Yaratıcılık bazı sahalarda daha çok gençliğe has bir özelliktir. Matematikte bütün önemli buluşları yirmilerindeki kişiler yaptı. Matematiğin yakın akrabası olan Teorik Fizik’te de aynı durum var.
Einstein (1879-1955) onu geçen yüzyılın en ünlü fizikçisi yapan ünlü formülü, E=mc2, 1905’te yazdığında 26 yaşındaydı. Aynı yıl fizikte dönüm noktası olmuş, çığır açan üç tebliğ daha yayımladı. Ondan sonra elli yıl daha yaşadı ama yeni bir buluşu olmadı.
Einstein’in “Aristo’dan sonra en büyük mantıkçı,” dediği Kurt Gödel (1906-1978) 1930’da Eksiklik Teoremleri’ni açıkladığında 24 yaşında idi. Matematikte doğru olan ama doğruluğu kanıtlanamayan ifadeler bulunduğunu belirleyen bu teoremlerden sonra Gödel, hayatının geri kalan kırk sekiz yılında gittikçe derinleşen bir sessizliğe büründü.
Newton (1643-1727) 1666’da hareket kanunlarını keşfettiğinde 23 yaşındaydı.
Genel kanaat, ki herkes katılmıyor, 35 yaşını geçen matematikçilerin en iyi yıllarını geride bıraktıklarıdır.
Ünlü matematikçi G. H. Hardy’nin (1877-1947) 1940 tarihli anılarında yazdığı gibi: “"Matematikçiler matematiğin diğer bilim ve edebiyat dallarından daha fazla gençlerin oyunu olduğunu unutmamayı ihmal etmemelidirler.”
Tarih boyunca ün kazanmış 2000 bilim adamı üzerinde yapılan bir araştırma, matematikçilerin önemli katkılarını diğer sahalardaki bilim insanlarından daha genç yaşta yaptıklarını ortaya çıkardı.
Bir açıklamaya göre bunun nedeni, matematikte yeni bir şey ortaya atmanın yaşam tecrübesi gerektirmediğidir. Matematikte kanıt kısadır ve yeni bir buluşu bilimsel dergilerde yayımlamak, başka buluşlar gibi uzun zaman gerektirmez; çünkü bulunan çözüm veya formül ya yanlıştır ya doğrudur. Bir başka neden, matematik yeteneğinin çoğu zaman 3-4 gibi çok erken yaşlarda ortaya çıkmasıdır.
Genellikle doğru olmakla beraber bu kuralın istisnaları da vardır. On Dokuzuncu Yüzyıl’da yaşayan ve bazen “Matematikçilerin Prensi” olarak anılan Carl Friedrich Gauss (1777-1855) , 76 yaşına kadar hem fizik hem de matematikte önemli sonuçlar oraya çıkardı.
Konuya bir de dürbünün diğer ucundan bakılabilir. Yaratıcılığın bir bitiş yaşı var mı?
Biraz yakından tanıdığım dünya çapında yazarlardan bazıları yaşlılıklarında fena hâlde çaptan düştüler. Graham Greene (1904-1991) ve Nobel ödüllü V. S. Naipaul (1932-2018) ve Ernest Hemingway (1899-1961) meselâ. Ama bütün büyük edebiyat ödüllerinin neredeyse hepsini toplamış olan J. M. Coetzee 82 yaşında ilginç romanlar yazmakta. Orhan Pamuk da 69 yaşında üretmeye devam ediyor.
Müzisyenlerin, hem besteci hem de icracı olarak, üretken yılları uzundur. 1750’de 65 yaşında ölen J. S. Bach, ki bu o yıllar için bayağı uzun bir ömürdü, görme sorunları yaşamasına rağmen neredeyse son günlerine kadar beste yaptı. Yirminci yüzyılın en büyük piyanistlerinden biri olan Vladimir Horowitz 1989’da öldüğünde 86 yaşında idi. Son konserini iki yıl önce vermişti.
Belki klasik müzikte onunla uğraşanları uzun ve yaratıcı yaşatan bir şey var.
Yaratıcılık ise galiba bazen yaşta bazen baştadır.
5 Mayıs 2022
Ruh ikizi 2 Ay Önce
Bir Sayın MM geçti bu dünyadan.Takip edip bilgi alanlar, sayıp seven herkese selamlar olsun.
Üsküdarlı 2 Ay Önce
Yazılarında yaşayacak. Ruhu şad olsun.
Ege’de Bir Sahil Kasabası 2 Ay Önce
Dün mezarı başında anma töreni yapıldı mı acaba? Eğer yapıldıysa Diyalog Gazetesi keşke bunu bizimle paylaşsa idi.
Bir okur 2 Ay Önce
Keşke.
Akdeniz akşamları 2 Ay Önce
Yaş ile yaratıcılık arasındaki ilişki kişinin çalıştığı alana bağlıdır. Bazı şairler ve matematikçiler gibi üretken kişiler erken yaşta zirvelere ulaşırken, aralarında tarihçiler ve filozofların da bulunduğu diğerleri ise daha sonraki yaşlarda zirveye çıkmaya eğilimlidir. Genel olarak bilim, yaşlandıkça daha az yaratıcı olduğumuzu öne sürüyor, ancak durum bu kadar basit değil. Bunun nedeni, tıpkı içinde olduğumuz dünyanın sürekli bir değişim halinde olması gibi, hiçbir kişinin aynı davranışa sahip olmamasıdır. Tüm MM okurlarına selam ve sevgiler...
…..(Dionysos) 2 Ay Önce
Diyalog yönetimi bir Ekimde yeni yazı gelmedi unuttunuz mu, hatırlatayım istedim.
Durmuş Aksoy 2 Ay Önce
Bence yaratıcılığın bir bitiş yaşı yok. Yaratıcılık bir konuya yoğun ilgi ve odaklanma gerektirir. Geçmiş yüzyıllarda yaşam daha kısa idi ve daha erken olgunlaşılıyordu. Yirmili yaşlar en verimli çağlar olabilir, ama verimlilik yaş ilerlemesi ile bitmez, ancak şöyle bitebilir; Evlilik, aile, çocuk yetiştirme ve hayat gaileleri ilgiyi ve odaklanmayı çektiği için, zihin yaratıcılık gerektiren entelektüel uğraşlara zaman ayıramaz hale gelebilir. Entelektüel uğraşlara ilgi ve odaklanma devam ettiği müddetçe yaratıcılık ve üretkenlik ileriki yaşlarda da devam edebilir. MM’bunu başarıyordu, 80 yaşına rağmen en yeni, en güncel konularda üretkenlik gösteriyordu. Benden de tüm okurlarına selam ve sevgiler.