Dünya çapında yaklaşık olarak 140 ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir denetim ve danışmanlık firması olan Ernst & Young’ın 2017 yılında Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika’yı kapsayacak şekilde yapmış olduğu araştırma raporuna göre Kıbrıs yolsuzlukta %82 oranla Ukranya’dan sonra ikinci sırada yer aldı. Yunanistan üçüncü sırada hemen arkadan gelirken, Türkiye ise on beşinci sırada yer bularak daha gerilerde kaldı. Katılımcıların %77’si yolsuzluk ve rüşvetlerin ilgili şahısların cezalandırılması ile azalacağını, %28’si ise yasa ve regülasyonların etik standartlara olumlu etki yaratacağını düşünüyor. Anket çalışması Güney Kıbrıs medyasının gündemine de taşındı. Kıbrıs Haber Ajansı (CNA) yolsuzluk konusuyla ilgili olarak polis müdür yardımcısı Kypros Michaelides ile bir mülakat gerçekleştirdi. Bu bağlamda polis teşkilatındaki suskunluk anlaşması sebebiyle yolsuzlukların farkında olan polislerin olayları ifşa etmede gönüllü davranmamasının yolsuzlukla mücadelenin önünde bir engel olduğunu vurgulamıştır. Ancak bu konuda özel bir birimin kurulabileceğini ve böylelikle yolsuzlukların üzerine gidilebileceğini beyan etmiştir.
Türkiye’de ve KKTC’de son yapılan seçimlerde oy oranlarına çok yakın anket çalışması yapması ile bilinen Gezici Araştırma şirketinin, KKTC siyaseti üzerine, bin 481 katılımcıyla 6 ilçede, 13 ile 15 Mayıs tarihleri arasında yaptığı ve basın toplantısında kamuoyuyla paylaştığı anket sonucuna göre katılımcıların yüzde 33,11’i Kıbrıs sorununu, yüzde 26,59’u yolsuzlukları, yüzde 26,09’u sağlığı, yüzde 22,79’u eğitimi, 21,88’i plansızlığı, 21,14’ü işsizliği, 17,42’si partizanlığı, 16,27’si trafiği, 14,20’si kamuda verimsizliği, 13.13’ü pahalılığı, 9,99’u su sorununu ve 9,58’i çevreyi en büyük sorun olarak ifade etti. İkinci sıradan itibaren başlayan sorunların genelini halkımızın önemli bir kesimi KKTC’nin tanınmamasına yani Kıbrıs sorununa bağlamaktadır. Hiç şüphesiz ki her sorunda bunun payı az yada çok seviyede illa ki bulunmaktadır. Ancak her ne kadar da uluslararası hukuka entegre olmamış bir düzende yolsuzluk potansiyeli daha fazla artsa da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (Rum Tarafı) tanınmış olması, hatta Avrupa Birliği üyesi bile olmasının yolsuzluğu engellemeye yetmediği açıkça görülmektedir. Dolayısı ile kendi iç sorunlarımızın hepsinin dışarıdan gelen müdahalelerle çözülmesini beklemek tabiri caizse saflık olacaktır.
Yapılan anketlerin yanı sıra özellikle son zamanlarda medyada ve halk arasında yolsuzluk, rüşvet, kamu arazi tahsisleri ve usulsüzlükler hayli şekilde gündemi meşgul etmektedir. Bunların ilgi odağında ise politik mercilerin iş insanları ile yada kendi işleri ile bağlantılı sürdürdüğü faaliyetler bulunmaktadır. Yabancı yatırımcılardan rant elde etme, devlet arazilerinin ihalesiz şekilde yakın akrabalara veya nema sağlayan yatırımcıya tahsisi, şaibeli vergi ve borç afları, kamu bankalarından yakın aile bireylerine yada çıkar çatışması yaratacak şahıslara kredilendirmeler yapılmakta olduğu medyanın ve halkın sürekli olarak gündemindedir.
Bildiğiniz üzere rüşvetin ve yolsuzluğun belgesi yoktur. Ernst & Young’ın makalesinde yer alan ve buna ek olarak gelişmiş ülkelerde ve kurumsal şirketlerde uygulanan 3 ana sürecin geliştirilmesi yolsuzlukla mücadelede elzemdir;
1. Yeterli düzeyde ve detaylı prosedür regülasyonunun yapılması (Meclis)
2. Yolsuzluk iddialarını araştıracak etkin bir gözetim sistemi kurulması (Meclis komitesi ve Kamusal Birimler)
3. Yolsuzluğa karışanların yargılanması ve cezalandırılması (Yargının Etkinliği)
Zira yolsuzluk söylentilerden canı sıkılan ve denetim & yargı mekanizması arzu eden vatandaşların seçeceği vekiller ve hükümet yöneticilerden talepleri bu yönde olmalıdır. Aksi takdirde yolsuzluklar, usulsüzlükler ve ganimet düzeni sosyal adaleti, kamu vicdanını, şeffaflığı ve rekabet edebilirlik ilkelerini ayaklar altına alarak devam edecektir. Ayrıca ganimet elde edenler ise haksız kazançları ve etik dışı arazilerle yaşamlarını bedel ödemeden sürdüreceklerdir…
.jpg)
Non-Stop Corruption and Plunder System
Ernst & Young is an international auditing and consultancy firm which carries out global activities in approximately 140 countries. The firm has published a survey regarding corruption in countries including Europe, the Middle East, India, and Africa and Cyprus has been listed as second on the list with 82 % following the Ukraine. When looking at the list, Greece ranks third and Turkey ranks as fifteenth. Seventy-seven percent of the respondents believe that corruption and bribery can be minimized by prosecuting individuals involved with these types of incidents. Twenty-eight percent of the respondents believe that strict regulations can have a positive impact on ethical issues. This survey was brought to attention by South Cyprus media. Cyprus News Agency (CNA) had interviews with the new deputy police chief regarding the corruption issue. The Deputy Chief said that there is a code of silence within the police force and the reluctance of police officers’ willing to talk is an obstacle in combatting with corruption. Therefore he suggested that a special division should be formed to improve fraud management.
On the other hand another survey was conducted in North Cyprus by “Gezici Research Company” which found slightly similar results in their recent polls of Turkey and North Cyprus. The survey was conducted between the dates of May 13-15, 2017 among 481 participants in 6 different cities. According to the survey, the biggest problems for the Turkish Cypriot respondents are listed below as: 33.11% the Cyprus problem; 26.59% corruption; 26.09% health care; 22.79% education; 21.88% lack of planning; 21.14% unemployment; 17.42% political party nepotism; 16.27% traffic; 14.20% public administration unproductivity; 13.13% inflation; 9.99% water inadequacy; and 9.58% the environment. Our citizens are suggesting that most of these issues have existed because of the Cyprus problem. There is no doubt that more or less the Cyprus problem has had a negative impact on each issues respectively; however, it is also clear that being a recognized state and a member of the European Union as the Republic of Cyprus (South) is does not prevent corruption and bribery. Therefore, we need to solve our internal problems on our own instead of waiting external interventions from the EU or Turkey. Otherwise we will continue to remain guileless about it.
In addition to the surveys, corruption, bribery, allocation of public lands, and various issues of fraud have been brought to the attention of citizens by the Turkish Cypriot media. Politicians, their families, and business stakeholders are lying smack in the center of these allegations and rumors. These include fraudulent activities with foreign and domestic investors, allocations of public lands to investors or family member’s without tending to competitive public bids, untransparent tax and public debt write offs, and providing loans to family members or investors from public banks with a conflict of interest.
As we all know, usually there is no documentation associated with bribery and corruption. In order to combat with corruption, three interventions, as stated below, are imperative according to the findings of the Ernst & Young survey, other developed countries, and constitutionalized companies:
1. Adequate and detailed procedural regulations (Parliament)
2. Watchdog divisions or committees to deal with corruption allegations (Parliament and Public division)
3. Legal action and the prosecution of individuals who are involved with bribery and corruption (efficiency of Legal system)
If our citizens are unhappy with these allegations & allocations then they will need to demand and vote for political representatives who can create proper and modern auditing and legal systems. Otherwise corruption, bribery, fraud, and plundering systems will continue by violating the terms of social justice, public opinion, transparency, and competitiveness. As a result, plunderers will benefit the most by getting away with their accumulated lands, unearned incomes etc.
