Simon Aykut davası ve arkasından gelen diğer tutuklamalar toplum içinde endişe kaynağı oldu. Buna dönük tepki de saman alevi gibi şekillendi. Bu nedenle Güneyin egemen güçleri, “pire ısırdı, çık yukarı” misali adımlarını ilerlettiler. Bu tavırları için önce, ‘Kıbrıs Türk Toplumunun bütününe şamil değildir, yabancılara dönüktür’, yatıştırıcı gazını saldılar. Sonra da Meclislerinden, Kuzeydeki Kıbrıs Rum emlakları üzerinde ister yatırım yapsın, ister ekip biçsin, çok geniş bir insan kitlesini, kökeni de ne isterse olsun, suçlu ilan eden bir yasa çıkarttılar... Bu geniş kapsamlı yasa, yürütme ile devletin ilgili birimlerine ciddi hapislik cezaları ile tutuklama, yargılama hakkı verdi. Sonrasında da bu fırsatı kullanarak, “Demokles’in Kılıcı” gibi bunu toplumun başına astılar. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar, Sayın Simon Aykut için, “Ben ona Güneye geçme tavsiyesi yaptım” dedi. Yani Sayın Aykut, “Aslanlara” sunulan, ‘sarı inek’ gibi oldu. Sonra da başımıza, “Demokles’in Kılıcı” asıldı.
Peki bunca zamandan sonra bu adımlar neden gelişti? Bir neden, yönetenlerin Taşınmaz Mal Komisyonuna (TMK) dönük bakışıdır. Çünkü ona, kendinin ya da ailenin bir evladı gibi değil; zorunluluktan ötürü bakmak zorunda oldukları, uzak bir akrabanın yetim kalan çocuğu gibi baktılar. Ayrıca onu yaşama getiren “ebeveynlere” duydukları öfke de, bu soğukluğu iki kat artırdı. Diğer neden ise TMK’yı doğuran “Hatice’ye” değil de gelişen “Neticeye” sevdalanmalarıdır… Çünkü o “Hatice” BM Parametrelerine dayalı olarak gelişen Kıbrıs Türk Toplumunun Federal Çözüm iradesi idi. Bu, Kuzeydeki emlakları değerli hale getirdi. Bu nedenle bunlar bunu doğuran “Hatice’ye” öfkelerinden, yalnızca ondan gelen “Netice’ye”, yani servete “gözü kara” sevdalandılar.
Bu getirilerle birlikte, iç siyasi ve “duygusal” sevdalarda daha da yanarak, sonuçta Maraş Açılımı denen akıl ve mantık zorlaması politikaya geldiler. Bunu da İki Ayrı Devlet Tezi ile birleştirerek, “Hatice’yi” hepten yok sayan bir noktaya ulaştılar. Böylece TMK’yı, “cami havlusuna terk edilen çocuk” durumuna düşürdüler. Bu boşluğu Güneyin Bağnazları da tepe tepe değerlendirdi. Ama her şeye karşın vakit geç değildir. TMK’ya dönük ilgi ve destek artmalı. Kıbrıs Sorunun çözüm yolunda da Mart ayı içinde gerçekleşecek olan Zirvede, çözüme dönük bir yumuşak bakış gelişmeli. Ayrıca TMK’nın kararlaştırılan tazminatlarına dönük, acil olarak ödeme planı yapılmalı. Biriken müracaat dosyalarının süratle ele alınması sağlanmalı. Kaynak meselesi ele alınmalıdır. Ayrıca Kapalı Maraş ve Maronitlerin mülklerinin, çok defa ilan edildiği şekli ile mülk sahibi Rum ve Maronitlere adım adım verilmesi öne alınmalıdır. Bu adımlar, Güneyin Bağnazlarının TMK’yı, Haziran 2025’te tam anlamı ile etkisiz kılma oyunlarını bozacaktır. Hiç olmazsa Güney Meclisinden geçen yasa sizi uyarsın. Çünkü Güneyin şovenistleri, öyle bir iki ya da üç beş “Sarı İnekle” doymazlar. Güneyde ve Kuzeyde Toplumu mülksüzleştirme iştahları arttı. Bu fırsatı onlar, yalnızca “Neticeye” sevdalananlar sayesinde buldu.
Hasan Nuri 3 Gün Önce
Sayın Soyer , Diyalog TV Güne Merhaba Programında Yapmış olduğunuz gerçek Kıbrıs Açıklamaları Kayda değerdir , Çalıştıramadığımız TMK ve halen arkasında Koştuğumuz egemen ayrı Siyasetimiz sonucu Başımıza neler gelebileceğini açıkça açıkladınız, ‘ KKTCde her geçen gün Aleyhimize geçen zamanın Dünyanın kabullendiği Gerçekçi bir Siyaset ve Düzene geçilmeden ise Durmayacağını Bilmemiz gerekiyor ! Sizlere Sağlıklı Günler Dileğiyle .
Atıf 3 Gün Önce
Kaynağı belli olmayan para girişi var. İstediği rakama ev daire alıyor ve istediği rakama kiraya veriyor. Alın teriyle çalışan yerli vatandaş bunlarla asla rekabet edemez. Bir sonraki yerli nesli fakirlik bekliyor. Hükümette trajikomik şekilde evsizlere düşük kredi dağıtıyor. Kıbrıs'ın demografik yapısı kırıldı. Görünüşe göre şu anda Kıbrıs'ın Osmanlı Türk nüfusunun demografisi için dolaylı şekilde savaş veren tek kurum Rumlarda
Tamer Karadeniz 1 Gün Önce
Tutturmuslar TMK diye... Milletler arası anlaşmalar TMK ile sağlanamaz.. Dünya tarihinde kim askeri alanda yendiği başka birine: 'Ah be gardascigim, girdim seni, Hemi da üzdüm cok. Al sana ev, arsa, para-pul vereyim, senden aldiklarimi geri vereyim da sulh olalim." demiştir? Çözüm için ne uyduracaginizi bilemiyorsunuz artık...!