinliyorlar. Üstelikte, ‘siyaset salonuna’, ekonomik, demokratik siyasi sorunları koymadıkları için oluşan boşluk nedeniyle, kendi seslerinin yankısını bir daha dinlemek durumunda kaldıklarından, kendilerini haklı ve güçlü sayıyorlar.
Aynı şey, Cumhurbaşkanlığı katında ve muhalefet dünyasında da var. Nitekim Cumhurbaşkanı bu ekonomik, siyasi sorunları; ‘siyaset salonun’ önemli bir köşesine hala koymadığı için, boş salondaki kendi sesinin yansıması, ona güzel geldiğinden; bu zor zamanda Cumhurbaşkanı seçiminin erkene alınmasını öncelik olarak ele alabiliyor…
Evet, muhalefet, hükümetin Pandemi ve ekonomik kriz nedeni ile ciddi olarak yaşattığı aksamalara ve yanlışlara dönük, doğru ve yerinde eleştiriler yapıyor. Pandemi hastanesi meselesinde, yabancı işçiler, casino çalışanları, Kuzeyde öğrenim gören üniversite öğrencileri. Güneyde çalışan işçiler ve öğrencilerle ilgili konularda hükümeti yanlıştan geri döndüren olumlu tavırları oldu.
Ama muhalefette, ‘siyaset salonuna’; ekonomik, siyasi, demokratik sorunların nasıl çözüleceğine bir program koymadığı için; burada oluşan boşluk nedeni ile güncel yanlışların eleştirisine dair kendi sesini ve onun yansımasını duyuyor. Bu da güncel siyaset zemininde onlar için hoş bir durum oluşturuyor. Ama kendi sesinin yansımasını dinlemek yeterli değildir.
Yani herkes, siyaset sahnesinde oluşturulan boşluk nedeni ile kendi sesinin yansımasını dinlemeye daldı. Hâlbuki zaman, boşluk bırakmadan, kendi sesinin yansımasını tekrar dinlemek değildir. Yani yansımalarla keyiflenmek değil, aksine hep birlikte, tüm sesleri dinlemeye ve meşhur Kızılderili atasözünü değiştirerek; “boşlukta yansıyan kendi sesini dinlemek yerine, bir birimizi dinleyip, ortak bir noktada temel sorunların çözümü için ortak aklı tetiklememiz gerekir.”
“Keçi can derdinde, kasap et derdinde” sözünü yeniden ve yeniden parlatmaya artık son vermek gerekir. Herkes, ‘siyaset salonunun‘ içindeki boş yere, toplumsal ekonomik, demokratik ve siyasi sorunların çözüm programını koymalı. Bu somut olmalıdır. Bunları koymayıp, doğan boşluk nedeni ile güncel siyasi polemiklerin içinde kendi sesinin yansımasını dinleme “zevkine” son vermek gerekir.
Boşluktan doğan, ses yankısına vurulmak
Paylaş