banner564

Zirve, mektup, terör, ajanda

Temel sıkıntıların dorukta olduğu dönemde ortalık toz duman.
  9 Ocak'ta Cenevre Zirvesine UBP- DP Genel Başkanları da katılacaklarını açıkladılar.
  Güneyde bu zirveye dönük siyasi gerginliği bağnazlar tırmandırıyor...
  Bu dönemde, Moskova Antlaşması çerçevesinde Rusya ve Türkiye, Suriye'de sıkıntı olmasına karşın ateşkesi sağladılar... 
  Ayrıca, Cenevre Zirvesinde, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için yapılacak görüşmelerde tartışmalı konulardan biri de Garantörlüktür. 
  Ancak bunun tartışılacağı bu Zirve öncesinde, yaşam bir başka olguyu gündeme taşıdı. İçeriği farklı olsa da Türkiye'nin, Rusya ile birlikte Suriye'de ateşkesin Garantörü olması yeni durumu ortaya çıktı.  Bu yeni ve önemli bir gelişmedir.
  Ama yeni ve önemli bu gelişme yaşanırken, bizde toplumun ve siyasetin aklı nerede? Ajanda tartışmasında.. Vay ki ne vay...
Mektup, siyasi kriz...
  Yılbaşı öncesi Meclis'te, KTHY eski çalışanlarının mağduriyetlerinin giderilmesi ile ilgili yasanın oylanması öncesi görüşmeleri sırasında, güya siyasi kriz yaşandı.
  Çünkü, bu görüşülürken Hükümet Ortağı Sayın Serdar Denktaş kürsüye çıktı. 
  Bu yasal düzenlemenin Türkiye ile imzalanan Protokolu ve Hükümet Programını deldiğini söyledi. Bunu söyleyerek, Hükümet Ortağı olarak toplantıyı terk etti. Yasa, ağırlıkla UBP, CTP ve TDP, TKP oyları ile kabul edildi.
  Üstelik Maliye Bakanı da olan Sayın Serdar Denktaş, "bu yasa çıkarsa, Hükümetin Şubat ayında maaş ödeyemeyecek duruma düşeceğini" de söyledi. 
  Bunun için Ortağı UBP ile Başbakan Sayın Hüseyin Özgürgün'ü suçladı.
  Başbakan söz aldı, bu yasayı geçireceklerini ve "Krizse kriz, seçime de varız" dedi.
  Bunu duyanlarda," vay Hükümet düştü, seçim kapıda" dedi.
  Ancak bir iki gün sonra basında, Türkiye'nin Başbakan Yardımcısı Sayın Tuğrul Türkeş'in, 16 Aralık tarihli KKTC Hükümetine yazdığı mektup yayınlandı. Güya kavga dediğim mesele de böylece gün ışığına çıkmış oldu.
  Basına düşen 16 Aralık tarihli mektupta, Sayın Tuğrul Türkeş, 2016 Ekim'inde, KKTC Hükümetine yazı yolladığını ve Protokolun takvimine uyulmadığı tesbitini yaptıklarını. 
  Ama o gün, KKTC Hükümetinden buna uyulacağı sözü alındığını, ancak buna dair hala adım atılmadığı uyarısını ciddi olarak 16 Aralık tarihli mektubunda yazdı.
  İşte güya dediğim krizin arkasındaki gerçek bu. 
  Varlığını, bu Protokolun, tartışma olmadan, imzalanmasına borçlu olan ve bununla övünen UBP- DP Hükümetinin durumu bu. Bu tartışılıyor mu? Yok. Ajanda ajanda...
Ortaya çıkan yalan
  UBP- DP Hükümeti, 16 Ağustos 2016'da, 100 günleri ile ilgili basın toplantısı yapmıştı. O basın toplantısında Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı'ya baştan sona top atışı yaptıktan sonra, önemli bir şey de söylemişlerdi...
  Türkiye ile imzaladıkları Protokolün takviminin ötelenmesi için talepte bulunduklarını açıklamışlardı. Ancak, ne oldu diye sorulan sorulara da hiç cevap vermediler.
  Sayın Tuğrul Türkeş'in mektubundan sonra, bunun da yalan olduğu ortaya çıktı.
  Peki bunu soran, tartışan var mı? Yok. Mesele Ajanda. Vay ki ne vay...
Yalandan masala geçiş
  Başbakan bu kavgadan ve ortaya çıkan mektup gerçeğinden sonra çıktı ve halka, Asgari ücretin 2000 TL'ye çıkarılacağını söyledi. Arkasından da "2017 yılı içinde sosyal refah projelerini açıklayıp uygulayacağız" dedi.
  Halbuki 3 gün önce Maliye Bakanı Sayın Serdar Denktaş, Meclis Kürsüsünden, "Şubat ayı itibarı ile maaşları ödeyemeyecek duruma düşeceğiz" demişti. 
  Bu söz daha kurumadan, Başbakan'ın ifade ettiği sosyal refah projelerinin nasıl ve hangi kaynakla yapılacağını da kimse sorgulamadı. Konu ne? Ajanda. Vay ki ne vay...
Terör yine devrede
  Bu arada, 9 Ocak Cenevre Zirvesi öncesi ve Türkiye'nin Suriye'de ateşkesin Garantörü olmasından sonra, İstanbul'da Yılbaşı gecesi, menfur terör saldırısı gerçekleşti. Pek çok insan, ana kuzusu yine yaşamını kaybetti. 
  Bu olayın, Türkiye'de yaşanan Türk - Kürt kırılmasından sonra, dindar- laik ve Alevi -Sünni geriliminin artmasına dönük kötü niyetli bir adım olduğu çok açık.
İşte bu ciddi gelişmeler yaşanırken bizim gündemimiz ne? Ajanda. Vay ki ne vay.
Kum ve vantilatör...
  Biri bir kum attı ortaya, öteki atılan kumun üzerine vantilatör tutuyor. Şimdi bütün bu temel sorunlar ve sorular ortada dururken, gündemimiz toz dumana boğuldu.
  Bu meseleyi, sağda ve solda, "kahramanlık türküleri" eşliğinde güya tartışıyoruz.
  Ama bu temel meseleleri ise düşünmeyi bırakın, hiç konuşmuyoruz dahi.
YORUM EKLE

banner471

banner474