banner564

‘Olmaz, olmaz’ demeyin

   Yunanistan, yıllardır ekonomik krizle boğuşuyor...
   Çalışmadan, yeterince üretmeden tüketmenin ve lüks yaşamın sonucunda iflas eden bu ülkeye Avrupa Birliği tarafından 220 milyar Euro’nun üzerinde para aktarıldı...
   Maliye Bakanı Yanis Varoufakis’in iddiasına göre; Yunanistan’ın Euro’dan çıkarılması halinde, bunun AB’ye maliyeti bir trilyon Euro olacak...
   Referanduma saatler kala yapılan bu açıklama, AB’ye gözdağı vermekten başka birşey değildi...
   Ne var ki; batmış bir ülkenin Başbakanı Aleksis Çipras ve Maliye Bakanı Varoufakis’in, Yunan halkını peşlerinden sürükleyerek, AB tarafından önerilen ekonomik önlemlere “hayır” yanıtının verilmesi, bugünden itibaren yeni tartışmaları da beraberinde getirecek...
   Burada akla gelen ilk olasılık, Fransa ve Almanya’nın baskıları ile, Yunanistan’a yeni bir yardım paketinin sunulması ve borçlar için yeni bir sürenin verilmesidir...
   İkincisi ise iflasın resmen ilanı...
   Bu ikinci olasılık, özellikle AB’nin kendi çıkarları açısından açısından riskli görülüyor...
   AB’nin nasıl bir karar alacağını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz...
   Burada önemli olan, bir eğlence ve refah ülkesi olan Yunanistan’ın, bir anda iflas noktasına gelmiş olmasını aklımızın bir köşesine yerleştirmektir...
   Çalışmayan, üretmeyen, kendi ayakları üzerinde duramayan ülkeler, günün sonunda böylesi büyük bir felaketle yüzleşirler...





Güney Kıbrıs’ın durumu
   
   Yunanistan’ın batışı, 1974’te olduğu gibi Kıbrıslı Rumları da batırdı...
   Buna karşın hala, aralarında ‘çok güçlü’ bir dayanışma var...
   “We are all Greeks” (Hepimiz Yunanısz) sloganıyla, Rum-Yunan halkının birlikteliğini korumaya çalışıyorlar...
   Rum halkının tamamına yakını, Yunanistan’ın iflası sonrasında, bankalardaki birikimletrinin büyük bir kısmını kaybetti...
   Binlerce işyerinin kapanması sonucunda, on binlerce insan işsiz kaldı...
   Halen kayıtlı işsiz sayısının 70 bin dolayında olduğu ve binlerce gencin de yurt dışına göç ettiği belirtiliyor...
   Rum tarafı, bankaların iflasından sonra ekonomik durumu düzeltebilmek için Avrupa’dan sürekli kredi talep etti...
   AB Troykası ise, her kredi talebinde, Rum tarafından yeni yeni kemer sıkma önlemleri istedi...
   Önceliklerin başında kamuda reform ve kamu kuruluşllarının özelleştirilmesi geliyor...
   Ayrıca zarar eden işletmelerin kapatılması...
   Milli Havayolu şirketi Cyprus Airways bunlardan biridir...
   Sırada limanların, Telekomünikasyon ve Elektrik Kurumu’nun özelleştirilmesi var...   
   Rum tarafının, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ilk defa bu kadar istekli olmasının temelinde de ekonomide yaşanan sıkıntılar vardır...
   Özellikle Maraş kentini geri almaları halinde ülkeye 15 milyar Euro civarında bir kaynağın aktarılacağını düşünerek, bunu başarmak için hem AB, hem de BM’den sürekli yardım talep ediyorlar...
   Kuşkusuz; Maraş’ın iade edilebilmesi için, Ercan Havaalanı’na doğrudan uçuşların başlatılması gerekiyor...
   Yani Rumların iznine ihtiyaç var...
   Onlar bunu asla kabul etmiyorlar...
   Öyleyse; Maraş konusu bütünlüklü çözümün bir parçası olacak...


Kuzeyin durumu
   Kuzey Kıbrıs’ın durumuna gelince...
   Şu an itibarıyla memur ve emekli  maaşları hiç aksama olmadan ödeniyor...
   Her türlü altyapı sorunu Türkiye tarafından karşılanıyor...
   Savunma gideri yok...
   Hastalanan hayvanların aşılarını dahi Türkiye karşılıyor...
   Ayrıca, burada eğitim gören 50 binden fazla Türk öğrenci var...
   Bunların KKTC ekonomisine yıllık katkıları 4 milyar dolar civarında...
   Türkiye’nin her yıl adaya gönderdiği mali yardımın tutarı ise bir milyar dolara yakın...
   Ne var ki; olası bir çözüm durumunda KKTC’nin bugünkü ekonomik yapısı,  batmış haliyle dahi Rum ekonomisiyle baş edebilecek bir durumda değildir...
   Onların ‘özelleştirecekleri’ Elektrik Kurumu ile Telekomünikasyon kurululşları karlı işletmelerdir...
   Teknolojileri, Avrupa standartlarında olup, güvenlidir...
   Bizdeki benzeri 2 kurum da teknolojik açıdan çok kötüdür...
   Elektrik Kurumu’nun halen 200 milyondan fazla borcu vardır...
   Satışa çıkarsanız ne birini, de diğerini alacak işletme bulamazsınız...
   Kaldı ki; satma cesaretini gösterebilecek bir siyasi güç de bulunmuyor...
   Kamu bankalarının, özellikle en büyüğünün, batmış KTHY’de ve sosyal sigortalardan yüklü miktarlarda kredi alacağı var...
   Bu borçları kimin, nasıl ödeyeceğini kimse bilmiyor...
   Sonuca gelelim...
   Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros’un bugün Diyalog’ta yayımlanan demeci, kurulacak yeni hükümet tarafından ciddiye alınmalıdır...
   KKTC’de ivedilikle kamu reformu yapılmalı ve yatırımların önünü açacak önlemler alınmalıdır...
   Aksi halde bugünkü yapıyla çözüme gitmemiz halinde, Rumların ve Yunanistan’ın iflasından beş beter olacağımız kesindir...
   Komşuda yaşananlardan ders almazsak, ileride dizlerimizi döveriz... 
YORUM EKLE

banner471

banner473