Bu sabah uyanınca bu yazın ilk ağustosböceği ötüşlerini duydum.
Haziran serin geçmişti. Geceleri yorgan örtünmeye devam ettik. Ayın son günlerinde gündüzleri sıcak olmaya başladı. Ama karanlık saatlerde bir penceresi dağa, diğeri denize bakan odamızda oluşan esinti bizi rahatlattı.
Bizim burada zizziro dediğimiz ağustosböceklerini bastıran sıcaklar, toprağın altındaki yerlerinden gün ışığına çıkmaya ikna etmişti.
Duyduğum sesleri çiftleşmek için dişi çağıran erkekler çıkarıyordu.
Erkek zizzirolarda güçlü bir çiftleşme güdüsü var. Öyle ki bir dişiyi cezbedip onunla çiftleşen erkek bir başkasını daha çekmek için ötmeye devam eder. Ağustosböceği cırcırlarının günü boyamasının nedeni budur. Daha önce de yazma fırsatını bulduğum gibi, iyi ki çiftleşmek isteyen erkekler ötmez yoksa yeryüzü kainattaki en gürültülü yer olurdu.
Dişi zizzirolar bir defa çiftleştikten sonra bir daha erkeklerin davetlerine icabet etmezler. Yumurta yaparlar ve bunları ağaç dallarında açtıkları çiziklerin içine bırakırlar. Yumurtalar kışı uykuda geçirirler. Havalar yumuşamaya başlayınca yumurtalardan yavru böcekler çıkar ve kendilerini yere bırakıp toprağı delerler ve yeraltında saklanırlar. Orada nimfa, yarı ergin böcek olarak yaşam sürerler. Nimfalar karnını ağaç köklerindeki sapı emerek doyururlar. Yaz gelince evre geçirip olgun ağustosböceği olarak toprağın üstüne çıkarlar ve Akdeniz çocuklarına sıcakların başladığını haber vermek için ötmeye başlarlar.
Bizim duyduğumuz ve gördüğümüz ağustosböceği birkaç hafta ile birkaç ay arasında yaşar, ama hayatının tamamı o değildir. Yeraltındaki hayatının uzunluğu üç ila beş yıldır. Bu süre içinde nimfa, yeryüzündeki ağustosböceği şeklini almadan önce birkaç defa kabuk değiştirir. Son kabuk değiştirme yeryüzünde olur. Burada nimfa dış iskeletini bırakır ve ağustosböceği olarak hayata başlar. Ağustosböceğini andıran bu üstü yırtık dış iskeleti aylarca bahçemdeki ağaç gövdelerinde ve dallarda görürüm.
Alman bir misafirim kaynatılınca öksürüğe iyi gelir diye gördüklerini toplayıp götürmüştü.
Nasıl senkronize oldukları bir muamma, ama yeraltındaki cırcırböceklerinin hepsi aynı anda yeryüzüne çıkar. Nedeninin, çoklukları ile kuş gibi düşmanlarını şaşırtmak, hayatta kalanların şansını çoğaltmak olduğu sanılıyor.
Bahçe ile olan bağını güçlendirmek için oğlum Selim’e bahçenin uç kısmında iki değişik cins servi fidanı diktirmiştim. Ağustosböceklerini duyduğum gün fidanlara su vermek için oraya gittim. Akşamüstü olmasına rağmen daha varmadan tere battım. Yarım saat geçmeden eve döndüğümde ise tişörtüm ve pantolonum subbasucuk olmuştu. Kendimi duşun altına atıp soğuk su çeşmesini açtım.
Ağustosböceği dışarı, MM içeri mevsimi başladı.
Zat-ı alinizin bilgece ferasetiyle yüreğinizden akan dinginlik şelalesi bize çok ama çok iyi geliyor. Sağlığınıza duacıyız hocam. Saygıyla, muhabbetle...