banner564

“Çocuğuma iş, bana da para” değil, köyüme hizmet

   Kuzey Kıbrıs’ta hemen her yıl bir seçim vardır...
   Her seçim döneminde, 6 ay öncesinden adaylar köy köy dolaşmaya başlar...
   Seçimler bitince köyler yeniden unutulur...
   Tabii vaadlerde...
   Nisan ayında Cumhurbaşkanını seçeceğiz...
   Adayların bir kısmı altı ay öncesinden çalışmaya başladı...
   Diğerleri de dört, ya da beş ay kala...
   Köylerin tümünü gezebilmek için başka çareleri de yok...
   Kıbrıs Türk halkı; siyasetçiye ne kadar kırgın ve kızgın olsa da, ayağına gidildiği zaman affedicidir...
   Önce söyleyeceğini söyler, eleştirisini yapar, sonra da dinlemeye başlar...
   Ne var ki; bu ziyaretlerde köylerin ve kentlerin gerçek sorunlarına inilmiyor...
   Sadece şikayetler dile getiriliyor, adaylar çeşitli vaadlerde bulunarak, oradan ayrılıyor...
Vaadler hep havada kalıyor
   Seçim öncesinde verilen vaadlerin çok büyük bir kısmının seçim sonrasında tutulmadığını biliyoruz...
   Örnek mi istiyorsunuz?..
   DP lideri Serdar Denktaş, seçim öncesinde “Ercan’ı geri alacağız” demedi mi?..
   Seçim sonrasında hükümete girdiği ilk günlerde aynı sözü tekrarlamadı mı?..
   Peki sonunda ne oldu?..
   Ercan’ı geri alamadı...
   Zaten alamazdı da...
   İlgili şirketin ‘KKTC devleti ile’ yapılmış sözleşmesi var...
   Bu sözleşmeyi iptal ettiğiniz anda, karşınıza çıkacak tazminat rakamlarını, Kooperatif Merkez Bankası’nı satsanız da ödeyemezsiniz...
   Nitekim Serdar Denktaş da ‘geri alma’ iddiasından vazgeçti...
   Yeni pist yapımı için düzenlenen törene de ‘protokol gereği’ katıldı...
   Eleştirilerle karşılaşınca halktan bir güzel özür de diledi...
   Buraya kadar ‘Okey’ mi!..
   Okey!..
Tam gün hizmet n’oldu?..
   DP’yi bırakıp, CTP’ye geçelim...
   Seçim öncesinde bizlere ne demişlerdi?..
   Eğitimde ve sağlıkta tam gün uygulaması...
   “Bu hükümet reformlara imza atacak...” denmişti...
   Hangi reformlara?..
   Orasını bilen yok...
   Peki eğitim ve sağlıkta tam gün n’oldu?..
   Daha sıra gelmedi...
   Neden?..
   Altyapı hazır değil de ondan...
   Seçim öncesinde altyapının hazır olmadığı bilinmez miydi?..
   Elbette bilinirdi...
   Peki, alttan başlayıp, üste çıkamayacağınıza göre halka neden söz verdiniz?..
   Verdik işte...
   Öyleyse Serdar Denktaş gibi siz de özür dileyin...
   “Yapamadık” deyin ve tüm umutları ‘çözüm sonrasına’ endeksleyin...
   “Çözüm olmadan hiçbir şey olmaz” deyin!..
   İnanan inanır...
   İnanmayan bayılır!..
Tayvan’ı unuttuk gitti
   Gelelim UBP’ye...
   2009 seçimleri öncesinde karşımıza renkli broşürlerle çıkmışlardı...
   Uzakdoğu’nun parlayan yıldızı Tayvan’ın renkli görüntüleri vardı...
   Seçim sonrasında Kuzey Kıbrıs’ta tüm gümrük duvarları kaldırılacaktı...
   Böylece fiyatlar ucuzlayacak, ambargolar kırılacak...
   Ülke bir ticaret ve turizm cenneti olacaktı...
   Peki N’oldu bu Tayvan meselesi?..
   Bazı engeller çıktı!!!
   Ne gibi?..
   Masaj kısmı engellere takıldı...
   Tayvan olacaksak, tüm özellikleriyle olmalıyız...
   Masaj olmazsa Tayvan da olmaz...
   Öyleyse?..
   Unut gitsin...
   Namaz varsa, masaj olmaz!!!
Köyüne geleni yakala
   Peki bundan böyle ne yapmak gerekiyor?..
   Köyüne gelen adaylara ve onları destekleyenlere anında iş yaptırmak...
   “Bak köyümüzün su borularının tamamı asbes... Bunları iki haftada değiştiren oyumuzu da alır...”
    “Bak yürüyecek yol kalmadı... Asfaltı dökün, oyumuzu alın...”
   “Bak bu köyde bir tane çocuk parkı yok... Size bir hafta süre! Parkı yapın, oyumuzu alın...”
   “Bak hayvanlarımız hastalıklı... Aşıları getirin, oylarımızı alın...”
   Gördüğünüz gibi yazdıklarımın hiç birinde ‘kişisel menfaat’ yoktur...
   Çocuğunuza veya bir yakınıza iş istemek yerine, yaşadığınız yerin sorunlarına çözüm isteyin...
   Çünkü; seçim sonrasında o köylerde ve kentlerde yine sizler yaşayacaksınız...
   Çocuklarınız ve torunlarınız oralarada hayat bulacak...
   Bu ülke artık 3-5 kişinin daha memur olmasıyla düzelmez...
   Düzelmesini istiyorsak, önce siyasileri hizmete zorlamalıyız...
   Aksi halde tüm umutlar ‘çözüm sonrasına’ bırakılır...
   O zaman da büyük acılar çekeriz...
   Babalar, analar, dedeler ve nineler!!!
   Geçmişi çocuklarınıza anlatın ve onları geleceğe hazırlayın...
   İleride bir Fatiha istiyorsanız eğer...
   Onlara hayali şeylerden değil, gerçeklerden söz edin...
   Siyasilere de “boş vaadlerden” vazgeçmelerini tavsiye edin...
   Seçim öncesinde yapmadıklarını, seçim sonrasında hiç yapmazlar...
   Unuturlar gider...
   Sizler de sorunlarla boğuşmaya devam edersiniz... 
YORUM EKLE

banner608

banner473