Evimin sokağa bakan tarafındaki yolun sağı ve solu topraktı.
Burası ilkbaharda çayır çimen çiçek dolar, insanın içini açardı.
Çirkinlik, nasıl görmesen de sana iyi gelmezse güzellik de onun farkında olmasan bile seni ferahlatır.
Ki ben farkındaydım ve bana iyi geliyordu.
Yol asfaltlanınca duvarımın dibindeki yeşillik şeridi yok oldu.
Birkaç yıl sonra her nedense asfaltla kaplanmamış olan diğer şeride belediye beton bloklardan kaldırım yaptı. Kimsenin yürümediği bir yere kaldırım yapmak… Hadi geri zekâlılık demeyeyim… Büyük bir israftı.
İtiraz ettim, bağırdım çağırdım, ama durduramadım.
Avrupa Birliği’nin iklim felaketine karşı yeşili teşvik etmek için hazırlamakta olduğu önlemlerden biri, yol kenarlarının kır bitkilerine ayrılmasıdır.
Bir sonraki ilkbaharda baktım, önümdeki kaldırımın beton bloklarının arasından birkaç yerde papatyalar fışkırmış. Asfaltta meydana gelen deliklerden de.
Gelecek ilkbaharda buralardan daha çok çiçek çıkacak. Minik tohumlar beton blokları kenara itecek ve asfaltı delecek.
Çünkü Herman Hesse’nin (1877-1962) Budistlerden öğrenip Siddharta adlı kitabında yazdığı gibi “yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlüdür, sevgi şiddetten güçlüdür.”
Belki zor yerleri seven kapari de çıkacak oralarda, şebboy da.
Yılların geçişiyle çimento çözülecek, katran eriyecek. Gırtlağı sıkılmaktan kurtulan toprak,
ilkbaharda eskisi gibi çiçek dolacak.
Uzun bir zaman içinde olacak bu ve ben görmeyeceğim. Ama hiç olmazsa bu gerçeğin bilgisine sahibim: Doğa er geç insanın ellerini üzerinden çekecek ve süratle geri dönecek.
Bir tek tohumda bütün dünyayı çiçekle dolduracak güç vardır.
Hayatın kendisi, bugün dünyayı dolduran sayısız canlı çeşidi, bir tek hücreden çoğalmadı mı?
İnsan üç yüz üç yüz elli bin sene küçük gruplar hâlinde avlayarak ve toplayarak varlığını sürdükten sonra tarıma ve yerleşik hayata geçti, ama idam fermanını imzalayarak.
Bu geçişin neden yapıldığı bir muammadır, ama ona yol açan nedenlerden biri herhalde bolluk içinde rahat bir hayat yaşama isteği idi.
Eğer amaç gerçekten bu idi ise büyük oranda ona ulaşıldı. Ama bu bir zafer değil ağır yenilgi idi.
Yerleşik tarıma geçiş insanın doğayı düşman ilan edip ona karşı başlattığı savaşta attığı ilk kurşundu. Bu kurşunların ardı kesilmedi. İnsan neredeyse dört milyar yılda şekillenen doğayı, on küsur bin yılda ağır yaralı bir biçimde yere serdi. Farkına varmadı ki o da doğanın bir parçasıdır ve doğayı öldürürken kendini de öldürüyor.
Doğa yere devrilirken yanında medeniyeti de götürecek.
İklim bildiğimiz yapıdaki insan hayatını imkânsız hâle getirecek şekilde değişiyor ve bu değişiklik bu konuda uzman olan bilim insanlarını şaşırtacak bir sürat kazandı.
Yangınlar, seller, kuzey yarım
küreyi kavuran rekor sıcaklıklar, kıta büyüklüğündeki Amazon yağmur ormanının yok olmaya yüz tutması insanlık için “uyan”
borusudur.
Türkiye bu boruyu duyarsa ormanlar boşuna yanmamış olur.
Birinci Dünya Doğa Savaşı
Paylaş
ali özdemir 3 Yıl Önce
yıllardır insan olmayan maraş bölgesinde bitki fırsat bulduğu heryerden fışkırıyor
Ruh İkizi 3 Yıl Önce
Yıllar önce, bir yazınızda yerleşik hayatın; buğdayın keşfiyle başladığını yazmıştınız. Her şey ondan sonra başladı ve devam ediyor. Bir tutam papatyaya, bir avuç toprağı çok gören insanoğlu, her gün yaşadığımız felaketleri hak etmiyor mu?
mustafa yüksel 3 Yıl Önce
Yerleşik hayata geçişin sebebi insanın akıl sahibi olmasıydı. Ben de o sayede bu yazıya yorum yazabiliyorum. Bir musluk bile tamir edemeyen ben ve benim gibi milyonların hiç hak etmeden aklın (başkalarının) yarattığı uygarlığın nimetlerinden yararlanması bana çok tuhaf geliyor.
Ruh İkizi 3 Yıl Önce
Sayın MM, Günlerce insan yüzü görmediğim bir bahçedeyim. İzmir ‘e yolun düşerse, buyur bir çayımı iç.
Ege’de Bir Sahil Kasabası 3 Yıl Önce
Sevgili gazete yönetimi; bir yorumun altına başka bir yorumcu cevap yazdığında ve bu ilk sayfaya sığmayıp 2.sayfaya düştüğünde, yorumu yazan da, o yoruma cevap yazan da aynı kişiymiş gibi görünüyor. Buna bir çözüm bulamaz mısınız?
uğur sezgin 3 Yıl Önce
Biz o boruyu en son duyan insanlardan oluruz. Avrupada iklim anlaşmasını imzalamayan tek ülkeyiz.
Sarp Ege 3 Yıl Önce
Insanoğlunun dayanılmaz ihtirasları, rant talepleri doğayı katletti. Küresel iklim değişikliği sebep degil sonuçtur.
Özkan Kılınç /İstanbul 3 Yıl Önce
Bu güzel yazılar için teşekkürler
Bünyamin kenez 3 Yıl Önce
Bir hafta önce Burdur'a akraba düğünü için gitmiştik. Isparta ve Burdur da tanıdık eş dost ziyareti yaptık. Beyşehir, Salda gölü suyu gözle görülür şekilde azalmış. Eğirdir gölü hem çok çekilmiş hemde kirlenmiş. Kısa bir süre önce göle girenlerde şiddetli kaşıntı olmuş. Bunun nedeni kirlilikmiş. Ziyaret ettiğim bir arkadaşım gölün kenarında kayısı yetiştiriciliği yapıyor onlara ilaç veriyormusunuz dedim. Tabii ki 20 kez veriyoruz dediler. Gölün hemen kenarı bu ilaçlar göle akıyor. Yine sohbet ettiğim bir emekli abi sondaj ile su çıkarmış. Bir sene sonra su yarı yarıya azalmış. Her sene azalıyormuş. Daha derine kaçıyormuş. Özeti, su hem azalıyor hemde kirleniyor. Bu göller bölgesinde böyle. Akdeniz için gelecekte su sıkıntısı en büyük sorun olacak sanki.
Ali Veli 3 Yıl Önce
Dun IPCC raporu yayinlandi. 1,5 derecelik artisin artik 2040 tan once gerceklesecegi ortaya cikti. Yani beklenen den cok daha once gerceklesecek. Bir hafta once yayinlanan bir arastirmadaysa okyanus akimlarinin iklim degisikliginden etkilenmeye basladiginin ilk belirtilerini orataya koydu. Bugun bu yaziyi yazarken bile, Turkiye , Italya , Yunanistan vs. hala cayir cayir yanmaktayken bile insanlar malesef bu gibi sorunlarin kendi hayatlarinin disinda oldugunu, kendilerini etkilemeyecegini zannedip hala daha durumun ciddiyetine varmis degiller. Iklim felaketi tum hiziyla degil hergun hizlanarak geliyor ve kimsenin tahmin bile demeyecegi bir sekilde ivme kazaniyor. Simdiye kadar yapilan nerdeyse hemen hemen butun tahminler bu felaketin oldugundan daha kotu oldugunu gostermistir ve gostermektedir. Hergecen gun yapilan tahminler tekrarden degerlendiriliyor ve ayarlaniyor ve malesef her seferinde olayin "tahminlerimizden DAHA KOTU" oldugunu anliyoruz. Ne zaman bu hayalden uyanip bu konuda birseyler yapacagiz bilemiyorum ama milyonlarca hatta milyarlarca insan olmeden bence pek ciddi bir onlem alinmayacak. Fakat o zaman da artik is isten gecmis olacak ve aldigimiz onlemler yeterli olmayacak. Kisacasi kendi cahilligimiz, yobazligimiz , bencilligimiz malesef sadece insanligi degil dunyadaki butun canlilari tehlikeye atacak seviyede. Insanlik olarak psikopatca bir tavirla hayatimiza devam ediyoruz , ta ki is isten gecmis olsun.
Ege’de Bir Sahil Kasabası 3 Yıl Önce
Türkiye, 22 Nisan 2016 tarihinde Paris İklim Anlaşmasını imzaladı ama onaylamadı. Uluslararası anlaşmaların bağlayıcı hale gelmesi için imzalanmaları yeterli olmuyor, parlamentosunda onaylanması ya da başka resmî kabul gerekiyor. Neden onaylamak istemediği ile ilgili de Google’da bilgi bulabilirsiniz.
Beyhan Alkan 3 Yıl Önce
Yıllar önce bir gazetenin o hafta sonu ilâvesinde Burdur'un tanıtılıyordu.Arka sayfada dönemin Belediye Başkanı,Burdur Gölünün kirlendiğini,sularının azaldığını göl olma vasfını kaybetmek üzere olduğundan da bahsettikten sonra halkın da AVM istediğini ekonomik imkânlarının da sınırlı olduğunu belirtmişti.Baskan,bir araştırma yaptırarak halkın talebini belirlemek ister,sonuç büyük bir ekseriyetle AVM çıkar belediye de gölü feda ederek halkın isteğini yerine getirir. Yetkili kurumlarca,Burdur gölünün önemi anlatıldı mı? Anlatıldıysa ne kadar anlatıldı?bilemiyorum.Şunu biliyorum ki biz doğayı sevmiyoruz.
Rehend 3 Yıl Önce
Çöküş* öncesi yaşamı daha görünür kılıyor sevgili Metin Münir. Rêz û silav mamoste. ........ Çöküş-Steve Taylor
faruk ercan 3 Yıl Önce
Teşekkürler M.M.
Turkish power 3 Yıl Önce
Ab iklim anlaşmasını imzaladı da ne oldu çevreyi kirleten teknolojileri üretimleri 3. Dünya ülkelerine kaldırdılar her yıl milyonlarca ton çöpü kendi ülkelerinden gariban 3.dünya ülkelerine sürmüyorlar yani kafa benim ülkem temiz kalsin dünyanın geri kalan gariban yoksul ülkelerini çöplüğe çevirelim önemli değil buram buram riyakarlik
ece aksoy 3 Yıl Önce
türkiyede boru bozuk yedek parçası yok. tohum yenilgi nedir bilmez beklemede gökkuşağı renklerine yeni renkler ekleyerek fışkıracak demir de beton da bozuk boruyla başnaşa
Nadide Kıyak 3 Yıl Önce
Konuyla ilgili okunması gereken bir makale: http://www.bbc.com/earth/story/20160722-why-we-should-let-raging-wildfires-burn
Ali Veli 3 Yıl Önce
Aynen . Enerji icin aldiklari sozum ona "onlemler " de pek farkli degil zaten. Termik santraller haril haril calisirken gidiyorlar Finladniyada agac eken bir sirkete biraz para veriyorlar ya da guney Amerikada birkac agac ekiyorlar ve uretiom "karbon notral" oluyor . Sonra da "Biz yesil enerji kullaniyoruz " diye , yalan yere reklam yapiyorlar. Bati avrupanin ve gelismis ulkelerin aldigi bircok onlem malesef goz boyamadan baska birsey degil.
m.Şakir 3 Yıl Önce
Bu küresel ısınma lafına fazla kulak kabartmayalım. İki yıl önce Slovenya'da binlerce çam ağacı kışın soğuktan yandı. Kurudu ve öldü yani.
Trakya’dan 3 Yıl Önce
Trakya’mızın canım toprakları şuursuzca sanayileşmeye açılınca şimdi zehir soluyoruz, eski Trakya’yı bilen bizler üzüntüden kahroluyoruz ve insanın kendi kendini yok etme kteki azmine inanamıyoruz