Rahmetli Denktaş bütün çözüm önerilerine hayır dediği için yabancı diplomatlar arasında “Mr No” olarak bilinirdi.
Denktaş’ın hayırcı tutumunun arkasında mantıklı bir neden vardı: Çözüm, olacaksa, Kıbrıslı Türklerin adanın kuzeyine iyice kök salabilmeleri için mümkün olduğu kadar geç olmalıdır.
Hiç olmasa da olurdu. Çünkü Denktaş’ın Rumlar kadar Kıbrıslı Türklere de güveni yoktu. “Bir dolaba bir Türk ile bir Rum kapat, iki hafta sonra iki Rum çıkar,” derdi.
Denktaş’ın yakını olan bir arkadaşım cumhurbaşkanlığı sırasında bir gün ona sormuş: “Güzelyurt’u ve Maraş’ı Rumlara versek de sorunu çözsek iyi olmaz mı?”
Denktaş cevap vermiş: “Sabretsek de onlar da bizim olsa daha iyi olmaz mı?”
Kıbrıslı Türkler adanın kuzeyine sanırım Denktaş’ın hayal ettiğinden daha güçlü bir biçimde kök saldı. Artık Türk askerinin adaya çıktığı 1974’teki yoksul toplum yok. Kıbrıslı Türkler Rumlardan kalan emlaki, sermaye olarak kullanıp eskiye nazaran refaha ulaştı.
Rumlar kaçtıktan sonra boş kalan köy ve kasabaların hepsi Kıbrıslılar ve TC’den gelen göçmenlerle doldu.
Kişiler zenginleşti ama devlet fakir kaldı. Kıbrıslı Türklerle Rumlar arasındaki refah ve medeniyet uçurumu da kapanmadı. Hâlâ Rumlardan 50 yıl gerideyiz.
Otuz yıl cumhurbaşkanlığı yapan Denktaş’ın kendi eli ile kurduğu ve kurulduğundan beri en büyük parti olan sağcı Ulusal Birlik Partisi (UBP) KKTC’yi iyi çalışan bir devlet hâline getiremedi. Kendi ikbal ve menfaatinden ilerisini düşünmeyen politikacıların elinde KKTC için güç değil, zaaf kaynağı oldu.
Denktaş’ın en büyük hatası Rumlarla savaşın 1974’te sona erdiğini ve kazananın Türk toplumu olduğunu özümseyememesi oldu. Savaş devam ediyormuş gibi ara vermeden enerjisini Rumlarla kavgaya yoğunlaştırdı ve 2012’de 88 yaşında ölünceye kadar bu değişmedi. Ekonomi ne durumda, hükûmet iyi yönetiyor mu, eğitimin düzeyi düşüyor mu, kamu hizmetleri ne âlemde, bunlarla fazla ilgilenmedi.
Rumlarla kavga, Denktaş’ın Türk toplumuna bıraktığı en büyük miraslardan biridir. Bu kısır didişme hâlen de toplumu en çok meşgul eden konudur. Rumlara laf yetiştirmek bir endüstridir. Gazeteler, yorumcuların görüşleri bunlarla doludur. Cumhurbaşkanının bu konuda beyanat vermediği gün neredeyse yoktur.
Denktaş’ın ilk günden amacı Kıbrıslı Türklerin Rumların boyunduruğu altına girmemesi, yok olmaması, gözü Türkiye’ye dönük bir toplum olarak varlığını sürdürmesi idi. Bunda kendi ümitlerini bile aşan bir biçimde başarılı oldu.
Ne yazık ki bunun ötesinde, örneğin “kalkınıp Rumları yakalayalım” gibi bir hedefi olmadı.
AKP iktidara gelinceye kadar Denktaş’a TC’de büyük saygı vardı. Onun döneminde Ankara’dan Kıbrıs’a bol para akıtıldı. Kıbrıslı Türkler değirmenlerini taşıma su ile döndürmeye alıştılar ve bu alışkanlıklarını hiç kaybetmediler.
Hükûmet TC’den gelen parayı, bir kısmının cebe atılarak, döndürme yeri oldu. Bu paralar hiçbir zaman verimli yatırıma evrilmedi. Vergi yerine Ankara’dan iane beklemek gelenek hâline geldi. Altyapı ve kamu hizmeti kalitesi düştükçe düştü. Halk yönetime karşı olan güvenini yitirdi.
Bir klişe ile bitirmek gerekirse: Denktaş mantalitesi savaşı kazandı ama barışı kaybetti.
Bir miras
Paylaş
Beyhan Alkan 3 Yıl Önce
Ustam,yazınızı yine keyifle okudum.Ellerinize yüreğinize sağlık.Konu çok da tanıdık geldi.Acaba neydi,neydi derken bir de baktım ki anlattığınız küçük Türkiye Cumhuriyetiymiş.
Ruh İkizi 3 Yıl Önce
Ekonomi, iyi yönetim, eğitim düzeyi ve kamu hizmeti çok iyi bir tespit. Bir ülkenin gerçek bekâsı tam da bu alanlardaki başarılara bağlıdır. Elinize sağlık Üstadım.
Kâzım 3 Yıl Önce
Parayı veren her zaman patrondur. Halk güvenlikçi politikaların egemen olduğu bir milliyetçilik çemberinin içine sıkıştı.
Öz 3 Yıl Önce
1974 de Rumlardan, yüzlerce sanayi işletmesi, tarım arazisi, portakal bahçesi, çiftlik. Bankalardaki kasalardan kıymetli taşlar, döviz, Kıbrıs Liraları. Oteller, lokantalar, turizm işletmeleri. Her şeyi tastamam evler, apartmanlar, villalar. Taşıt araçları, araba, otobüs, kamyon. 200 bin varlıklı kişinin bıraktığı her şey kaldı.En önemlisi o dönemde dünyanın sayılı tatil beldesi Maraş kaldı.Her şeyi bitirdik.Neden acaba?
Tekin Aydeniz 3 Yıl Önce
Kıbrıs para almayı kabul etmezse halk bu düzeyde hizmet alamayacak. Eğer para almaya devam ederse borçlu kalmaya devam edecek. Zor bir durum. Herşeyin bir maliyeti var.
Ahmet 3 Yıl Önce
"Bir dolaba bir Türk ile bir Rum kapat, iki hafta sonra iki Türk çıkar" diyebilir miyiz peki?
Hasan Nuri 3 Yıl Önce
Bir Dolaba Bir Türk ile Bir Rum kapat iki Hafta sonra iki Kıbrıslı çıkar ,,
m.Şakir 3 Yıl Önce
200.000 nüfuslu devlet olmaz. Bir gün elimizden kaçıverir ne olduğunu anlamayız.
Güzel Kıbrıs 3 Yıl Önce
Hiç katılmıyorum. Zaman zaman tekrarlanan bir algı, yanılsama yazısı daha. Bunu neden güzelim yazılar arasına sığdırıp rumun türklerden elli yıl ilerde olduğunu vurgulanıyor anlam veremiyorum. Türkiye'ye dönükse KKTC rumlar nereye dönmüş?Yunanistan, AB. Gerçekçi olmak lazım. Tarih toplumların nasıl dönüştüğü konusunda örneklerle dolu. Başka bir algı da Maraş meselesi. Verelim. Uçaklar gelsin. Böyle olmamalı, yapmayın...
Hasan Nuri 3 Yıl Önce
Kırk yıldır gelmiş geçmiş Liderlerimiz Kıbrıslı Türklerin kendi ayakları üzerinde durmanilmesini sağlayamamıştır Gelecekte gelecek olan KKTC liderlerimize ise bol şanslar dilerim !!
mustafa yüksel 3 Yıl Önce
‘Rumlarla Kavga’ işin doğası (egemenlik mücadelesi) gereğiydi. Bu kavgada Rumların arkasında AB/D desteği vardı. Kıbrıslı Türk toplumu bağımsızlığından ödün veremez, vermemeli. Diğer sorunlar zaman içinde çözülebilir
mustafa yüksel 3 Yıl Önce
Teslimiyet ! Sıkı durursan olur !
Ayshe Phatma 3 Yıl Önce
Saçma. Bu listede numara 188 den sonrakilerin hepsinin nufusu 200,000 den azdır. https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_population_(United_Nations)